Doktor Gazal Dilan Sucu, muayene için getirilen tutuklulara “darp raporu” verdiği için Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilmiş genç bir doktor.
Malatya İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2015 yılında mezun olduktan sonra Diyarbakır Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi acil servisinde göreve başlayan doktor Gazal Dilan Sucu, henüz mesleğinin ilk yıllarında büyük bir yıkım yaşadı ve OHAL KHK’sı ile mesleğinden ihraç edildi.
ZOR DÖNEMDE ZOR BÖLGEDE
Doktor Gazal Dilan Sucu’nun göreve başladığı 2015 yılı, 7 Haziran seçimlerinden sonra Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin Çözüm Süreci’ni bitirmeye karar verdiği yıldı. Şiddet politikaları, hendek operasyonları sonrası Gazal’ın görev yaptığı acil servise çok sayıda yaralı geliyordu.
Aynı zamanda çok sayıda gözaltı ve tutuklu Adli Tıp muayenesi için getiriliyordu. Dr. Sucu, bu vakalarda darp raporu veren nadir doktorlardan biriydi. Polislerle pek çok kez bu konuda tartıştı ve 2016 yılı ekim ayında yayımlanan 675 sayılı KHK ile ihraç edildi.
“FAİLİ MEÇHULE GİDERSİN”
Sucu, çalışmaya başladıktan sonra yaşadıklarını Mezopatamya Ajansı’na anlattı: “Kimsenin kurayla atanmak istemediği yere ben isteyerek geldim. Diyarbakır’ı çok özlemiştim. Beni zorlukların karşılayacağını biliyordum, ama bunların başıma geleceğini bilmiyordum. Geldiğimde Sur’da çatışmalar vardı. Ben hastanede çalışıyordum, üzerimizde çok fazla baskı vardı. Hem yönetimin hem de polis ve askerlerin yoğun baskısıyla karşı karşıya kalıyorduk. Birçok şeye zorlandık, dik durmaya çalıştık. Özelikle özel dosyalar için darp cebirler alındı. Bana göre vicdani ve hukuki olarak da yapmamız gereken birçok şey vardı. Muayene odaları olmadan çalıştık, hastalar sıraya bindirilerek isim ve soy isimler söylenerek alınıyordu. Tutuklunun ellerindeki ‘ters kelepçeyi sökün’ dedim diye, polis bana; ‘failli meçhule gideceksin’ dedi. Başhekimliğe çıkıp ‘tehdit ediliyorum’ diye belge bıraktım, kayıtlarda vardır.
İhraç olacağımı hissediyordum. Hastane yönetiminin kanaatleri, orada bulunduğum süre zarfında yapılan haksızlıkları kabul etmeyen, itiraz eden birkaç kişinin olması, bu sonuca sebep oldu. Polislerin ‘yine mi siz, yine mi darp raporu alacaksınız’ ifadeleri, tutukluların cebir darp muayenesi gizli olmasına rağmen polisin girmesine; muayenede ters kelepçeleri sökmemeleri, bu konuda tartışmalarımız, hekim arkadaşlarımızın bizi desteklememesi, bu durumu hızlandırdı. Yapılanların yanlış, bizim gösterdiğimiz tavrın doğru olduğunu anlatabilseydik bunların hiçbiri yaşanmayabilirdi. Yaptığım şeylerden pişman mıyım, hayır değilim.”
“İHRAÇTAN SONRA ÇOK KÖTÜ GÜNLER YAŞADIM”
Sucu, ihraç edildikten sonra ilk dönem oldukça kötü günler geçirdi. Büyük emek verdiği mesleğinin elinden alınmasına duyduğu üzüntüyle birlikte 25 kilo verip, majör depresyon tedavisi görmeye başladı. Ancak daha kötüsü Sucu’nun beynindeki tümörün yaşadığı strese bağlı olarak büyümesiydi.
Sucu şunları dile getirdi: “9 ay boyunca hiçbir işte çalışmayıp, geleceğe dönük hiçbir plan yapamadım. Bunların yanı sıra 9 ay yatakta uyuyamadım. Her an bir baskın olabilir, her an bizi tutuklayabilirler diye 9 ay boyunca yerde yattım. Sırf içeriye girip kimseyi rahatsız etmesinler diye. Sonra bu kaygının çok fazla işe yaramadığını, birçok insanın çok daha fazla bedeller ödediğini görünce artık bu endişenin çok fazla gerekli olmadığı anladım. Şimdi artık daha rahat uykumu uyuyabiliyorum, eskisi gibi konuşabiliyorum.”
DOKTOR SUCU: MESLEĞİMİ ÇOK ÖZLEDİM
“İktidar aydın ve düşünen kesime dönük baskı yapıyor. Çünkü düşünen insan ‘hayır’ diyebiliyor. Biz yanlışa karşı susmayacağız.” diyen Sucu, maruz kaldığı haksızlığı hak ve özgürlük mücadelesinde ödenen bedel olarak tanımladı.
Sucu, “Mesleğimi yapmayı çok özledim. Ama bu topraklarda mesleğimizi sürdürmemize izin vermiyorlar. Bizim hayatımız çalışmakla geçiyor, ilmek ilmek örüyorsunuz kolay değil. Bunların hepsi hiçbir cana kast etmediğim halde, hiç kimseye zarar vermediğim halde bir anda siliniyor. İnanmış olduğum mücadeleden vazgeçmeyeceğim. Çünkü inanmış olduğum mücadele, ırk ayrımı olmayan bir mücadele. İnsan hak ve özgürlüklerine dayalı bir mücadele. Dünyanın neresinde bir haksızlık olursa ona karşı olmamız gerektiğine inanıyorum. Zaten böyle de büyüdüm ve yetiştirildim. Hayatımı böyle devam ettiriyorum.”
OHAL SAĞLIK ÇALIŞANLARINI KIYIMDAN GEÇİRDİ
AKP hükümeti tarafından 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünün ardından ilan edilen OHAL kapsamında çıkarılan KHK’lar ile Ankara Tabip Odası’nın verilerine 5 bin 400’ün aşkın doktorun görevlerine son verildi. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) verilerine göre ise, sadece KHK ile ihraç edilen sağlık emekçisi sayısı 10 binin üzerinde.
Bu ihraçların yanı sıra yine sağlık alanında sürdürülen “güvenlik” soruşturmaları gerekçesiyle binlerce kişinin atamaları yapılmıyor.
Sağlık çalışanlarının büyük kısmı Hizmet Hareketi ile irtibatlı olduğu gerekçesiyle ihraç edildi. Bu süreçte doktor Sucu gibi Kürt Hareketi ve sol hareketlerle bağlantılı olduğu iddiası ile çok sayıda sağlık çalışanı mesleğinden mahrum edildi.
https://boldmedya.com/2019/01/25/turkiyede-iskence-yok-diyen-metin-feyzioglu-ohal-raporunu-okudu-mu/