Osman Kavala’nın tekrar tutuklanmasının ardından tepki gösterenlere arkadaşı Çiğdem Koç, Türkiye’deki hukuksuzlukları sıralayarak yanıt verdi: İki yüzlülüğünüz sayesinde bu haldeyiz.
Avukat Çiğdem Koç’un Facebook hesabından yayınladığı yazısının tamamı:
“HEPİNİZ SAHTESİNİZ”
Osman Kavala’yı çok severim, her hafta oturur sohbet ederiz, elimden ancak bu kadarı gelir destek olmak adına. Ona yapılan bu ağır hukuksuzluk ve haksızlık sadece hukukçu olarak değil, insani olarak da çok canımı yaktı.
Ama ona yapılanların bir öncesi var; bir de sebebi var; iki yüzlülük.
Hep söyledim bir daha söyleyeceğim; insanları ayırarak hak mücadelesi yapamazsınız; sahici olmaz ve bir değeri de olmaz.
Ahmet Altan, dehşet verici bir hukuksuzluk yaşadı. Tek bir yazıdan 16 yıl ceza aldı toplamda; sadece yazdığı için, fikrini söylediği için ve duruşmalarda da boyun eğmediği, aman dilemediği için. Hükümle tahliye edildi, sonra “harici davranışları” nedeniyle aynı derece mahkemesi tarafından yeniden tutuklandı.
Bugün “adalet” diye bağıranların hiç biri ses çıkarmadı, hatta alkışlayanlar oldu, “oh olsun” diye açık ya da gizli zevkten beş köşe hallerde intikam şarkılarına eşlik ettiler; açıkça ya da fısıltıyla. Sözcü yazarları için dağı taşı inletenler, nöbet nöbet adalet isteyenler konu Ahmet Altan olunca bu hukuksuzluğa ortak olmakta beis görmediler. Yalanın, iftiranın kol gezdiği bir lince salyalar akıtarak katılanlar “adalet” dedikçe midem bulanıyor benim.Hangi adalet?
Selçuk Kozağaçlı ve HHB avukatları 2 yılı aşkın bir süredir hapiste ve 18 gündür açlık grevinde; korkunç bir hukuksuzluk yaşadılar, cılız sesler bile kesildi, avukatlar böyle bir şey yokmuş gibi yapıyor. Avukat onlar ya, avukat! Peki ya, FETÖ’cü diye tutuklanan avukatların dosyalarını merak edip inceleyen oldu mu hiç? Barolar bile”aman konu FETÖ ise biz bulaşmayalım” dediler. “Herkes adil yargılansın” demek bu kadar mı zor?
Selahattin Demirtaş, HDP’li siyasetçiler, belediye başkanları sadece HDP’li oldukları için hapisteler, Kürt siyasi hareketine nefes aldırmıyorlar bu topraklarda. Kaç kişi hukuk adına söz söyledi, kaç kişi “ırkçılık” telaşından sıyrılabildi?
Grup Yorum ölümün eşiğinde, gören duyan var mı?
Mustafa Koçak ve itirafçı tanık mağduru insanlar ölüm oruçlarında, dokunmaya korkuyor herkes; adil yargılanma hakkı kimin için?
Alparslan Kuytul, Mümtazer Türköne, Mehmet Baransu ve daha bir sürü isim; her koşulda adil yargılanmasın mı?
“Ergenekon-Balyoz kumpası” diye sızlanıp duranlar ( Balyoz ses kayıtlarını dinlediniz mi bu arada, Ergenekon’dan kimler beraat etti biliyor musunuz?) Komutanları tarafından açıkça tuzağa düşürülen askerlerin, öğrencilerin 15 Temmuz sonrası yargılamalarda yaşadıklarına sırtlarını döndüler. E hani şanlı ordu? Eski genelkurmay başkanının tek derdi de “aman bizi nasıl sivil mahkemelerde yargılarsınız?” oldu.
Kanunilik ilkesi yerle bir edildi, bebekler bile hapiste; kaç kişi ağzını açıyor?KHK’lılar, eşleri tutuklu diye SGK kayıtlarına şerh düşülenler, aç bırakılanlar. Kanser olmuş bir çocuk ya, Ahmet; annesine pasaport verilmiyor, kim umursuyor?
Say say bitmez, utan utan yetmez…
Bu ülke, müslüman olduğunu iddia ettiği için ahlaklı olmaya, Atatürkçü olduğunu iddia ettiği için demokrat olmaya ihtiyaç duymayanların ortaklaşa cehenneme çevirdikleri bir yer haline geldi bu iki yüzlülük sayesinde.
“Artık yeter!” diyen de kendisine yapılınca yettiğini anlıyor…Çünkü herkes kendisinin en doğru, en haklı olduğundan o kadar emin ki, bu kibir kör ediyor gözleri. Senin gibi düşünmeyeni düşman ve ona yapılan her şeyi hak ve helal saydıkça “adalet” diye bağırman kulak tırmalıyor canım, kusura da bak istersen.
Oksana’yı anıyorum her gün; “Hepiniz sahtesiniz” demişti, utanıyorum ben herkes adına…