ABD tarihinin en önemli toplumsal olaylarından biri yaşanıyor. Protestolar, şiddete dönüşen olaylar, ülkedeki ırkçı hafızayı tazeledi. Başından itibaren sürecin gelişimi.
BOLD – ABD’de siyahilere yönelik ırkçılık ve polis şiddetinin sembolü haline gelen George Floyd’un öldürülmesinin ardından ABD’de başlayan protestolar Avrupa’ya da sıçradı. ABD’de 4 bin kişi gözlatına alındı, yüzlerce kişi yaralandı. Talan, yağma ve kamu mallarına yönelik olaylar nedeniyle maddi kayıp ise tam olarak bilinmiyor. Olaylarda Başkan Trump’ın açıklamaları ise tansiyonu daha da yükseltti. İşte Floyd’un ölümü ve sonrası yaşananlar…
ABD’de siyahi Gorge Floyd’un polis şiddeti sonucu hayatını kaybetmesinin ardından başlayan protestolarda şu ana kadar en az beş kişi öldü.
ABD’de hafta sonunda 16 eyalette 25 farklı şehirde sokağa çıkma yasakları ilan edildi. Ancak yasaklara büyük oranda uyulmadı.
Minnesota eyaletine bağlı Minneapolis şehrinde başlayan olaylar ABD geneline yayıldı. Hafta sonunda ise protestolar Avrupa’ya sıçradı. Berlin ve Londra’da polis şiddeti ve ırkçılık protesto edildi.
Floyd’un ölümüne öfke ve üzüntünün eseri olarak başlayan barışçıl protestolar daha sonra şiddet olaylarına dönüştü. Protestolar bir anda şiddet olaylarıyla anılmaya başlandı.
Göstericilere sinirlenen bazı beyazlar ise protestoculara ok attı, polis aracını ve tankerleri protestocuların üzerine sürdü.
Indianapoliste göstericilerin üzerine ateş açılması sonucu 1 kişi öldü, 3 kişi yaralandı.
Olaylarda yüzlerce kişi yaralandı. Maddi kaybın boyutu ise bilinmiyor. Bazı şehirlerde birçok mağaza yağmalanırken, polis araçları ve polis karakolları ateşe verildi.
ABD Başkanı Donald Trump, olayın videosunu “şoke edici” bulduğunu açıkladı ve soruşturma açılması talimatı verdi. Ancak protestoların büyümesinin ardından Trump’ın eylemcileri “eşkıya” olarak nitelendirmesi ve yağmalama olursa güvenlik güçleri tarafından ateş açılabileceğini söylemesi büyük tepki topladı.
İŞTE OLAYLARIN GELİŞİMİ:
25 MAYIS PAZARTESİ
Olayların başlangıcını Pazartesi günü Minneapolis kentinde bir şarküterinin polise yaptığı bir ihbar oluşturuyor.
Şarküteri çalışanları, 46 yaşındaki George Floyd’un alışverişten sonra kasada ödeme yapmak için verdiği 20 doların sahte olduğunu fark edip, polise haber verdi.
Olay yerine gelen polis de Floyd’u gözaltına almak istedi.
Gözaltı için olay yerine gelen 4 polisten biri olan 44 yaşındaki beyaz polis memuru Derek Chauvin, ellerini kelepçelediği Floyd’u yere yatırıyor. Chauvin’in dizlerini boynuna koyduğu Floyd, dakikalarca “Nefes alamıyorum” diye sesleniyor ancak 44 yaşındaki Derek Michael Chauvin duruşunu değiştirmeden boynuna bastırıyor.Çevredeki insanların uyarısı da Chauvin’in tavrını değiştirmiyor.
Floyd bir süre sonra bilincini kaybetti ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.
Polisin gözaltı işlemi sırasında olaya tanık olan bir kişi, olayı baştan sonra Facebook’tan canlı yayımladı.
Ayrıca, başka görgü tanıklarının da çektiği videolar olaydan kısa bir süre sonra sosyal medyada dolaşıma çıktı.
Bu olaya ilişkin görüntülerin sosyal medya ve yerel basında yayınlanması büyük bir infiale yol açtı.
26 MAYIS SALI
Floyd’un son anlarına ilişkin olay yerine bulunanların çektiği video sosyal medyada paylaşılmaya başlandı. Paylaşımlar ve olayın basına yansıması gösterilerin fitilini ateşledi.
Minneapoliste protestolar başladı ve polis göstericileri dağıtmak için gözyaşartıcı gaz kullandı.
Minneapolis polis teşkilatı, olaydaki 4 polis memurunu polistikten attığını açıkladı.
Minneapolis polis teşkilatı, olaya ilişkin tutulan resmi tutanakla görüntülerin uyuşmadığını anlayınca olaya ilişkin Federal Soruşturma Bürosu’ndan (FBI) soruşturma açılmasını istedi. Olaya ilişkin tutanakta Floyd’un polislere direndiği yazılmıştı.
Salı gecesi Minneapolis’te yüzlerce kişi sokaklara indi. Polis araçları ateşe verildi ve 4 polisin görevli bulunduğu polis merkezi ateşe verildi.
Yağmalama olayları ve şiddet olaylarının görüntüleri sosyal medyaya ve basına düştü. Polis göstericileri dağıtmak için gözyaşartıcı gaz ve plastik mermi kullandı.
27 MAYIS ÇARŞAMBA
Protestolar diğer şehirlere yayıldı. Memphis ve Los Angeles’ta polis şiddeti ve ırkçılık protesto edildi. Bu şehirler dışında gösteriler organize edilmeye başlandı.
28 MAYIS PERŞEMBE
Minneapolis Belediye Başkanı Jacob Frey’in şehirde yağmalama ve vandaliz olaylarının artmasının ardından yaptığı çağrı üzerine Minnesota Valisi Tim Walz, Ulusal Muhafızları polisle birlikte şehirde düzeni sağlaması için göreve çağırdı. Vali Walz, Amerikan Ordusu’nun askeri polisleri şehirde görev yapması teklifini ise reddetti.
ABD Adalet Bakanlığı, Floyd’un ölümü ile ilgili federal soruşturmanın en büyük öncelikleri olduğunu açıkladı.
Minneapolis Belediye Başkanı Jacob Frey, şehirde düzenin sağlanması için Twitter üzerinden çağrıda bulundu. Protestocuları evlerine dönmeye çağırdı.
Beyaz Saray, Perşembe günü yaptığı açıklamada, Adalet Bakanı William Barr’ın Floyd’un ölümüyle ilgili açılan soruşturma konusunda Trump’ı bizzat bilgilendirdiğini ve Başkan’ın videoyu izleyince “çok üzüldüğünü” söyledi.
29 MAYIS CUMA
George Floyd’un polis şiddeti sonucu ölmesi konusunda bir paylaşımda bulunan Trump’ın twitine Twitter “şiddeti övücü” etiketi koydu.
Minneapolis kentinde “lider eksikliği” olduğunu savunan Trump, “Ya çok zayıf radikal solcu Belediye Başkanı Jacob Frey, elini çabuk tutup şehri kontrol altına alır ya da ben Ulusal Muhafızları gönderip, işimi hallederim.” ifadesini kullandı.
….These THUGS are dishonoring the memory of George Floyd, and I won’t let that happen. Just spoke to Governor Tim Walz and told him that the Military is with him all the way. Any difficulty and we will assume control but, when the looting starts, the shooting starts. Thank you!
— Donald J. Trump (@realDonaldTrump) May 29, 2020
Şiddet olaylarına karışan göstericilere de yüklenen Trump, “Bu eşkıyalar, George Floyd’un anısını kirletiyor ve ben bunun olmasına izin vermem. Az önce Minnesota Valisi Tim Waltz ile konuştum ve ordunun her şekilde yanlarında olduğunu söyledi. Herhangi bir zorlukta biz kontrolü sağlayacağız ancak yağma başladığında silahlar ateşlenir. Teşekkür ederim” değerlendirmesinde bulundu.
Twitter, Trump’ın twitinin yorum yapılmadan paylaşılmasını, retweet edilmesini ve beğenilmesini engelledi.
Trump’ın “eşkiyalar”, “yağmalama” ve “silahları ateşleme” sözleri ABD’de gerilimi arttırdı.
Atlanta ve New York’taki eylemler bu şehirlerde yıkım getirdi.
CNN muhabiri, kameramanı ve yapımcısı canlı yayın sırasında Minneapolis’te gözaltına alındı ve birkaç saat sonra serbest bırakıldı. Akşam Atlanta’da CNN’in merkezine yönelik saldırılar yaşandı.
Cuma akşamı, birçok şehirde eylemler başladı. New York’ta göstericiler ile polis arasında çatışmalar yaşandı.
Detroit’te göstericilerin üzerine ateş açılması sonucu bir kişi öldü. Dallas’ta polisle göstericiler çatıştı.
TRUMP, GİZLİ SIĞINAĞA İNDİRİLDİ
Washington’da Beyaz Saray önünde toplanması üzerine bina Gizli Servis tarafından kapatıldı. Başkan Donald Trump, gizli sığınağa indirildi.
Amerikan basınına yansıyan haberlere göre Başkan’ın genellikle terör saldırısı gibi olağanüstü durumlarda kullanılmak üzere tasarlanan sığınakta Donald Trump yaklaşık 1 saat kaldı.
Cumhuriyetçi bir kaynak Başkan Trump’ın ve ailesinin Beyaz Saray yakınlarındaki kalabalığın büyüklüğünden ve öfkesinden endişe ettiklerini söyledi. Başkan Trump ile birlikte First Lady Melania Trump ve 14 yaşındaki oğulları Barron Trump’ın da sığınağa inip inmediği ise bilinmiyor.
11 Eylül saldırıları sırasında Beyaz Saray’da olan eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney, kaçırılan uçaklardan birinin Beyaz Saray’ı hedef alması endişesiyle sığınaya götürülmüştü.
30 MAYIS CUMARTESİ
Minneapolis Belediye Başkanı, şehirdeki barışçıl protestoların “terörizm” olaylarına dönüştüğünü söyledi ve insanların evlerinde kalmaya davet etti.
Chicago’da 6 kişi vuruldu ve 1 kişi hayatını kaybetti.
31 MAYIS PAZAR
Indianapolis’te göstericilerin üzerine ateş açılması sonucu 1 kişi öldü, 3 kişi yaralandı.
St. Louis’de bir kişi göstericilerin yolu kesmesi üzerine hayatını kaybetti.
Detroit’te 21 yaşında bir genç aracı içinde vuruldu.
Olaylar Avrupa’ya sıçradı. Berline ve Londra’da binlerce kişi ırkçılık ve polis şiddetini protesto etti.
Uluslararası Af Örgütü de Amerikan polisine orantısız şiddete son verme çağrısı yaptı.
Bu arada dizini Floyd’un üzerine basan polis memuru Derek Chauvin, tutuklandı. Polis memurunun Eşi Kellie Chauvin boşanma davası açtığını açıkladı.
Floyd’un ölümüyle ilgili olarak “üçüncü derece cinayet” ve “taksirle adam öldürme” ile suçlanan 44 yaşındaki eski polis memuru Derek Chauvin bugün yargıç karşısına çıkacak.
TRUMP: ANTİFA TERÖR ÖRGÜTÜ İLAN EDİLECEK
ABD Başkanı Donald Trump “sakin olunması” çağrısı yaptı ve “çetelerin gösterilere egemen olmalarına izin veremeyeceğini” söyledi.
Donald Trump 2016’da başkan seçilmesinden bu yana ABD’de görülen en büyük şiddet olaylarından “yağmacıları, anarşistleri ve radikal solcuları” sorumlu tuttu.
ABD Başkanı Donald Trump, ABD’deki antifaşist hareketi “terör örgütü” ilan edeceklerini açıkladı. Ancak Trump’ın Antifa’yı nasıl “terör örgütü” ilan edebileceği net değil. Antifa genellikle anarşist ve komünistlerin geçici olarak bir araya geldiği, emir-komuta zinciri olmayan lidersiz ağlardan oluşuyor.
Trump bu kesimleri, George Floyd’un anısına saygısızlık yapmakla suçladı ve “Öfkeli bir kalabalık adaleti tesis edemez” dedi.
BIDEN: TRUMP, BAĞNAZLIĞA OKSİJEN VERİYOR
3 Kasım’daki başkanlık seçimlerinde Trump’ın rakibi olmasına kesin gözüyle bakılan Demokrat Parti’nin başkan aday adayı Joe Biden ise gösterilerde şiddete başvurulmasını kınadı. Ancak Biden ayrıca “Polis şiddetine ve gaddarlığına karşı protesto gösterisi düzenlemek bir haktır ve gereklidir” dedi.
Biden, Trump’ı da, açıklamalarıyla “bağnazlığa oksijen vermekle” suçladı.
PROTESTOLARIN TEMELİNDE NELER YATIYOR
Protestoların temelinde ABD’de zaman zaman su yüzüne çıkan ırk gerilimi yatıyor.
ABD’de yasalar kapsamında ayrımcılık yasaklanmış ve eşitlik de güvence altına alınmış olsa da özellikle siyahlar, kendilerine yönelik “sistematik bir ırkçılığın” devam ettiğini ve polis şiddetinin de bunun bir sonucu olduğunu savunuyor.
Washington Post gazetesinin yayımladığı veri tabanına göre, 2015 yılından bu yana polis şiddeti sonucunda hayatını kaybeden beyazların sayısı siyahların iki katı. Ancak nüfusa oranlandığında siyahların polis tarafından öldürülme riskinin üç kat daha fazla olduğu görülüyor.
2017 yılında yapılan bir araştırmaya katılan siyahların yarısı, hayatlarında en az bir kere polis tarafından ortada hiçbir gerekçe olmadan durdurulup arandıklarını ya da kimlik kontrolüne maruz kaldıklarını söylüyor.
Özellikle sağ görüşlü uzmanlar ve siyasetçiler, ayrımcılık ya da ırkçılık iddialarını reddediyor ve polisin nüfusun bu kesimine odaklanmasının nedeninin siyahların daha fazla suça bulaşması olduğunu öne sürüyor.
Ankaralı öğretmenden Kürtçe müzik cinayetiyle ilgili çirkin paylaşım: İyi yapmışlar