Shirley Jackson’un kült romanı The Haunting of Hill House iki kez sinemaya uyarlandıktan sonra sonunda Netflix yapımı olarak ekranlarda da arzıendam etti.
Daha önce Gerald’s Game gibi iyi bir işe imza atmış olan Mike Flanagan’ın genel yönetiminde çekilen dizi TV’deki kaliteli korku gerilim eksikliğini gidermiş oldu.
Çok iyi filmler çekilse de bu alandaki TV dizileri genelde yavan oluyor. Son sekiz yıldır dişe dokunur tek dizinin American Horror Story olduğunu unutmayalım.
KLİŞE OLMAMAK İÇİN KLİŞEYİ KULLANMAK
The Hauntig of Hill House zor bir işe kalkışıyor. Dizide korku gerilim türünün klişeleri neredeyse tamamıyla mevcut: terk edilmiş tekinsiz evler, kalabalık ve iletişim problemleri olan aile, hayaletler… Ama dizi ustalıkla anlatımı ve yönetimiyle bu klişelerden çok başarılı bir yapım çıkarmayı başarıyor. İsabetli mekan seçimleri, renk seçimleri, tedirgin edici müzikler, kalburüstü oyunculuklar… Diziyi sadece korku-gerilim türüne sınıflamak ise haksızlık olabilir. Travmatik bir deneyimin kopardığı aile bağları dizide ustalıkla işlenmiş. Seyirci yormadan gerçekleşen zaman atlamaları ise kurgu oyunlarından hoşlanan seyirciler için birebir. Sezonun beşinci bölümü olan “Bent Neck Lady” bu konuda ders olarak bile okutulabilir. Türden hoşlanıyorsanız The Haunting of Hill House beklentilerinizi boşa çıkarmayacak bir yapım.