Kendimizi canlı bir distopyanın içinde hissettiğimiz şu günlerde türün en iyi bazı romanlarına bakmak ister misiniz?
BOLD– Koronavirüs salgını çoğumuzu evlere hapsetti. Her gün binlerce ölümün haberini alıyoruz tüm dünyadan. Birçok kişi “Dünya nereye gidiyor?” endişesi içinde. Edebiyat dünyasının usta kalemleri de bu endişeyi yıllar öncesinden yaşamış olmalı ki insanlığı uyarmak adına birçok roman kaleme alınmış. 1984, Cesur Yeni Dünya, Fahrenheit 451 gibi örnekleri hepimiz biliyoruz. Bu gün sizler için ülkemizde çok fazla tanınmamış distopik eserleri derledik. İyi okumalar…
1. BİZ- YEVGENİ ZAMYATİN
“Bilgi de neymiş! Bilgi dediğin sizin korkaklığınızdır. Doğru olan nedir ki? Siz sonsuzluğu bir duvarla sınırlamaya çalışıyorsunuz. Evet! Gözleriniz kapalı olarak bakınız. Evet!”
Distopik romanların atası sayılan “Biz” bireyselliğin tümüyle ortadan kalktığı bir zamanda geçiyor. İnsanların artık isimleri değil numaraları vardır. D-503 adlı karakter etrafında öğrendiğimiz bu karanlık gelecekte insanlar belirlenen özelliklere göre üretilmektedir. Tek Devlet, her şeyi “BİZ”e göre ayarlamaktadır. Numaralanmış her kişinin genel adıdır “BİZ”… Zamyatin’in romanı D-503’ün BİZ’den “BEN” olmaya giden yolculuğunun hikâyesi.
2. GÖKDELEN – J.G. BALLARD
“Gökdelen sakinleri ışıkları söndürülmüş bir hayvanat bahçesinde bir arada yatan yaratıklar gibiydiler; arada sırada kısa süreliğine birbirlerine vahşice saldırıyorlardı.”
Her arzunuzu tatmin edebildiğiniz bir gökdelen düşünün. Hem eviniz hem iş yeriniz hem her türlü sosyal ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz alanlar… Hepsi bir arada… Öyle ki hiç dışarı çıkmanız gerekmiyor. Yeterince ürkütücü mü?
3. MAYMUN VE ÖZ – ALDOUS HUXLEY
“Politika alanında bir teorinin eşdeğeri, mükemmel disipline sahip bir ordu devletidir; bir sonenin veya resmin eşdeğeri ise diktatörlükle yönetilen bir polis devletidir.”
Daha çok Cesur Yeni Dünya ile tanınan Huxley’den bir 3. Dünya Savaşı sonrası romanı. Savaş dünyayı bir yıkımla karşı karşıya bırakır. Milyarlarca insanın etkilendiği savaş sonrasında Yeni Zelandalı bir grup bilim dünyanın öteki ucuna, Amerika’ya bir yolculuk gerçekleştirir.
4. EFENDİ UYANIYOR – H.G. WELLS
“Gelecek elimizdeydi. Onu biz hazırlıyorduk. Hiçbirimiz gelecekle ilgili en ufak bir endişe duymadık. Ve işte şimdi…”
Bilim-kurgunun kurucu babalarından Wells’in distopyasında 19. yy.’da uyuyup gözlerini tam 203 yıl sonra 21. yy.’da açan Graham’ın öyküsü anlatılır. Bir kaos ve savaş ortamına gözlerini açıyor Graham. Onun uyanışı tüm dünyayı şaşkına çeviriyor.
5. YER AÇIN! YER AÇIN! – HARRY HARRISON
“Dünya cehenneme gitmiş durumda -gitmekte değil- onu oraya itmekten de hepimiz sorumluyuz.”
1966’da kaleme alınan romanda olaylar 1999 yılının New York’unda geçiyor. Milenyumun eşiğinde kast sisteminin kendini iyiden iyiye belli ettiği, bildiğimizden çok farklı bir New York. Nüfus yoğunluğu ve kaynakların yetersizliği gibi temalara yoğunlaşan kült bir polisiye/bilim-kurgu.
6. GELECEKBİLİM KONGRESİ – STANISLAW LEM
“Demek bu saf ve temiz dünyada da kokuşmuşluk yaşanıyormuş ve her şey göründüğü kadar mükemmel değilmiş.”
Lem’in birçok farklı kitapta canlandırdığı Ijon Tichy’nin başrolde olduğu bu romanda 2039 yılının dünyasına konuk oluyoruz. Yapay zekânın her alanda görüldüğü bu dünya ilk bakışta mükemmeldir. İlk bakışta her şey cennet gibidir. Ancak asıl soru tüm bunların gerçek olup olmadığıdır.
7. SWASTİKA GECELERİ – KATHARINE BURDEKIN
“Düşünce özgürlüğünün olmadığı yerde onur da yoktur.”
2. Dünya Savaşı’ndan önce Hitler henüz “potansiyel” bir tehlike iken yazılan roman bizleri 27. yüzyılda Nazi egemenliğindeki bir dünyaya götürüyor. Tüm dünyayı ele geçiren Hitler artık sadece bir lider değil aynı zamanda tapınılan bir varlıktır ve diğer tüm inanç ve düşünce sistemleri ortadan kalkmıştır. Büyük bir “Ya?” sorusunun peşinden koşuyor Burdekin. Yazarların işi de bu değil midir?
8.OTOMATİK PİYANO – KURT VONNEGUT
“Makineler Amerika’nın işini Amerikalılar’dan şimdiye kadar yaptığından çok daha iyi yapıyordu. Daha çok insana, daha az fiyatla, daha az iyi mallar sunuluyordu, bunun fevkalade ve son derece tatmin edici bir şey olduğunu kim inkar edebilirdi?”
2. Dünya Savaşı’nı bizzat yaşamış ve bu deneyimden “Mezbaha 5” gibi kült bir eser çıkarmış Vonnegut’tan makinelerin kontrol ettiği dünyaya dair karanlık bir öngörü. Sadece çok yüksek zekâya sahip insanların iş bulabildiği, geriye kalanın ise umutsuzluk içinde evlerinde oturduğu bu dünyada insanlık büyük bir boşluk içindedirler.
9. ROSSUM’UN EVRENSEL ROBOTLARI – KAREL CAPEK
“İnsanlar gibi olmak istiyorsanız öldürmek ve hükmetmek zorundasınız. Tarihi okuyun! İnsan kitaplarını okuyun! Eğer insan olmak istiyorsanız hükmetmek ve öldürmek zorundasınız!”
Karel Capek’in eseri aslında bir tiyatro ve tam 100 yıl önce yayınlanmış. Robotlar yaşamın her alanında kullanılmaktadırlar ama bir yandan da insanlar tarafından hor görülmektedirler. Peki bu yapay zekaya sahip robotlar bir gün “insan “ olmaya karar verirse?
10. MEVKİ UYGARLIĞI – ROBERT SHECKLEY
“Hiç kuşkum yok ki, yok olmakta olan tüm toplumlar sonuna dek sürekli oldukları hayalini yaşatırlar.”
Ay’a gitme çalışmalarının henüz teorik aşamada olduğu 1960’ta yazılan romanda dünyada suç işlemiş kişilerin Omega isimli gezegene gönderilmeleri anlatılıyor. 402 numaralı mahkûm gözlerini açtığında kendisini bir uzay gemisinde bulur. Az sonra iniş yapacaklardır ve 402’nin neyle karşılaşacağına dair hiçbir fikri yoktur.