Arınç: “Bizim Müslümanların yaşadığı hayat İslami değil. Neredeyse ‘Bu Müslümanları gör, kaç’ diye maniler söylenecek hale geldik.”
BOLD-TBMM Başkanlığı, Başbakan Yardımcılığı görevlerini de yapan, son dönem siyasetinin tartışmalı isimlerinden Bülent Arınç Habertürk’ten Kübra Par’a röportaj verdi. Hayatını anlattığı ARINÇ-Küçük Erbakan kitabı vesilesiyle konuşan Arınç, yeni parti iddiaları, AKP’nin ilk ve son yılları, CHP’li babası, 30 yıl siyaset yaptığı Necmettin Erbakan ve günümüz Müslümanlarına dair soruları cevapladı. Arınç röportajda günümüz Müslümanlarını eleştirerek, “Bizim Müslümanların yaşadığı hayat İslami değil. Neredeyse ‘Bu Müslümanları gör, kaç’ diye maniler söylenecek hale geldik.” dedi.
YAŞANTIMIZLA İSLAMI TEMSİL EDEMEZ HALE GELDİK
Bülent Arınç ateizm ve deizm gibi söylemlerin popüler olduğunu söylediği konuşmasına şöyle devam etti: “Ateizm veya bugünlerde popüler olduğu söylenen deizm gibi insanları dalalete götüren birtakım cereyanlar, akımlar var. Bunlar İslam’ın içerisinde olan müesseseler değil. Ama bizim Müslümanların yaşadığı hayat da çok İslami değil. Neredeyse “Bu Müslümanları gör, kaç” diye maniler söylenecek hale geldik. Yaşantımızla İslam’ı temsil edemez hale geldik.”
SAİD NURSİ’NİN ÖĞRETİSİNE TABİ OLANLAR MÜSLÜMANCA DAVRANIR
Bülent Arınç, Said Nursi’nin kitaplarına ve onun öğretisine tabi olan insanların hem özel hayatlarında hem de dış dünyayla olan ilişkilerinde mümkün olduğu kadar Müslümanca davrandıklarını ve yaşadıklarını ifade etti ve ekledi: “Biz bütün bunları abimizin tavsiyeleriyle öğrendik. O zamanki siyasi akımlar içerisinde bize doyurucu bazı bilgiler veren Yeni İstiklal, Büyük Doğu gibi dergileri okudum. Üniversiteye geldiğim zaman artık biraz bilinçlenmiştim. Üniversitede İlahiyat Fakültesi öğrencileriyle aynı yurtta kalıyorduk.”
ANNEMİN RUM KÖKENLİ SAYILMASI BENİ ÜZDÜ
2015 yılında aktif siyaseti bırakan Arınç, ailesinin geçmişini anlatırken ise Erdoğan’ın ‘Afedersin Ermeni’ açıklamasını akla getiren bir açıklamada bulundu: “Teyzem annemden çok daha büyüktü. Annem Rumcayı çok bilmezdi ama teyzemin anlattıklarını anlardı. Ben Rumcayı hiç bilmem ama bir tekerlemesi hoşuma giderdi, o da hep aklımda kaldı. Yunanlı dostlarımızla görüşmelerimizde de bunları anlatıp müşterek tarihimizi ortaya koyarız. Teyzem bazen acıklı türküler söylerdi. Belki de Rumcayı kendine göre yorumlardı; yarı Rumca yarı Türkçe dualar ederdi. Benim Rumcadan bildiğim bu. İnternette yayınlanan biyografilerimden birinde “Annesi Rum kökenlidir” diye yazılmış. İftiranın pek çoğunu yaşadık ama anneciğimin Rum kökenli sayılması beni çok üzdü. Annem Ayşe Sevdiye Hanım, Müslüman bir Türk kızıydı.”
AK PARTİ 2002’DEKİ AK PARTİ DEĞİL
Arınç, “Bugün AK Parti’yi hangi noktada görüyorsunuz? Kuruluş idealleriyle örtüşen bir AK Parti var mı? Kimilerinin iddia ettiği gibi AK Parti’nin sonuna mı yaklaşılıyor, yoksa aksine altın döneminde mi?” sorularına ise şöyle cevap verdi:
“Pek çok sosyolog, partileri de devletleri de canlı uzuvlar olarak görür. Belli bir dönem büyüme, belli bir dönem duraklama, belli bir dönem de gerileme olur. Bu, AK Parti için de geçerli. Geçenlerde, eskiye özlemin yüzde 70’lere dayandığına dair bir anket duydum. “Eskiye özlem” deyince; kimse eskinin yollarını, maddi imkânlarını, otomobillerini özlemiyor, çünkü bugün çok daha iyileri var. Kategorize etmişler; eskinin dostluğu, idealizmi, dava şuuru özleniyor. İdealinizi ne kadar realize ettiğiniz önemlidir. “İdealist düşün ama realist yaşa” diyenler haksız değildir. Başta söylediğim, “Cesur olacağız, prensip sahibi olacağız, hep halkımızla birlikte olacağız” ilkelerini uzun süre muhafaza ettik ve başarılı dönemler bu dönemlerdi. Ama sonra konjonktür değişmiş olabilir, o konjonktür içerisinde yeni aktörler devreye girmiş olabilir. Hepimiz değişiyoruz. AK Parti 2002’deki AK Parti değil. Tayyip Bey 2002’deki Tayyip Bey değil, o da bir süreç içerisinde. Bugün AK Parti hâlâ güçlü ve hâlâ başarı kazanacak noktada. Bu seçimleri ne kadar zor görsem de yine seçim sonuçlarının AK Parti açısından başarılı olacağını düşünüyorum. Ama bu, 2002’nin veya 2007’nin başarısı kadar anlamlı olacak mı onu tahmin edemem…”