Yeni parti söylentileri ayyuka çıkarken Fehmi Koru, “Demokrasilerde dava arkadaşlığı yoktur” ve “bir partiden ayrılmak ihanet değildir” temalı bir “sinyal” yazısı kaleme aldı.
BOLD-Gazeteci Yazar Fehmi Koru, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AKP’den ayrılanları hedef alan sözlerini eleştiren bir yazı kalame aldı. Koru, “Bir partiden ayrılmak, yeni arayışlar içerisine girmek neden ‘ihanet’ olsun?” diye sordu. Demokrasilerde dava arkadaşlığı, kader birliği olmadığını dile getirdi.
Fehmi Koru, yazısına Erdoğan’ın şu sözlerini hatırlatarak başladı: “Bazı yola beraber çıktığımız arkadaşlarımız, maalesef yola çıkarken onlara makam mevki verirken her şey iyi güzeldi ama öyle anlar geldi ki gel biraz da sen dinlen buraya bir başkasını koyalım dediğimizde, bir de bakıyorsunuz ki, bizim trenden inip başka bir trene biniyorlar. Bu kader birliği değildir, bu dava birliği değildir. Bugün bize ihanet edenler yarın da gittikleri yere ihanet edeceklerdir.”
SİYASET EVLİLİKTEN FARKLIDIR
Abdullah Gül’e yakınlığı ile bilinen Koru, siyasetin tren yolculuğuna benzetilmesi, makam ve mevkilerin tepeden verilmesi, partililiğin kader ve dava birliği olarak görülmesi, bir partiden ayrılmanın ‘ihanet’ sözcüğüyle karşılanmasının tuhaf olduğunu belirtti. Koru, “Siyaset, evlilikten farklı olarak, ‘iyi günde olduğu gibi kötü günde de birlikte olmayı’ gerektiren bir uğraş alanı değildir” ifadelerini kullandı.
İŞTE BUNA SİYASET DİYORUZ
Koru yazısında, “İnsanlar kendi görüşlerine yakın gördükleri siyasi kuruluşlara oy verir, vakti var veya siyasete ilgi duyuyorsa birinin teşkilatında yer alır, günü geldiğinde makamlara aday gösterilir veya aday olmak ister, seçilirse görevini millet ve memleket için yerine getirir. İşte buna ‘siyaset’ diyoruz” dedi.
YANLIŞA İŞTİRAK ETMEK SİYASETE TERS
Koru, ne olursa olsun başladığı yoldan ayrılmamak, yanlışa iştirak etmek, fikirler farklılaştığı halde sanki hiçbir şey olmamış gibi birlikte yürümeye devam etmenin yalnızca insanın doğasına değil, aynı zamanda siyasetin tanımına da ters olduğunu söyledi. “Demokrasilerde ‘dava arkadaşlığı’ kavramına yer yoktur. ‘Kader birliği’ de hoş karşılanan bir anlayış değildir demokrasilerde” ifadeleri kullandı.
ERDOĞAN İHANET Mİ ETMİŞ OLDU?
Koru şunları dile getirdi: “Aksi halde tek parti olurdu ve herkes onun çatısı altında toplanır, tek kişiden itiraz sesi de işitilmezdi. Dahası, Tayyip Erdoğan’ın bizzat kendisi de, ilk intisap ettiği, ilçe ve il başkanlığı ile büyükşehir belediye başkanlığını yaptığı partide kalmaya devam ederdi. Halbuki Tayyip Erdoğan ne yaptı? Kendisi gibi düşünen arkadaşlarıyla, birlikte yıllarını verdikleri siyasi partiden ayrılıp yeni bir parti oluşumunda buluştu. ‘İhanet’ mi etmiş oldu?”
DAVAYA İHANET DİYE DÜŞÜNDÜLER Mİ?
Koru yazısında şu ifadelere yer verdi: “Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve diğerleri 1999-2000 dönemecinde bu soruyu kendilerine sormuş ve cevabını vermekte fazla zorlanmamış olmalılar. AK Parti o sorunun cevabı olarak kurulmuştu. Yakından gözlediğim için eski partilerini terk etmelerinin onlar için ne kadar iç burkutucu olduğunu biliyorum. Ancak görebildiğim kadarıyla, hiçbirinin aklından ‘Davaya ihanet ediyor muyum?’ kuşkusu geçmemişti.”
MAKAM DIŞINDA MOTİVE EDEN DEĞERLER
Koru yazısını şu cümlelerle sonlandırdı: “Bugün bazıları artık AK Parti içerisinde değiller veya içinde olsalar bile gözleri dışarıdaysa acaba neden? Siyasi hayat içerisinde yer alan insanları makam ve mevki dışında da motive eden bazı değerler olamaz mı? O değerleri kaybetmememe arzusu da yeterince bir motif sayılabilir. Zaman ve seçmen en iyi hakemdir, unutmayalım.”