CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın Libya’daki saldırı sonrası “Birkaç tane şehidimiz var” sözlerine tepki gösterdi. “Çocukların var, seni kefenle karşılayanlar var. Gönder onları oraya, fakirin fukaranın çocuğundan ne farkı var onların?” dedi.
BOLD – Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, Libya’daki şehit düşen askerlerle ilgili AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarına sert tepki gösterdi.
Kılıçdaroğlu, “Şehitleri bir eşya gibi görmek, ‘tane’ şeklinde ifade etmek, bir insanlık ayıbıdır. Daha önce Erdoğan, yine şehitler için “kelle” ifadesini kullanmıştı. Beyefendi diyor ki şehitler tepesi boş kalmayacak. Aynen söylüyorum ben de: Çocukların var, seni kefenle karşılayanlar var. Gönder onları oraya, fakirin fukaranın çocuğundan ne farkı var onların?” dedi. İktidar medyasının Saray’dan gelen talimatla ‘tane’ sözcüklerini çıkardığını belirten Kılıçdaroğlu, “Erdoğan’a sansürü, Erdoğan medyası uyguluyor. Dün akşam AKP’nin internet sitesine girdim. Orada gerçekten konuşma metnin tamamı var mı diye… Orada da çıkarılmış. Çünkü şehitler için ‘tane’ sözcüğünün kullanılmaması gerektiğini AKP’liler de biliyor” ifadelerini kullandı.
BİR DAMAT İSTANBUL OLAYI VAR
Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet gazetesinin Kanal İstanbul haberine getirilen yasağa ilişkin ise, “Bir Damat İstanbul olayı var. Kanal İstanbul güzergahında yer kapatmış. Kimse yalanlayamıyor. Yayınlıyor Cumhuriyet gazetesi, sonra hemen yayın yasağı getiriyorlar. Bunun üzerine gazete erişim yasağı getirildi diye haber yapılıyor. Buna da ceza getiriliyor Bunlar hâkim mi sarayın köleleri mi? Bu kararı verenler hâkim değil sarayın köleleridir” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
ARTIK HAKİMLER SAVCILAR ALÇAK KURULU DİYEBİLİRİZ
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ağır yargı krizini yaşamaktadır. Tarihten gelen bütün o adalet duygusunun perçinlenmesi gerekirken giderek zemin kaybettiğini görüyoruz. Mahkeme oturuyor beraat kararı veriyor. Odasındaki bütün eşyaları dağıtıyor nasıl olsa beraat ediyorum diye. Cezaevi aracındayken Erdoğan konuşuyor, ‘Dün onu beraat ettirmeye kalktılar’ dedi. Kimsin sen ya kimsin sen! Bu lafı eden insanda adalet duygusu yoktur. Hemen harekete geçirdi, cezaevi aracındayken yine hapishaneye götürüldü. Bu mudur hak hukuk? Buna aklı başında olan kişinin itiraz etmesi lazım. Bunun siyasi yönü yoktur arkadaşlar bu insanı, ahlaki bir meseledir. Artık hakimler savcılar alçak kurulu diyebiliriz. Hemen toplanıyorlar o yargıç hakkında hemen soruşturma açıyor. Biz de kalkıp bu ülkede adalet var diyeceğiz!
FERİŞTAHINIZ GELSE GERİ ADIM ATMAYACAĞIM
Man adasını açıkladık. Yönettiği devlete bakın! Yönettiği devlete vergi vermemek için 15 milyon dolar para döndü beş kuruş para vermediler. Banka dekontlar bana ait diyor, para hareketlerin tamamı doğu. Slip kayıtlarının tamamı doğru. Ne oldu? Belgesel yaptık, yayın yasağı getirildi. O yasağı veren hâkimin vicdanı, hâkimlik ahlakı var mı? Sonra eleştirdim diye tazminat davaları açıldı. Önce benim davamın düştüğü hâkimler değiştirildi. Sandılar ki ben geri adım atacağım. Sizin feriştahınız gelse geri adım atmayacağım.
TEK BİR MEHMETÇİĞİMİZİN TIRNAĞI BÜTÜN SURİYE’DEN DEĞERLİDİR
Filistin bile bizi desteklemiyor bugün. Bunları söylerken Türkiye’nin mavi vatanda daha güçlü olması gerektiğini ifade etmek için söyledim. Herkesle kavga ettiler. Herkesle. Kahramanlık edebiyatı yapıyor. Sen kim kahraman kim ya’ Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırana kahraman mı denir. Egemen güçlerinin gösterdiği havucun peşinden koşmayacaksınız. Kahraman Trump bir süre geçiyor hain Trump. Sen kimsin ya! Dışişleri Bakanlığının sağlıklı bir politikası yok mu ya! Saray’da oturup dış politika belirliyorlar. Defalarca söyledim; tek bir Mehmetçiğimizin tırnağı bütün Suriye’den daha değerlidir. Biz sadece Suriye değil, ek bir Mehmetçiğimizin tırnağı Libya’dan daha değerlidir. Türkiye’nin çıkarları olunca bizim evlatlarımız eyvallah ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin ordusu sarayın ordusu değildir. Egemen güçler maşa kullanırlar. TC devletini egemen güçlerinin maşası haline getirecek kadar bu ülkeye yapılacak başka ihanet yoktur. Pinpon topu gidip nasıl gidip gelirsin. Bunlardan biri de beyefendiye ‘aptal’ dedi. Benim ağırıma gidiyor. İdlib için gazeteciler soruyor. ‘Savaş diyebilirim’ diyor. Niye Meclis’e kapalı oturumda bilgi vermiyorlar? Ne oluyor bu İdlib’de? Ne oluyor bu Libya’da? Biz bunları öğrenmek zorundayız.
AYAKKABI KUTUSUNDA RÜŞVET ALAN ADAM NASIL BÜYÜKELÇİ YAPILIR?
Büyükelçilik namuslu insanların yapması gereken bir görevdir. Ama ayakkabı kutusuna da rüşvet alan bir adamı büyükelçi derseniz namuslu ve şerefli kavramını kirletirsiniz. Bu zat aynı zamanda Kur’an’la da dalga geçiyordu. Bakara makara diyerek. Bunların ne kadar samimi olduğu buradan belli. Ayakkabı kutusunda rüşvet alan adam nasıl büyükelçi tayin edilir? Ya o adam daha büyük bir rüşvetle devletin sırlarını satarsa ne diyeceğiz! Devletin kozmik odasını bunlar açmadı mı? Üzüm üzüme baka baka kararır derler. Bir ülkücü kardeşimizin ölümünden aranıyordu. Şimdi o da büyükelçi. Bu büyükelçiyi de sayın bahçeliye armağan ediyorum. Bir büyükelçimiz daha var. Şaban Dişli. Bir milyon dolar rüşvet alan adam. Belgesini ortaya koyduk. O da şimdi büyükelçi. Ama iki kişi var. Onlarında hakkı. Muammer Güler. O büyük götürdü. Diğeri Zafer Çağlayan desek ki Moskova Büyükelçisi yanlış yapmış oluruz. Neden saat merakı var . En iyisi İsviçre. Belki unutmuşsunuzdur hatırlatayım. Zafer Çağlayan 28 seferde 52 milyon dolar rüşvet aldı. Muammer Güler 10 seferde 10 milyon dolar rüşvet aldı. Egemen Bağış 3 seferde 1 milyon dolar. Şaban Dişli de belgesiyle ortaya koyduk o da ondan beslendi.”
Arka Sokaklar dizisine ‘Bekçi’ ayarı! Bakan Soylu, “Eyvallah Rıza Baba” diyerek paylaştı