Mülkiyeli Yusuf Bilge Tunç, KHK’yla ihraç edildikten yaklaşık 3 yıl sonra kaçırıldı. Eşi yaşadıklarını, ulaşabildikleri bilgileri ve son durumu anlattı.
CEVHERİ GÜVEN
BOLD – Zorla kaybedilme olaylarının son kurbanı KHK’lı Yusuf Bilge Tunç’un kaçırılmadan kısa süre önce hakkındaki “arama kararının” kaldırıldığı öğrenildi. Tunç’un eşi ise soruşturma sürecine tepkili: “Polis kendi cevaplaması gereken soruları arayıp bize soruyor.”
Yusuf Bilge Tunç, Türkiye’nin en önemli fakültelerinden “Mülkiye” olarak bilinen Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu başarılı bir isim. Adana’da başlayan eğitimini Mülkiye’de tamamladıktan sonra Savunma Sanayi Müsteşarlığında Mali Hizmetler Uzmanı olarak görev yapmaya başladı.
KHK İLE İHRAÇ EDİLDİ
OHAL döneminde “iltisak ve irtibat” gerekçesiyle önce açığa alınan Tunç, ardından KHK’yla ihraç edildi. Tunç’un 10, 6 ve 2,5 yaşında üç çocuğu var.
Ailesini geçindirmek için karton bardak ve plastik ambalaj satan Tunç, 6 Ağustos 2019’da kaçırıldı. Tenkil sürecinin en ağır insan hakları ihlallerinden Siyah Transporter ile kaçırılma vakalarının sonuncusu olan Tunç’la birlikte kaçırılan kişi sayısı 29’a yükseldi.
ARAMA KARARI KALDIRILDI MI?
Tunç hakkında 2017 Nisan ayında arama kararı çıkartılmış ve adresinde birkaç kez arama yapılmış. Ancak kaçırıldıktan sonra ailesinin yaptığı başvurularda hakkında polis kayıtlarında bir arama kararı bulunmadığı görüldü. Tunç’un kaçırılmadan önce hakkındaki arama kararının kaldırıldığı düşünülüyor.
Sosyal medya üzerinden sesini duyurmaya çalışan Tunç’un ailesi bir yandan da hukuk mücadelesi sürdürüyor.
“POLİS KAÇIRILAN EŞİMİN NEREDE OLDUĞUNU BANA SORUYOR”
Yusuf Bilge Tunç’un kaçırılma nedeni hakkında hiçbir fikri olmadığını söyleyen eşine göre tek ihtimal, işkence ya da kendini kurtarmak için ifade veren bir kişinin beyanlarında isminin geçmiş olabileceği. Kocasının ailesini geçindirmek için çırpındığını anlatan Tunç, 15 Temmuz gününden başlayarak yaşadıkları süreci anlattı:
“Eşimle son olarak 6 Ağustos sabah konuştuk. Dağıtıma gidecekti. O zamandan beri haber yok. Polisler kendi gitmiş olabileceğine bizi inandırmaya çalıştı. Ama eşim bize haber vermeden asla hiçbir yere gitmez. Hele hasta anne ve babasına haber vermeden asla böyle bir şey yapmaz. Kaçırıldıktan sonra arabasını terk edilmiş biçimde bulduk. Kaçırıldığına eminiz.
Dün doğru bir polis aradı. Eşimin nerede olduğunu bana sordu. Savcılıktan bir yazı gelmiş Emniyete, eşimi bana soruyorlar. Arabasının ortaya çıkıp çıkmadığını sordular. Oysa dilekçede her şeyi yazmıştık. Arabayı bulduğumuzu, bunu polise zaten bildirdiğimizi, polisin incelemediğini, olay yeri ekibi göndermediğini, hatta ‘arabanın başında pusu kurun eşiniz gelir’ diyerek ilgilenmediklerini söyledim. Zaten şikayetçi olduğumuz, savcılığa bildirdiğimiz şeyleri bize soruyorlar saçma biçimde.”
“EŞİMİN NE 15 TEMMUZLA NE DARBEYLE HİÇBİR İLİŞKİSİ YOK”
Eşinin darbeyle, ya da herhangi bir suçla ilgisi olmadığını söyleyen Tunç, OHAL döneminde ve sonrasında yaşadıklarını 15 Temmuz gününden başlayarak anlattı:
“Ben 15 Temmuz sürecinde hamileydim. Eşimin kardeşinin hastalıkları var, eşim 15 Temmuz’da o gün yine rahatsızlanan kardeşinin yanına gitmişti. Akşam, geri döndü eve. Biz tabi korku içindeydik, Ankara’da Balgat’ta oturuyorduk, bütün bombaların seslerini duyduk korku içinde evde geçirdik o geceyi.
Ardından eşim önce açığa alındı ardından KHK’yla ihraç oldu. O ihraç olmuştu ben de sıkıntılı hamilelik nedeniyle ücretsiz izne ayrılmak zorunda kalmıştım. Eşim evi geçindirmek için toptan karton bardak satma işine başlamıştı. Sonra ambalaj ürünleri satışına geçti. O şekilde geçiniyorduk.
2017 Nisan ayında polisler Adana’daki adresimize gitmişler. Hakkında arama kararı olduğunu öğrendik. Gidip teslim olmadı. Ben mecburen ücretsiz izindeyim, üç çocuk var bakılması gerekiyor, eşim ailesinin geçimini sağlamak zorunda hissetti kendini bu nedenle gidip teslim olmak istemedi. Hem de o günlerde gözaltında ve hapiste çok fazla eziyet, işkence haberleri geliyordu. Ben de bu ortamda gidip, o muamelelerle karşılaşmasını istemedim.”
“KAÇIRILMA OLAYLARINI DUYMUŞTUK AMA KENDİMİZE KONDURAMADIK”
KHK’lıların peş peşe kaçırılmalarına ilişkin haberleri duyduğunu belirten Tunç, eşinin kaçırılması için hiçbir neden olmadığını, kendilerine bunu konduramadıklarını belirtiyor:
“Kaçırılma olaylarını duymuştuk ama biz kendimize hiç konduramadık. Eşimi kaçırmaları için hiçbir neden yoktu. Arama kararı çıktıktan sonra, yurt dışına çıkmak aklımızdan geçmedi değil. Ama yolda çocuklarımızın başına bir iş gelme ihtimali ve farklı pek çok nedenden dolayı öyle bir adım atmadık.
Eşimin, darbeyle, askerlerle ya da 15 Temmuz’la ilgili hiçbir şeyle ilgisi yoktu. Yüzde yüz buna inanıyorum.
15 Temmuz’dan sonra bazı insanlar samimi arkadaşını teröristmiş gibi anlattı ifadelerde, kimi gerçek olmayan şeyleri anlattı. Ben de buna ihtimal veriyorum. Herhalde birinin ifadesinde ismi geçti, ya iftirayla ya da zorla, işkenceyle eşimin ismi bir yerde geçti ve bu nedenle kaçırılmış olabileceğine ihtimal veriyorum. Aklıma başka bir ihtimal gelmiyor.”
“SONUNA KADAR EŞİMİN ARKASINDAYIM VE ONU ARAYACAĞIM”
Tunç, eşinin bulunması için hukuk mücadelesini sürdüreceklerini söylerken, olayın peşini asla bırakmayacaklarını belirtiyor:
“Biz hukuksuz hiçbir iş yapmayız. İnsanlara zarar verecek hiçbir iş yapmayız ne aklımızın ucundan geçer ne de fiiliyata dökebiliriz. Bundan sonra da hukuk çerçevesinde elimizden ne geliyorsa onu yapacağız. Eşimin arkasındayım. Elimden geleni ardına koymayacağım, onun sağlığı selameti ve bulunması için.
Eşimin de diğer kaçırılanların da bir an önce bulunmalarını istiyoruz. Daha önce kaçırılanları tanımıyorum ama onların da kötü insanlar olmadığını, masum olduklarını düşünüyorum. Bu insanlar zorla kaçırılıyor, zorla bazı şeylere imza attırılıyor, söylemedikleri ifadelere, işlemedikleri suçlara işkence altında imza atıyorlar. Ülkemizde sürekli bu kötülüğün devam etmesini anlamıyorum.”
KAÇIRILAN 29 KİŞİ VE İSİMLERİ
- Sunay Elmas (27 Ocak 2016)
- Ayhan Oran (1 Kasım 2016)
- Mustafa Özgür Gültekin (21 Aralık 2016)
- Durmuş Ali Çetin (17 Mayıs 2017)
- Hüseyin Kötüce (28 Şubat 2017)
- Mesut Geçer (26 Mart 2017)
- Turgut Çapan (31 Mart 2017)
- Önder Asan (1 Nisan 2017)
- Cengiz Usta (4 Nisan 2017)
- Mustafa Özben (9 Mayıs 2017)
- Fatih Kılıç (14 Mayıs 2017)
- Cemil Koçak (5 Haziran 2017)
- Murat Okumuş (16 Haziran 2017)
- Enver Kılıç (30 Eylül 2017)
- Zabit Kişi (30 Eylül 2017)
- Hıdır Çelik (6 Aralık 2017)
- Ümit Horzum (6 Aralık 2017)
- Ayten Öztürk (13 Mart 2018)
- Orcun Şenyücel (21 Nisan 2018)
- Hasan Kala (20 Temmuz 2018)
- Fahri Mert (12 Ağustos 2018)
- Ahmet Ertürk (16 Kasım 2018)
2019 Şubat sonrası kaçırılanlar ve tarihleri:
- Gökhan Türkmen (7 Şubat 2019)
- Yasin Ugan (12 Şubat 2019)
- Özgür Kaya (12 Şubat 2019)
- Erkan Irmak (16 Şubat 2019)
- Mustafa Yılmaz (18 Şubat 2019)
- Salim Zeybek (20 Şubat 2019)
- Yusuf Bilge Tunç (6 Ağustos 2019)