23 Haziran’da yenilenecek İstanbul seçiminde Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasındaki oy farkının az olması küçük partilerin ve bağımsız adayların aldığı oyun önemini artırdı.
Partiler ayrıca sandığa gitmeyenleri de kazanmaya yönelik strateji kuruyor. İttifak dışında kalan küçük partilerin oy potansiyellerini değerlendiren veri analisti Polimetre’nin kurucusu Mehmet Günal Ölçer, Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasında 13 bin oy farkının en az 500 bine çıkabileceğini belirterek, “Bu farkın İmamoğlu lehine en az 500 bin olacağını, hatta bir milyona kadar çıkabileceğini öngörüyoruz” diyor.
Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) yenilenmesine karar verdiği 31 Mart seçiminde İstanbul’da oyların yeniden sayılmasıyla İmamoğlu ile Yıldırım arasındaki oy farkı 13 bin 729 olarak açıklanmıştı. Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı dışında kalan partilerin ve bağımsız adayların toplam oyu ise yaklaşık 210 bini buluyor.
24’ü bağımsız toplam 32 adayın yarıştığı 31 Mart İstanbul seçiminde İmamoğlu ve Yıldırım dışındaki adaylar arasında Saadet Partisi’nden Necdet Gökçınar 103 bin 364, Bağımsız Türkiye Partisi’nden Selim Kotil 27 bin 87, Türkiye Komünist Partisi’nden Zehra Güner Karaoğlu 10 bin 349, Vatan Partisi’nden Mustafa İlker Yücel 15 bin 428, Demokrat Parti’den Ersan Gökgöz 22 bin 268, Demokratik Sol Parti’den Muammer Aydın da 30 bin 884 oy almıştı.
AKP’ye yakınlığı ile bilinen MAK Araştırma Başkanı Mehmet Ali Kulat’a göre arada yüzde 2-3 farkın olduğu bir seçimde bu partilerin oyları çok da fazla bir anlam ifade etmezken, 31 Mart’ta iki adayın sonuçlarının birbirine bu kadar yakın bitmesi nedeniyle küçük partilerin oyları çok daha önemli hale geldi. DW Türkçe’ye konuşan Kulat, sahada yaptıkları son araştırmalar çerçevesinde küçük partilerin oylarının genel olarak İmamoğlu lehine olacağını öngörüyor.
Bu partilerden en göze çarpanı olan Saadet Partisi 23 Haziran’da seçimlere kendi adayı ile katılacağını açıkladı.
Saadet Partili bir yetkili “AKP Saadet’in adayını çekmesini neden bu kadar istiyordu? Bunun bir nedeni var. Saadet ile AKP’nin tabanları aynı yerden gelir aslında” derken, Saadet Partisi adayını çekseydi seçmenlerinin oylarının bir bölümünün AKP’ye kayabileceği noktasına dikkat çekiyor.
MAK Araştırma Başkanı Kulat, Saadet Partisi’nin kendi adayını çıkarmasına karşılık parti yetkililerinin AKP hakkındaki sert üslubu ve İmamoğlu lehine açıklamalarının parti tabanının önemli kısmını İmamoğlu’na yönlendirebileceğini belirterek, “Herkesin tahmin ettiğinin ötesinde Saadet Partililerin aslında en uzak olduğu parti AKP’dir. İnsanlarda genellikle ayrıldıkları eşleri onlar için en uzak kişilerdir. Siyasette de bu böyledir aslında” değerlendirmesinde bulunuyor.
Saadet Partisi’nin yeniden kendi adayı ile seçime girme kararı siyasi kulislerde her ne kadar Millet İttifakı içinde olmasa da İmamoğlu lehine stratejik bir tutum olarak değerlendiriliyor.
Sanatçıları dalkavuklukla suçlamış hatta fişlemişlerdi, Şahan Anayasa’yla cevap verdi