Son üç yıldır KHK ihlallerine yönelik verdiği mücadele ile tanınan Halkların Demokrasi Partisi (HDP) Milletvekili ve İnsan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu mücadelesini Euro News’e anlatı.
BOLD – Yıllarca her kimliğe ve mağduriyete eşit mesafede durarak verdiği mücadele nedeniyle ayrıştırıldığını, hakkında linç kampanyaları başlatıldığını belirten Gergerlioğlu doğru bildiklerinden vazgeçmeyeceğini söyledi.
Mazlumların yanında durmayı ve mücadele ruhunu ailesinden ve babasından devraldığını aktaran Gergerlioğlu, “Temel insan haklarını, kimliğine bakmaksızın mazlumların haklarını savunmayı, din ve vicdan özgürlüğünü, özgür düşünceyi savunacağım” dedi.
Hapishanelerde hukuksuzca yargılanan, hasta, kadın ve çocukların sözcülüğünü yapan ve mağduriyetleri gündeme taşıyan Gergerlioğlu Kocaeli’nde her hafta yapılan eylemlerin öncülüğünü yaptığını ve hak arayışı için Türkiye’yi gezdiğini ifade etti.
BAŞÖRTÜSÜ EYLEMLERİNE ÖNCÜLÜK ETTİ
İslami mücadelenin içinde büyüdüğünü hatırlatan Gergerlioğlu şunları söyledi:
“2005 yıllarında başörtüsü meselesi çok tartışmalı bir meseleydi. Mazlum Der Kocaeli şube başkanı olarak her hafta bir barışçıl basın açıklamasıyla bu haksızlığı kabul etmediğimizi göstermeye çalıştık. Dört, beş yıl sürdü. Bu açıklamalarda bir insan hakları perspektifi ile hareket ettik. Özgürlük, adalet ve insan hakları perspektifinden hareket ettik. Başörtüsü bir haksa, başını açmak da bir haktır. Dışlayıcı, ötekileştirici değil bir araya getirici şekilde hareket ettik. Sloganımız ‘herkes için adalet, başörtüsüne özgürlük’tü. Başörtüsü eylemlerinde aynı zamanda her meseleye giriyorduk. Kürt meselesindeki adalet ve insan haklarına değiniyorduk, Hrant Dink öldürüldüğünde Ermeni meselesine giriyorduk. Baskıcı uygulamalar karşısında onları eleştiriyorduk. Düşünce özgürlüğüyle ilgili kampanyaları orada yapıyorduk.”
ÇÖZÜM SÜRECİ BİTTİ BİZ ŞEYTANLAŞTIRILDIK
“Çözüm süreci başladığında çok sevinçliydim. Yıllardır çözmeye çalıştığımız Kürt meselesi konusunda devletin bir adımı vardı ve bizim yanımıza gelmişti adeta çözüm noktasında. Kocaeli’nde ‘akil insanlar’ın toplantılarını organize ediyordum. Kocaeli barış platformu diye bir yapı kurduk. Birileri barışı bıraksa bile biz devam edelim dedik. ‘Çözüm süreci’ bitmişti ve artık biz şeytanlaştırılmaya başlandık.”
KÜRT MESELESİNE DUYARLI BİR TÜRK’ÜM
“İlla Müslüman olan adam falanca partiye gider, olmayanlar da falanca partiye diye bir kaide yok. Oradan belki bir tepki oldu HDP’de milletvekilliğime. Ben dedim ki çok farklı bir yöneliş değil bu; zaten Kürt meselesine de duyarlı bir insanım. Türk’üm ama her meselede Türkiye’de bir çözümün olması gerektiğini düşündüğüm için bu konulara çok duyarlıyım. Ermeni de değilim, ama Ermeni meselesiyle çok uğraştım. Alevi de değilim, ama Alevi meselesinin çözümü için de çok kişiyle konuştum. Bunun erdemine de inandım.”
“SEN BİR TERÖRİSTSİN” DEDİLER
“6 Ocak 2017’de KHK ile mesleğinden ihraç edildim, işsiz kaldım, OHAL rüzgarı bizi de vurdu. Sen bir teröristsin, şusun busun dediler… Daha sonra 6 Ocak 2017’de ihraç edildim ve baktım ‘terörist’ olmuşuz bir gecede. Altı ay kadar iş bulamadım. Özel hastaneler bizi almayı tercih etmediler, çünkü biz ‘vebalı’ ilan edilmiştik. Sen KHK’lısın deyip almıyorlardı. Sonra Batman’da bir hastane aldı bizi.”
DEVLETİN NE OLDUĞUNU TANIDILAR
“Son üç yılda da KHK’lılara yönelik ihlallerle ilgili çok yoğun bir uğraşa girdim. Bu toplumda herkes, her kesim acılar yaşadı. Dindar muhafazakar camia bu OHAL döneminde bunu daha çok yaşadı. Yoğun bir ötekileştirme ile statükonun halini, devletin ne olduğunu tanıdılar, ağır bir tokat yediler ve önemli bir özeleştiri yaptılar. Darbeler kabul edilecek hadiseler değil. Ama darbeler bahane edilerek yeni darbeler oluşturulmuş durumda. Her zaman, ben asla umutsuz olmadım. Halkın gücü, zorbalığı yenecek.”