Türkiye’nin önde gelen hukukçuları “mesele mevzuatta değil, zihniyette” görüşünü dile getirirken Yargı Reformu Strateji Belgesi’ni değerlendirdiler. .
BOLD-Hukukçular, Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Yargı Reformu Stratejisi Belgesi’ni değerlendirdi.
Prof. Dr. Ersan Şen hukuki.net’te yayımlanan makalesinde belgeyle ilgili tutukluluk tedbirinin süresi konusunda yaşanan sorunun belirsizliğini koruduğuna dikkat çekti.
SORUN MEVZUATTA DEĞİL, ZİHNİYETTE
Türkiye’deki ana sorunun “hukuk zihniyeti ve bakış açısı” olduğunu belirten Prof. Şen, “Ülkemizde var olan sorun bir mevzuat değil, zihniyet ve bakış açısı sorunudur. Sadece strateji belgeleri, bildirgeler ve kanun değişiklikleri ile bu iş olmaz; liyakatlı, teminatlı ve bilgili insanların yargı mensubu yapılması iyi olur, yoksa basmakalıp sözlerle, strateji belgesi de yazılabilir, kanun da çıkarılabilir, ancak önemli olan eşit ve adaletli uygulamadır” ifadelerini kullandı.
AB SÜRECİNDE BEKLENTİLERİ KARŞILAYICI BİR İZLENİM VERİYOR
İstanbul Barosu eski Başkanı Av. Turgut Kazan ise Yargı Reformu Stratejik Belgesi’nin “Avrupa Birliği’nin beklentileriyle, halkın adalet talebini karşılıyormuş izlenimi vermek” amacıyla hazırlandığını öne sürdü. “İfade özgürlüğü güzel bir laf fakat karnemiz ortada” diyen Kazan şöyle devam etti:
“Gazeteciler, görüş açıklayıp eleştirenler içeride, ana muhalefet partisi başkanına taşlı, sopalı saldırıda bulunanlar serbest. Cumhuriyetçiler Kandıra cezaevinde, Sözcü yargı karşısında, daha dün Kadri Gürsel’e kelepçe vuruldu. Gösteri hakkı korunacak, tutuksuz yargılama esas olunacak deniliyor. Gerçeği; bana göre bu yargı reformu belgesi, AB sürecinde beklentileri karşılayıcı bir izlenim yaratmak için yapılmıştır.”
OHAL KALICI HALE GELDİ
Temel hak ve özgürlükler konusunda AB’nin sıkı denetim altında ve AHİM’deki dosyaların rekor düzeyde olduğuna işaret eden Kazan şunları kaydetti:
“Tutuklama istisnai olacak diyorsunuz, OHAL kararnamesiyle itiraz yolu getirdiniz, kalıcı hale dönüştürdünüz. Sevmediğiniz her tahliye kararına itiraz ettiriyorsunuz. Bir ağır ceza mahkemesi sanıkları tahliye ediyor, itiraz ettiriyorsunuz, 120 klasörlük davada öbür tutuklama kararı veriyor. Çağdaş bir demokraside böyle bir şey olmaz. Tahliye olma imkanı yok artık. Coğrafi güvenceyle siz yurttaşa güvenceyi nasıl sağlayacaksınız? Kılıçdaroğlu için 3 tane tazminat davası açıldı, 3 hakim de alındı başka mahkemeye verildi. Coğrafiye dahil değil, A mahkemesinden alıp B mahkemesine veriyorsunuz. Temel haklarımız, malımız mülkümüz güvencesizdir. Yargı reformu Cumhurbaşkanı sarayında hazırlanmaz, o sarayda açıklanmaz. Bu açıklama TBMM’nin Cumhurbaşkanı sistemiyle devre dışı bırakıldığını gösteriyor. Kuvvetler ayrılığı içinde TBMM’nin artık bir organ olarak değil, Cumhurbaşkanı önerilerinin onama makamı olarak görüldüğü anlaşılıyor.”
KUVVETLER AYRILIĞI SAĞLANMADAN YARGI REFORMUNUN ANLAMI YOK
Prof. Dr. Osman Can belgeyle ilgili “Erkler arası ilişkiler düzeltilmeden yargı reformunun hiçbir anlamı yok. Yani parlamento güçlendirilmeden yargı reformunun hiçbir anlamı yok. Sadece bunu söyleyebilirim” dedi.
KOPENHAG KRİTERLERİ GERİDE KALACAK
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belgeyi açıkladığı anlarda onu alkışlayarak sevincini dile getirdiği görüntülerle gündeme gelen Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu da, Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde avukatlık mesleğinin içinde olduğu pek çok soruna somut çözümler getirildiğini belirtti.
Paketin uygulanmasıyla Kopenhag Kriterleri’nin Ankara kriterlerinin gerisinde kalacağını savunan Feyzioğlu, “Toptan baktığımızda dediğim gibi Yargı Reformu Strateji Belgesi çok uzun yıllardır arzu ettiğimiz ve dile getirdiğimiz sorunların topluca çözümüne ilişkin bir yol haritası niteliğinde. Avrupa Birliği’nin Kopenhag kriterleri, Türkiye’nin Ankara kriterleri karşısında inşallah daha geride kalacak. Belge tam anlamıyla hayata geçtiğinde dünyanın en ileri memleketleri Türkiye’ye özenecek hale gelir” ifadelerini kullandı.