Avrupa’nın köklü demokrasisi Fransa’nın derin devletle ya da ülke içinde gizli güç odaklarıyla işi olamayacağı düşünülür. Oysa hakikat hiç de öyle değil…
PLAN BLEU
Fransa’da İkinci Dünya Savaşı sonrası, sol oldukça kuvvetliydi. Parlamentoda sürekli temsil ediliyordu ve güçlü bir halk desteğine sahipti. Bu desteğin temelinde Fransız solunun İkinci Dünya Savaşı’ndaki Alman işgali yıllarında direnişi örgütlemiş olmasıydı.
Ancak, solun bu gücünden rahatsız olan Fransa’nın ‘sağ’ çevrelerinden bir grup, 1946’da Mavi Plan (Plan Bleu) adı verilen, komünizm karşıtı gizli bir ordu kurma projesi için düğmeye bastı. Harekete geçenler arasında işgal yıllarında Almanlarla işbirliği yapan Vichy yandaşları bulunuyordu.
AŞIRI SAĞCILAR ÖRGÜTLENİYOR
1947’de Sosyalist İçişleri Bakanı Edouard Depreux, Fransa’da “gizli, sağcı bir ordunun kurulmakta olduğunu” açıkladı. Depreux, “1946 sonunda, karanlık bir direniş ordusu kurulmaya başlandığını öğrendik; üyeleri de aşırı sağcı eski direnişçiler, Vichy hükümeti yandaşları ve monarşistlerdir.” dedi.
Mavi Plan çerçevesinde, 1947 yılında bir darbe yapılması da planlanıyordu. “Plan Bleu” ajanları, antikomünist gizli savaşlarına kaynak sağlayabilmek için varlıklı sanayicilerden ve iş insanlarından gizlice yüklü miktarlarda para topladı. D
aha sonra yapılan soruşturmalarda Ajan Vergnes, iş dünyasından aldıkları desteği, “Bürolarında Peugeot kardeşlerle görüştüm. Şirketlerde işgal ve grev yapılması halinde neler yapılacağını tartıştık. İki ay boyunca bir eylem planı üzerinde çalıştık. Arabalarımız, garajlarımız ve otellerimiz vardı.” sözleriyle açıklayacaktı. Sermaye ve faşizm arasındaki ilişki her zaman olduğu gibiydi.
DE GAULLE’E SUİKAST HAZIRLIĞI
İş insanı Earl Edme de Vulpian’ın Fransa’nın kuzeyindeki Lamballe yakınlarındaki şatosu, darbe hazırlıklarının karargâhı görevini görüyordu. Şatoda yapılan aramada, ağır silâhlar ve operasyon planları bulundu. Sonradan, darbeciler, yüksek düzeyde şok yaratacak terör eylemleri gerçekleştirip bunların suçunu solcuların üzerine atma hazırlıkları yaptıklarını ifade etti.
Sosyalistler’e ve bazı istihbarat uzmanlarına göre darbeciler, ‘Kamuoyunun tepkisini arttırmak amacıyla, de Gaulle’e suikast düzenleme planı” bile yapmıştı. Belgelere göre Plan Bleu üyeleri terör eylemleri yapıp bunların suçunu solcuların üzerine atma hazırlığı yapmıştı.
Böylece gizli savaşın asıl unsuru olarak Fransa’da zaten tırmanmış olan politik gerginliği daha da körüklemiş olacaklardı. Sol “şeytanlaştırıldıktan” sonra yapılacak şey, “tek kurtarıcı” olarak öne çıkmak ve yönetimi ele almaktı. Bu planların ifşa olması, Fransız Gladiosu’nu daha kurulmadan rafa kaldırılacak bir plan haline getirebilirdi. Ancak işler öyle yürümedi.
YİNE NATO VE ROSE DES VENTS
1949’da NATO’nun merkezini Fransa’da kurması, Gladio’nun kalbinin burada olmasına neden oldu. Zaten 1947’de, kamuoyu daha darbe planlarının şokunu üzerinden atamadan, Rüzgârların Gülü (Rose des Vents) adlı bir yeni gizli ordu yapılanması projesi yürürlüğe konmuştu bile.
Sosyalistler’in bu konuda çaresiz kalmasının nedeni, darbecilerin başarılı bir siyasi manevrayla, darbe haberlerinin Fransız Ordusu’nu yıpratmak için çıkarıldığı izlenimini yaymalarıydı.
Fransız istihbaratının aslında kendileri de darbe planlarının içinde bulunan en üst düzey isimleri, olası bir Sovyet işgaline karşı hazırlık yapıldığını, birkaç radikal ismin de haddini aştığını öne sürüp olayı kapattı.
Sonraki yıllarda, Fransız Gladiosu, özellikle emniyet teşkilatında kadrolaşmak ve Barış ve Özgürlük (Paix et Liberte) adını taşıyan gizli birimler kurarak, kamuoyunda Sosyalistler’e karşı ‘psikolojik savaş’ yürütmekle uğraştı. Bu sivil gizli birimlerin amacı, olumsuz haberler yaymak, halkı Sosyalistler’e karşı gösteri düzenlemeye kışkırtmak ve yandaş kamuoyu yaratmaktı.
Fransız siyasetçilerin gözlerinden uzak merkezler kurulması da Rüzgarların Gülü’nün önem verdiği bir projeydi; bu amaçla Fas ve Senegal’de eğitim kampları kuruldu. Rüzgârların Gülü, Fransa’da özellikle bir taban yaratıp halk arasında sıradan insanlara ulaşmaya büyük özen gösterdi.
CIA ajanlarından birinin, “Ne kadar büyüklükte bir kitleyi taraflarına çektiklerini bilemiyoruz; bildiğimiz, Rüzgarlar Gülü’nün, on binlerce esnaf, çiftçi gibi insanı yandaş olarak etki altına aldığı.” dediği biliniyor.
Fransa’nın güçlü demokrasisi, hukuk düzeni ve bilinçli halkının tepkileri Fransız gizli ordularının emellerine ulaşmasına büyük oranda etkili oldu. Ancak her ülke Fransa kadar şanslı değildi.