AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 19-20 Temmuz’da Kuzey Kıbrıs’a düzenleyeceği ziyaret nedeniyle adada gerilim arttı. Rum medyası, bir Türk sahil güvenlik gemisinin kaçak göçmen devriyesi yapan bir Rum polis teknesine uyarı ateşi açtığını iddia etti. Türkiye ise iddiaarı reddetti. Peki Erdoğan’ın ziyareti öncesi Kıbrıs’ta gerilim neden yükseliyor?
BOLD ANALİZ – AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs Barış Harekatı’nın 47. yıldönümü dolayısıyla düzenlenecek törenlere katılmak için 19-20 Temmuz’da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) bir ziyaret gerçekleştirecek. Ancak ziyaret dolayısıyla ortam gerildi.
Rum medyası, adanın kuzeyinde Yeşilırmak (Kato Pyrgos) bölgesi civarında Türk sahil güvenlik gemisinin kaçak göçmen devriyesi yapan bir Rum polis teknesini taciz ettiğini ve uyarı ateşi açtığını iddia etti.
Türk sahil güvenlik botunun Rum polisine ait tekneyi bölgeden uzaklaştırmak için tehlikeli manevralar yaptığı belirtilen haberlerde, Türk sahil güvenlik gemisinin Rumların kontrolündeki Yeşilırmak (Kato Pyrgos) limanına girdiği ileri sürüldü.
TÜRKİYE İDDİALARI REDDETTİ
Fransız haber ajansı AFP’ye konuşan bir Türk diplomatik kaynağı, Türk ya Kıbrıs Türk sahil güvenliğine ait herhangi bir teknenin, Rum teknesine ateş açtığı iddiasını reddetti.
AFP’ye konuşan Türk yetkili, “Bir Türk ya da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ait herhangi bir tekne, Kıbrıs Rum teknesine ateş açmadı. Bu doğru değil” dedi.
RUMLAR, OLAYI BM’DE PROTESTO EDECEK
Kıbrıs Haber Ajansı, Güney Kıbrıs polisine ait teknenin, adanın kuzeyinde Türk kesimiyle sınırın hemen batısındaki balıkçı limanı Kato Pyrgos’un 11 deniz mili açığında Türk sahil güvenliğine ait tekneyi tespit ettiğini belirtti.
Kıbrıs Polisi Sözcüsü Hristos Andreou, ajansa yaptığı açıklamada, sabaha karşı 03:30’a gerçekleşen olay sırasında Türk Sahil Güvenlik teknesinin, Kıbrıs karasularında olduğunu savundu.
Sözcü, bölge Türkiye’den gelen göçmenlerin bırakılma noktası olduğu için, polis teknesinin rutin devriye görevini yerine getirdiğini söyledi.
Andreou “Teknenin üç mürettebatı, Türk Sahil Güvenliği’nin niyetini anlayınca, herhangi bir olay yaşanmaması adına Kato Pyrgos’taki balıkçı sığınağına doğru gitti. Sığınağa dört mil kala, deniz polisine ait tekneye Türk sahil güvenliği tarafından ateş açıldı. Daha sonra işgal altındaki bölgeler (Türk kesimi) doğru gittiler ” dedi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adaya ziyareti öncesi gerçekleşen ve bir ilk olma özelliğini taşıyan olayı Birleşmiş Milletler nezdinde protesto etmeye hazırlandığını bildirdi.
Güney Kıbrıs hükumeti sözcüsü Marios Pelekanos da, devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, BM’nin yetki alanı ada açıklarını içermese de, örgüt nezdinde olayı protesto edeceklerini söyledi.
Polis teknesinin Kıbrıs karasularında devriye gezdiğini söyleyen Sözcü, olayın Türkiye’nin son günlerde adada takındığı “saldırgan tutumu” gösterdiğini savundu ve “Daha önce böyle bir olay yaşanmamıştı” dedi.
Kıbrıs polisi, adaya ulaşmaya çalışan Suriyeli göçmenlerin sayısının artması üzerine Mayıs ayında “acil durum” ilan etmiş ve hem kara hem de denizde devriyeleri arttırmıştı.
ERDOĞAN’IN ZİYARETİ ÖNCESİ ADA’DA TANSİYON NEDEN YÜKSELDİ?
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 19-20 Temmuz’da KKTC’ye yapacağı ziyaret, başta Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan olmak üzere Batı ülkelerini kaygılandırıyor.
Erdoğan’ın bu ziyaret sırasında Kıbrıs sorununda taraflar arasında yeni bir çatışma yaratabilecek bir gelişmeyi gündeme getirme olasılığı Batı’yı kaygılandıran en önemli neden olarak görülüyor.
Bunların başında Kıbrıs karasularında doğalgaz bulunduğunun açıklanması, kapalı Maraş bölgesinin statüsünün değiştirilmesi veya adada kalıcı askeri üs kurulması gibi olasılıklar yer alıyor.
KIBRIS’TA İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM ÖNERİSİ
Erdoğan’ın ziyareti sırasında Kıbrıs sorunun sadece iki devletli bir formatta çözülebileceğini kuvvetli bir şekilde vurgulaması öngörülüyor.
Türkiye ve KKTC, Birleşmiş Milletler’in 26 Nisan’da gerçekleştirdiği 5+1 formatındaki toplantıda, Kıbrıs sorununun çözümünün sadece “iki devletin” varlığının tanınmasıyla mümkün olacağını, dolayısıyla mevcut BM parametreleri çerçevesinde federal bir çözüm için müzakere etmeyeceklerini kayda geçirmişlerdi.
2004 Annan Planı ve 2017 Crans Montana görüşmelerini anımsatan Türk tarafı, Kıbrıs Rumları’nın daha önce federal bir planda Kıbrıs Türkleri ile yönetimi paylaşmak istemediklerini ve dolayısıyla artık bu sistemin ömrünü doldurduğunu vurgulamışlardı.
Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı, en son BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in sorunun çözümü için yeni bir özel temsilci atanması önerisine mevcut koşullarda gerekli olmadığı gerekçesiyle karşı çıkmışlardı.
AB, ABD ve Rusya gibi Kıbrıs sorununu yakından takip eden ülkeler ise Kıbrıs sorununda BM Güvenlik Konseyi kararlarınca belirlenen çerçevenin esnetilmesine karşılar. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, bu konuda en net açıklamayı 6 Temmuz’da yapmış ve AB’nin iki devletli çözümü hiçbir zaman kabul etmeyeceğini ilan etmişti.
DOĞALGAZ ARAMA ÇALIŞMALARI YENİDEN Mİ BAŞLAYACAK?
Türkiye ile Batı arasında son dönemdeki en önemli sorunlardan biri Türk hükümetinin Kıbrıs’ın ihtilaflı karasularında hidrokarbon kaynakları arama faaliyetlerini sürdürmesi oldu. Türkiye, Kuzey Kıbrıs’ın bu rezervlerde hakkı olduğunu ve belirlediği alanlarda TPAO’nun araştırma yapmasının doğal hakkı olduğunu kaydediyor. Güney Kıbrıs ise egemenliğinin ihlal edildiğini belirtiyor.
Türkiye, 2021 başından beri Avrupa Birliği’nin yaptırım tehditleri sonrası hem Kıbrıs açıklarındaki, hem de Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini askıya almıştı. Türk yetkililerden şu ana kadar bu çalışmaların yeniden başlayacağına ilişkin bir açıklama gelmedi. Ancak Erdoğan’ın ziyareti sırasında bu durumun değişebileceği ve yeni çalışmalarla ilgili takvimin açıklanabileceği kaygısı diplomatik çevrelerde dile getirilen unsurlar arasında.
Güney Kıbrıs’ın mevcut hidrokarbon kaynaklarından elde ettiği geliri Türk tarafı ile paylaşmaması durumunda Türkiye’nin de faaliyetlerine yeniden başlayabileceği Ankara’da yapılan değerlendirmeler arasında.
KAPALI MARAŞ’LA İLGİLİ YENİ BİR KARAR AÇIKLANIR MI?
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, adaya son ziyaretini 15 Kasım 2020’de yapmış ve 1974’den bu yana kapalı olan Maraş’ın kullanıma açılması için ilk adımı atmıştı.
Kasım ayından bu yana Maraş ile ilgili yapılan çalışmalarda önemli bir ilerlemenin olmaması ve bölgenin kapalı askeri statüsünün değişmemiş olması dikkat çeken bir gelişme oldu. Ancak Erdoğan’ın bu ziyaretinde Maraş açılımını daha da ileriye götürecek adımların atılması ve bu yönde alınan kararların açıklanması olasılıklar arasında görülüyor.
Erdoğan’ın Kıbrıs Rumları’nın Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvurmalarını hızlandıracak yeni açılımlarda bulunabileceği, Maraş açılımını hızlandıracak yeni projeleri gündeme getirebileceği kaydediliyor. Batı’nın altını çizdiği kırmızı çizgilerden biri ise BM kararlarınca belirlenmiş Maraş’ın statüsünün değiştirilmemesi.
GEÇİTKALE’YE KALICI SİHA ÜSSÜ MÜ KURULACAK?
Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın kaygılarının önemli bir kısmını ise Türkiye’nin adanın kuzeyinde kalıcı askeri üsler kurması olasılığı oluşturuyor.
Bu kaygıların temelinde ise Erdoğan’ın “Şimdi havaalanı olarak iki tane havaalanı var Kıbrıs’ta; birisi işte Türkiye’de tüm vatandaşlarımın bildiği Ercan, birisi de tabii daha önce orada bulunan, ama biz orayı da şimdi bir değişikliğe sevk etmek suretiyle yeni bir isimle ve daha çok SİHA’larımızın ve İHA’larımızın yer aldığı alan. Bunları niye acaba bu denli hareketlendiriyoruz, sebep? Bölgede olabilecek herhangi bir saldırıda güçlü olmamız lazım. Güçlü olmak için de havada, karada, denizde her şeyinle var olacaksın,” ifadeleri yer alıyor.
Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’ta yer alan Geçitkale havaalanını silahlı insansız hava araçlarını konuşlandırmak için kullandığı biliniyor. Ancak burasının kalıcı bir askeri üsse dönüştürülmesi ve yeni imkanlarla donatılması kaygı yaratan bir olasılık.
Batı’da kaygı yaratan bir başka olasılık da Türkiye’nin adanın kuzeyinde deniz kuvvetlerinin kullanımı için yeni bir askeri liman inşa etmesi ya da var olan imkanları askeri kullanım için düzenlemesi.