HDP tutuklu Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, seçim meydanlarında gösterdiği kendisine ait “Öcalan’ın heykelini dikeceğiz” dediği görüntü ile ilgili konuştu.
“Ben ‘Öcalan’ın heykelini dikeceğiz’ dediğim gün, Erdoğan’ın elinde İmralı’dan Öcalan tarafından yazılmış 2 tane mektup vardı. İmralı çözüm sürecini başlatan mektuplardı. Zaten kısa süre sonra da çözüm süreci başladı” dedi.
Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı duruşmaya SEGBİS ile katılan Demirtaş savunma yapıyor.
ERDOĞAN’IN ELİNDE İMRALI’DAN GELEN MEKTUP VARDI
Demirtaş savunmasında, “Günü geldiğinde ben o fezleke ile ilgili savunma yaptığımda detayları sizinle paylaşacağım, çok şaşıracaksınız. Çünkü söylediğim ve yaptığım her şeyin altında makul, meşru bir gerekçe var. O video çok kullanıldı. Ben ‘Öcalan’ın heykelini dikeceğiz’ dediğim günde Erdoğan’ın elinde İmralı’dan Öcalan tarafından yazılmış 2 tane mektup vardı. İmralı çözüm sürecini başlatan mektuplardı. Zaten kısa süre sonra da çözüm süreci başladı. Ben o konuşmayı yaptığımda gözümün önünde otobüsten göreceğim şekilde elinde bir tane Öcalan posteri var diye 15-20 kişilik bir genç grubu kıyasıya dövüyordu polis” ifadelerini kullandı.
HEM MEKTUPTAN HEM DE ERDOĞAN’IN CEVABINDAN HABERDARIM
Demirtaş, kendisinin hem mektuptan hem de Erdoğan’ın mektuba verdiği cevaptan haberdar olduğunu belirterek, “Ve Ankara’da şu konuşuluyordu: Bu defa barış çok yakın ve bu barışı gerçekleştirecek olanların heykeli dikilecek. Aslında sözün patenti bana ait değil. İsmini söylemeyeyim ama bende o an çağrışım yapan şey bu sözü söyleyen yürütme yetkilisinin kullandığı bu cümledir. Dolayısıyla ben orada ‘yakında barış gelecek, barışın mimarlarından biri olarak da Öcalan’ın heykeli dikilecek’ dedim sembolik olarak” dedi.
ERDOĞAN’IN DÜŞTÜĞÜ HALDEN UTANÇ DUYDUM
Demirtaş, heykeli dikilecek sözünün halk arasında kullanılan bir deyim olduğunu dile getirdi. “Bakın öylesine kullandığım bir söze o dönem Erdoğan dahil kimse itiraz etmiyor. Aradan 7 yıl geçiyor, Erdoğan bir seçim kampanyasında videoyu miting miting dolaştırıp ‘bakın Apo’nun heykelini dikecekmiş, bunlar bilmem kiminle ittifak yapmış, bunlar böyle’ diyecek kadar küçülebiliyor. Onun düştüğü halden utanç duydum” şeklinde konuştu.
ERDOĞAN KENDİNİ BU KADAR KÜÇÜLTMEMELİ
Demirtaş, şunları dile getirdi: “Bir ülkenin Cumhurbaşkanı kendini bu kadar küçültmemeli. O konuşmayı niye yaptığımı kendisi de biliyor, o dönemin bakanları da biliyor. Neyi kastettiğimi kendisi de biliyor bakanları da biliyor. Kendisi o videoyu izletirken bunu da izletseydi samimiyetine inanırdım. Deseydi ki, ‘bak Demirtaş Öcalan’ın heykelini dikeceğiz dediğin gün Öcalan bana 2 mektup yazmıştı. Zaten 2 ay sonra da İmralı’da resmi görüşmelere başladık’ deseydi samimiyetine inanırdım. Fakat tamamı komplocu bunların. Zihniyet komplocu. Tuzak kurma üzerine. Bunlara elini veren kolunu kaptırıyor. En yakın yoldaşları bile bu halde. Resmen utanç duydum.”
DAVUTOĞLU ÖZELEŞTİRİ Mİ YAPIYOR YOKSA İTİRAF MI EDİYOR?
Demirtaş, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun Türkiye’nin bu hale gelmesinden birinci derece sorumlu olduğunu söyleyerek, Davutoğlu’nun geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile ilgili eleştiri yaptığı açıklamaya değindi.
Demirtaş, şöyle konuştu: “Sizin görüp görebileceğiniz en büyük bilim insanlarından birisi, büyük akademisyen, siyasetçi fikir insanı, pratik ve önerileriyle barışın mimari, tırnak içinde ‘hepsi’ tabii kişiden alıntı yapayım, Ahmet Davutoğlu. Ne demiş bu ünlü fikir ve bilim insanı? İki gün önce dün yaptığı açıklamada, Başbakanlık yaptı, Dışişleri bakanlığı yaptı. Bizim tutuklandığımız siyasi dönemde Başbakan’dı, bütün bu kararların altında da imzası var.”
BİZİ MİLLETVEKİLİ KİMLİĞİ İLE CEZAEVİNE GÖNDEREN BAŞBAKAN
Demirtaş, “Dokunulmazlığın kaldırılması, Anayasa’nın değiştirilmesi, tutuklanmamıza yönelik çağrısı sonrasında kürsüye çıkıp bas bas bağırması… Türkiye’yi Suriye’de bataklığa batıran ve bugün de kendince yine muhteşem tespitler yapmaya çalışmış. Bunları söyleyen siyasi tarihimizin en büyük hukuksuzluğuna imza atan Başbakanlarından biridir. ‘Milletvekilleri yasama içerisinde güçlü olmalıdır’ diyen Davutoğlu bizi bizatihi milletvekili kimliği ile cezaevine gönderen başbakan olarak tarihe geçmiştir. Ama şimdi aradan geçen zaman zarfında bazı gerçekleri görmeye başlamış olmalı ki kendisi artık özeleştiri mi, itiraf mı başka bir siyasi niyeti mi var bilemem, fakat yargının ne hale geldiğini beyan etmek zorunda kalıyor. Biz söyleyince tarafız da bu mu taraf?”
DAVUTOĞLU’DA MI YARGIYA DÜŞMAN, VATAN HAİNİ?
Demirtaş savunmasında şunları kaydetti: “Ahmet Davutoğlu da mı terörist bu da mı yargıya düşman? Bu da mı vatan haini ülke düşmanı? Hani bizi öyle ilan ettiniz de yargıya bilerek yıpratmak için yapıyormuşuz gibi hükümet cephesinden salvolar yapıldı da buna ne diyeceksiniz? Durum aynen budur. Ve bunu bu hale getirenlerden biridir kendisi. Öyle bir iki yazı yazmakla da bu vebalin altından çıkamaz kurtulamaz. Sorumluluğu kendisine aittir ve kendisi bir numaralı sorumlulardan biri olarak tarihe geçmiştir.”
ŞENTOP ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA ÖZELEŞTİRİLER YAPACAK
Dönemin Anayasa Komisyonu Başkanı şimdiki Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un da siyasi tutuklamanın mimarı olduğunu belirten Demirtaş, “Milletvekillerinin açlık grevinde ve hapiste olmasına sessiz ve duyarsız kalan bir Anayasa Komisyonu ve Meclis Başkanı eminim ki bu da önümüzdeki yıllarda özeleştiriler yapacaktır ‘biz o dönemde çok yanlışlar yaptık’ diyerek. Ama bizim için hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Kendisi de Karma Komisyon Başkanı sıfatıyla dosyalarda hiçbir inceleme yapılması gereği duyulmadan savcılıklara göndermiş, bizi adeta bu komplo ve tuzağın önüne atmıştır. Kendimizi savunma delillerimizi sunma fırsatı bile sunulmamıştır. Anlatmaya çalıştığımız siyasi komplolar, bırakın iktidar veya Parlamento tarafından, mahkemeler tarafından bile dikkate alınmamıştır. Bu komploları dikkate almayı bırakın, bizatihi yeni komplolar yapılmaya devam etmiştir” diye konuştu.
PARTİMİN OY ORANI YÜZDE 15
Bütün fezlekelerin hedefinin HDP’nin baskı atına alınmayı amaçladığını belirten Demirtaş, savunmasına şöyle devam etti: “2011 Nisanında partimin oyu yüzde 6 idi. Yani bu fezlekeye dair söz konusu eylemi gerçekleştirdiğimizde oy oranımız yüzde 6’ydı. Ve o günün hakimleri savcıları başbakanı güvenlikçisi, – O dönem BDP idi – ‘Biz HDP’yi sıkıştırırsak bu şekilde baskı altına alırsak halk artık onların etrafında kenetlenmez bu şekilde bu partiden kurtuluruz’ diyerek alabildiğine bize vurmaya çalıştılar. Şimdi partimin sahadaki oyu yüzde 15 civarındadır. Genel seçim olsa partim yüzde 15 oranında oy alabilecek potansiyele ulaşmıştır. Halen devam ediyorlar aynı uygulamaya.”
HARAKET EDENİ İÇERİ AL YUMRUKLAYANI BIRAK
Demirtaş, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıya da değindi. “Cumhurbaşkanına hakaret etti iddiası ile gece yarısı hukuk profesörlerinin evini basıp gözaltına alıp tutuklayabiliyor bu yargı, ana muhalefet partisi liderini yumruklayarak linç girişimi ile öldürmeye çalışanlar cezaevi yüzü görmesinler diye adli kontrol şartı ile serbest bırakılıyor. Neden? Muhalefet haddini bilsin, muhalefetin burnu sürtsün, hükümetin etrafında büyük bir devlet gücünün biriktiği ve bunu muhalefete karşı kullanacağı herkes tarafından hissedilsin. Toplum bu korkuyu iliklerine kadar hissetsin diye” dedi.
BENİ BURAYA ATMANIZIN NEDENİ BUYDU
Bu korkutma politikaların başarılı olmadığını da aktaran Demirtaş, şunları kaydetti: “Peki başarılı olunuyor mu? Son seçimler ortaya koydu. Beni buraya atmanızın nedeni buydu. Figen Yüksekdağ, İdris Baluken, Çağlar Demirel ve Gültan Kışanak ve tüm milletvekillerimizi içeri atmanızın nedeni buydu. Koğuş arkadaşım Abdullah Zeydan’dan Ferhat Encü’ye, Sebahat Tuncel’den Selma Irmak’a, Burcu Çelik’e kadar amacınız seçimlerde etkimizi kırmaktı. Ama ne partimiz ne halkımız ne seçmenimiz bunlara boyun eğmedi. Parti yönetimimiz de girdiği ilkeli yolda çalışmasını sürdürdü. Ve sandıkta da halk dersini verdi.”
YARGI DA SİYASET DE YENİ BİR DEĞERLENDİRME YAPMALI
Demirtaş şu ifadeleri kullandı: “Şimdi seçimden sonrası yargı da siyaset de yeni bir değerlendirme yapmak zorundadır. Bu gidişat iyi bir gidişat değil. Hukuk bu şekilde askıya alınarak, katledilerek, Anayasasızlıkla, hukuksuzlukla ülke artık yönetilemez hale gelmiştir. Böyle olacağını defalarca söyledik. Kahin olduğumuz için değil. Böyle olacağını siyasi deneyimlere dayanarak biliyoruz. Bize yönelik bu tutumda devam edilirse seçmenin tavrı da daha da keskinleşecek, netleşecektir. Sandıkta silip süpürecektir. Irkçılığı, faşizmi, baskıyı, zulmü, halk sandıkta silip süpürecektir. Kimsenin kuşkusu olmasın. Bizim bu tavrımız da içeride de olsak dışarıda da olsak devam edecektir.”