Dersim katliamına dair tarihçi İsmail Küpeli’nin ortaya çıkardığı bir Alman belgesinde, “Gözle görebildiği alan içerisinde sayabildiği ölü erkek sayısı 5000 civarındaymış. 1000 kadın ve küçük çocuğu Trabzon’a getirmişler” cümleleri yer alıyor.
BOLD – Tarihçi İsmail Küpeli, Dersim katilamına ilişkin bir Alman belgesi ortaya çıkardı. Almanya Trabzon Konsolosu’nun bir Türk komutanın anlatımına dayandırdığı belgede “Gözle görebildiği alan içerisinde sayabildiği ölü erkek sayısı 5000 civarındaymış. 1000 kadın ve küçük çocuğu Trabzon’a getirmişler” ifadeleri bulunuyor.
SADECE ALMANLAR DEĞİL RUSLAR DA BİLİYOR
Gazeteduvar’dan Ayşegül Karakülhancı’nın haberine göre Küpeli, Sovyetler Birliği’nde de 1938’e dair belgeler olduğuna dikkat çekerek, “Bunlar Dersim’de 1937-1938 arası olanların başka devletlerce gözlendiğini ve bilindiğini gösteriyor” diye konuştu.
NAZİ ALMANYASINDAN GAZ SATIN ALINDI
Geçen Aralık’ta Alman devlet televizyonu ARD’de yayınlanan ‘ttt-titel thesen temperamente’ adlı programda Dersim katliamına yer verildi. Alman arşivinde ki bir belgede 1937 Hitler Almanya’sı ile işbirliği yapıldığı ve Almanya’dan zehirli gaz alındığı ve bunların Dersim’de kullanıldığı ileri sürüldü.
ARKASINDA ATATÜRK VAR DİYE VERDİLER
Programda bütün kararların ve Dersimde’de ki katliamın ardındaki ismin Mustafa Kemal Atatürk diye verilmesi Türkiye’de geniş çevrelerin tepkisine yol açtı. Kimi tarihçiler gösterilen belgelerin yeni olmadığını II. Dünya Savaşı öncesi Türkiye’nin Almanya’dan ve İngiltere’den gaz istediğini ifade etti.
BÜYÜKELÇİLİK İÇİN HAZIRLANAN RAPORDA YER ALDI
Bu tartışmaların ardından 10 Şubat’ta Dersim Katliamı ile ilgili yeni bir belge sosyal medyada yayınlandı. Belge, Almanya Trabzon Konsolosu’nun 3 Ekim 1938’de yine Almanya Ankara Büyükelçiliği için hazırladığı bir rapor.
Burada tatbikatın ana amacının dik başlı Dersim Kürtlerinin bastırılması olduğu, bu sebeple Türkiye basını ve İçişleri Bakanı’nın konuyu gündeme getirme ihtiyacı hissetmediği ifadeleri yer alıyor.
FİRAR TEŞEBBÜSÜ SIRASINDA VURULDULAR DİYE VERDİLER
Konsolosluk raporunda jandarma ve askeri karakollara yapılan bazı saldırıların, ordunun bu cezalandırma seferine çanak tuttuğu yazılmış. Raporun dikkat çeken cümleleri ise şöyle: “Silahlı olsun olmasın erkekler yığınlar halinde vuruldu. Bunu burada sadece askerler anlatmıyor, belediye hoparlöründen de 200, 500, 600 asinin ‘firar teşebbüsü’ sırasında vurulduklarını duyuruyor.
GÖZLE GÖRÜLEN ALANDA SAYABİLDİĞİ ÖLÜ ERKEK SAYISI 5 BİN
Alay komutanının şahsi açıklamasına göre, bölgede taş üzerinde taş bırakılmamış, öyle ki gelenler ne bir çatı ne de yiyecek bir şey bulabilecektir. Gözle görebildiği alan içerisinde sayabildiği ölü erkek sayısı 5000 civarındaymış. 1000 kadın ve küçük çocuğu Trabzon’a getirmişler. Çocukların yaşça büyük olanları babalarıyla aynı kaderi paylaşmışlar. Nakledilen kadın ve çocuklar deniz yoluyla batıya sürülmüş.”
NAZİLERE DUYULAN SEMPATİ SİYASETEN KULLANILABİLİR
Rapor harici Küpeli’nin paylaştığı başka bir belge de Almanya Ankara Büyükelçisi Friedrich von Keller’ın Nazi diplomatı ve savaş suçlusu müsteşar Richard von Weizsäcker’e yazdığı mektup.
17 Mayıs 1938 tarihli mektupta Türk ordusunda kimi subayların Nazilere duydukları sempatiden ve bunun siyasi açıdan kullanılabilirliğinden bahsediliyor:
TÜRKLERE KARŞI İYİ NİYETLİ YAKLAŞIM SERGİLENMELİ
“Reich savaş bakanlığına gönderilen bir başvuruda, Alman ordusunun bazı kısımlarına tahsis edilmiş on iki subaya ek olarak, on ikiye kadar ilave subaya da izin verilmesi istenmiştir. Alman Genel Kurmayı bu talebe olumsuz yaklaşmaktadır. Görüş bildirmesi istenen Büyükelçilik Askeri Ataşesi Albay Rohde ise bu konuda Türklere karşı iyi niyetli bir yaklaşım sergilenmesini tavsiye etmektedir.
ORDUDA ALMANYA’YA YÖNELİK GENİŞ BİR SEMPATİ VAR
Rohde, olumlu karşılık verilecek bu talebi, siyasi alanda Türklerden bir karşılık almak üzere bir müzakere aracı olarak kullanma fırsatı olarak görüyor. Bu görüşüne temelde katılmamın sebeplerinden biri, Türk ordusunda Almanya’ya yönelik geniş bir sempatinin olması ve Alman askeri hamlelerinin yüksek bir takdir görmesidir; bu nedenle askeri çevrelerde, siyasi etkileri de hissedilen bir destek görmekteyiz. Bu açıdan Türklerin talebini sadece askeri, daha çok teknik açıdan değil, siyasi açıdan da ele alınmasını doğru bulmaktayım.”
GAZ HER ZAMAN BİR SALDIRI VE KATLİAM SİLAHIDIR
O dönem Türkiye’nin Nazi Almanyasından gaz alması normal gören tarihçilerin yaklaşımı sorulan İsmail Küpeli, şu tespitte bulunuyor:
“(Normal bir alış veriş görmek mümkün mü?) Hayır, bunu ‘normal’ bir alışveriş olarak görmek mümkün değil. Bu argümanı mesela Türkiye’nin o yıllarda aldığı başka silahlar için kullanmak mümkün. Fakat zehirli gaz bir ülkenin savunması için kullanılmadığından her zaman bir saldırı ve katliam silahıdır. Burada bir ‘normal’ olay yok.”
Berat Albayrak’ın Kanal İstanbul’dan arsa aldığını haber yapan gazeteciye soruşturma