Girit’in güneyi zengin doğal gaz yataklarına sahip. Erdoğan rejimi, bu sahada sismik araştırma veya sondaj faaliyeti yapmadığı sürece bölgede tansiyon yükselse bile sıcak bir çatışma olmaz.
FATİH YURTSEVER
BOLD ANALİZ – Erdoğan gündem belirlemekte oldukça zorlanıyor. Daha önce iç siyaseti isteği gibi yönlendirmesine imkân veren bu özelliği, bu günlerde Erdoğan’ı daha farklı seçenekler üzerinde düşünmeye itiyor. Karadeniz’de doğal gaz rezervlerinin bulunduğunun açıklanması Türkiye gündeminin odağını kısa süreli de olsa Doğu Akdeniz’den kuzeye kaydırdı. Ancak müjde olarak açıklanan gelişme kamuoyunda yeterli ilgiyi görmedi.
GERÇEK SORUNLARI PERDELİYORLAR
Diktatörlerin ve otoriter rejimlerin en önemli özelliği halkı suni gündemlerle meşgul ederken gerçek sorunların perde gerisinde kalmalarını sağlayabilmeleridir. Bunu yapabildikleri müddetçe güçlerini korurlar. Halk yavaş yavaş gerçeklerin farkına varmaya başladığında ise, gündemi birden milliyetçi söylemlerin hâkim olduğu dış politika krizleri ve savaş söylemleri işgal etmeye başlar. Türkiye ve Yunanistan arasında Doğu Akdeniz’de yaşanan krizi de bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor. Herkesin artık aşinalık kazandığı NAVTEXT ilanları üzerinden Erdoğan rejimi istediği zaman krizin tansiyonunu yükselterek kamuoyunun dikkatini bölgeye çekiyor.
Kısa sürede başarılı olsa da Erdoğan Doğu Akdeniz’de tehlikeli bir oyun oynuyor ve bu oyun uzun vadede Türkiye için telafisi çok zor, yıkıcı sonuçlara neden olma potansiyeline sahip. Peki nedir bu olası yıkıcı sonuçlar?
Erdoğan rejimi. Libya Ulusal Mutabakat Hükumeti ile bir anlaşma yaparak Mısır-Yunanistan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmasının yapılmasının yolunu açtı. Türkiye açısından en kötü senaryo söz konusu anlaşmanın yapılmasıydı. Doğal olarak Türkiye’den beklenen hem diplomatik hem de askeri olarak caydırma ve zorlama tedbirleriyle bu anlaşmanın olası sonuçlarının tanınmayacağı konusunda tarafları ve uluslararası toplumu ikna etmekti. Ancak anlaşma sonrasında Oruç Reis gemisinin sismik araştırma faaliyetleri için ilan edilen Mısır ve Yunanistan arasında yapılan anlaşma ile belirlenen sahayı kapsamıyor.
YUNANİSTAN’I GÜÇLENDİRİYOR
Muhtemelen Erdoğan rejimi Libya’da Mısır ile daha fazla karşı karşıya gelmemek adına, bu sahaya girmemeyi daha uygun görüyor. Oysa bu durum Yunanistan’ın 26 ve 28 derece boylamını zımni olarak kabul ettirmesine neden oluyor. Bu husus olası bir müzakere masasında Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı pozisyonunu kuvvetlendirecektir. Oruç Reis gemisinin şu anda sismik araştırma yaptığı saha daha önce Türk Kıta Sahanlığı olarak BM’ye deklare edilen saha içerisinde yer alıyor. Üstelik daha önce yayımlanan raporlara göre de hidrokarbon yatakları açısından zengin bir saha değil. İlan edilen NAVTEXT’ler ve Oruç Reis’in sismik araştırma faaliyetleri amaca hizmet etmediği gibi tamamen iç politikaya yönelik girişimler.
Öte yandan Erdoğan için Batı ülkeleri ile diyaloğa girebilmek, muhatap alınabilmek bir meşruiyet kaynağı. Krizin tansiyonunun yükselmesi AB’nin lokomotif gücü Almanya’yı ve üyeleri arasında çatışma çıkmasını istemeyen NATO’yu Erdoğan ile konuşmak zorunda bırakıyor. Bu durum Erdoğan için önemli bir kazançken krizi iyi yöneten ve diplomasiyi iyi kullanan Yunanistan müttefik kazandıkça, Türkiye için zarara dönüşüyor.
BAE ve Fransa aktif olarak Türkiye’ye karşı Yunanistan’ı destekliyor. Yunanistan son dönemde ABD ile geliştirdiği askeri ilişkiler sayesinde başta operatif İHA’lar olmak üzere Hava Kuvvetlerini modernize ediyor, yeni yetenekler kazanıyor. İsrail ile yapılan ortak üretim anlaşması sonucunda kazanacağı SAAR tipi korvetler ile de Deniz Kuvvelerine taze kan katacak. En kötü senaryo ise; bizim şuan kullanamadığımız S-400’ler yüzünden üretiminden çıkarıldığımız F-35 uçaklarının BAE üzerinden Yunanistan’ın kullanımına tahsis edilmesi olur ki, bu da hava gücü açısından güç mukayesesini Türkiye aleyhine ciddi oranda değiştirme potansiyeline sahip.
UZUN VADELİ HEDEFLERDEN VAZGEÇMEDİ
Doğu Akdeniz hidrokarbon yataklarını dünyanın gündemine taşıyan ABD merkezli raporlara göre Girit’in güneyi zengin doğal gaz yataklarına sahip. Erdoğan rejimi bu sahada sismik araştırma veya sondaj faaliyeti yapmadıkça, bölgede tansiyon yükselse de bir sıcak çatışmadan bahsetmek zor. Erdoğan şimdilik bunu dikkate alarak harekete etse de Yunanistan uzun vadeli hedeflerinden vazgeçmiş görünmüyor. Kademeli olarak karasularını önce İyon Denizinde daha sonra da Girit’in güneyinde 12 deniz miline çıkarmayı düzenleyen yasa tasarısı önümüzdeki günlerde Parlamento’ya gelecek. Burada kritik nokta Girit’in güneyi. Zira, Yunanistan uzun vadede bu sahadaki zengin doğal gaz yataklarına sahip olmak istiyor, Erdoğan rejiminin anlık gerginlik politikaları da bu amaca hizmet ediyor.
Sonuç olarak su aşamada Türkiye ve Yunanistan arasında bir sıcak çatışma ihtimali düşük. Hem Erdoğan hem de Yunanistan AB’nin ve NATO’nun böyle bir çatışmaya müsaade etmeyeceğini gayet iyi biliyor. Her iki taraf da şimdilik istediğini alıyor. Ancak Erdoğan kazandıkları ile yetinmez ve daha büyük bir krize ihtiyaç duyar kırmızı çizgi olan Girit’in güneyine geçerse o zaman sıcak bir çatışmadan söz edilebilir. Türk Hava Kuvvetleri’nin yaşadığı personel ve tecrübe kaybı Yunanistan’ı cesaretlendiren en büyük etmen. Zira, Erdoğan rejimi NAVTEXT ilan ederken Yunanistan’ın aynı sahada BAE ve Fransa ile NOTAM ilan ederek hava kuvvetleriyle faaliyet icra etmesi de bunun göstergesi olarak kabul edilebilir.