Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden 15 yıl geçti. 19 Ocak 2007’de öldürülen Dink’in, 15 Temmuz’dan sonra ‘torba dava’ya dönüştürülen mahkeme sürecinde konuyu araştıran gazeteciler bu çuvalın içine dolduruldu. Ancak Dink’in son yazısında bahsettiği kişi ve ilişkiler mahkemede hiç gündeme gelmedi.
BOLD – Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de Agos Gazetesi’nin eski çalışma ofisinin bulunduğu Sebat Apartmanı’nın önünde 17 yaşındaki Ogün Samast tarafından haince arkadan vurularak öldürüldü.
Davası 14 yıl sürdü ve geçen yıl Mart ayında karar açıklandı. Seyri, sürekli konjonktüre göre değişen ve 15 Temmuz sonrası Gülen Hareketi’ne yönelik ‘torba’ bir davaya dönüştürülen dava sürecine olayı araştıran gazeteciler bile dahil edildi ancak Dink’in son yazısında bahsettiği kişi, ilişki ya da olayların hiçbirisi ‘özenle’ gündeme getirilmedi. Sonuçta davada ortaya çıkan sonuç ailesi dahil hiçbir kimseyi ve kamuoyunu tatmin etmedi.
Dink, yarın İstanbul’da 15 yıl önce öldürüldüğü yer olan Agos gazetesinin eski çalışma ofisinin bulunduğu Sebat Apartmanı’nın önünde saat 15.00’te anılacak.
#HrantDink, 19 Ocak Çarşamba günü saat 15:00’te, 15 yıl önce öldürüldüğü yer olan Agos Gazetesi’nin eski çalışma ofisinin bulunduğu Sebat Apartmanı’nın önünde anılacak. pic.twitter.com/NWjunwOyYI
— Hrant Dink Vakfı (@HrantDinkVakfi) January 17, 2022
CİNAYETTEN SONRA NELER YAŞANDI?
Hrant Dink’in İstanbul’un Şişli ilçesinde bulunan Agos gazetesi yakınlarında, ana cadde üzerinde suikasta uğramasından kısa süre sonra, güvenlik kamerası kayıtlarından cinayet şüphelisi tespit edildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, cinayetten kısa bir süre sonra zanlı Ogün Samast’ın görüntülerini basınla paylaştı.
Samast’ın sorgusunda cinayeti kabul ettiği ancak pişman olmadığını söylediği basına yansıdı. Haberlere göre, Samast, suikastı Yasin Hayal’in talimatı üzerine işlediğini de ifade etti.
Yasin Hayal’in adı daha önce 2004 yılında Trabzon’da bir fast-food restoranında altı kişinin yaralandığı bombalama olayına karışmıştı. Samast’ın ifadelerinin ardından Hayal de gözaltına alındı.
Hayal de ifadesinde cinayeti Erhan Tuncel ile birlikte planladığını söyledi. Bu ifade üzerine o dönem Karadeniz Teknik Üniversitesi öğrencisi olan Tuncel de yakalandı. Tuncel’in bir dönem Trabzon Emniyet Müdürlüğü için muhbirlik yaptığı ortaya çıktı.
Samast’ın Samsun’da yakalandıktan birkaç gün sonra bazı emniyet ve jandarma görevlileriyle birlikte Türkiye bayrağı önünde çekilmiş görüntüleri medyaya yansıdı.
İLK KARAR: CİNAYET VAR, ÖRGÜT YOK
Dink suikastıyla ilgili yargı süreci Nisan 2007’de başladı ve ilk duruşma 2 Temmuz 2007 tarihinde 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Bu dava, Ocak 2012’de hükme bağlandı. Kararda sanıklara çeşitli cezalar verildi ancak cinayette mahkeme örgüt olmadığına hükmetti.
Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, karar duruşmasının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, “Cinayetin üzerinden beş yıl geçti. Hrant Dink ne derdi bu karar için: ‘Bizimle dalga geçiyorlar.’ Dalganın en büyüğünü meğer en sona saklamışlar. Meğer Hrant Dink bütün planlı eylemlerden değil, 3-5 kendini bilmez tarafından öldürülmüş. Burada örgüt yokmuş. Bu kadarını beklemiyorduk” dedi.
YARGITAY, ÖRGÜT ÜYELİĞİNDEN BERAAT KARARLARINI BOZDU
İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı, Yargıtay’a taşındı. Mayıs 2013’te davayla ilgili kararını veren Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi, “örgüt” yönünden verilen beraat kararını bozarak, sanıkların “silahlı terör örgütü” değil, “suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt” üyesi oldukları gerekçesiyle yeniden yargılanmalarına hükmetti.
Bu hükmün ardından davanın görülmesine yeniden başlandı. İstanbul’da devam eden ana davaya ek olarak, Samsun ve Trabzon’da da emniyet ve jandarma görevlileri hakkında çeşitli soruşturmalar ve dava süreçleri yürütüldü.
TBMM Hrant Dink Cinayetini Araştırma Komisyonu da yaptığı inceleme sonucunda, Trabzon ve İstanbul emniyet birimlerinin ihmali olduğu yönünde görüş bildirdi.
AİHM’DEN İSTİSNA KARAR
Dink ailesi, yargılama süreci devam ederken, konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı. AİHM, bu başvurularda “iç hukuk yollarının tüketilmiş olması” şartı konusunda bir istisna yaparak, davayı ele aldı.
Dink’in ailesinin farklı tarihlerde yaptıkları beş ayrı başvuruyu birleştirerek ele alan AİHM, Şubat 2010’da verdiği kararda, cinayette kamu görevlilerinin rolüne dair ‘etkin bir soruşturma’ yürütülmediğine hükmetti.
Yüksek Mahkeme, Türkiye’yi, Dink’in yaşam hakkını koruyamadığı ve öldürülmesiyle ilgili etkili bir soruşturma yürütmediği gerekçesiyle mahkum etti.
İKİNCİ DAVADA NELER YAŞANDI?
Bu süreçte dokuz sanıkla ilgili dosyanın kamu görevlilerinin yargılanacağı ana dosyadan ayrıldığı ifade edildi. Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve Ogün Samast’ın da aralarında bulunduğu dokuz sanık hakkındaki karar Ağustos 2019’da açıklandı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi bu davada Erhan Tuncel’e 99 yıl 6 ay, Yasin Hayal’e 7 yıl 6 ay, Ogün Samast’a ise 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Erhan Tuncel hükümle birlikte tutuklanarak cezaevine gönderildi. İki kişi hakkında beraat kararı verilen davada diğer 4 sanık da çeşitli hapis cezalarına çarptırıldılar.
Bu kez kararda Yasin Hayal liderliğinde oluşan bir örgüte işaret edildi.
17/25 ARALIK SONRASI DAVANIN SEYRİ DEĞİŞİYOR
17/25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları sonrası Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk davalarının seyri değiştiği gibi Hrant Dink davası da siyasi konjonktüre göre değişmeye başladı.
Hedefe bugüne kadar yargı sürecinde hiç gündeme gelmeyen ‘Gülen Hareketi’ konuldu.
Adalet Bakanlığı, 2014 yılı ortalarında aldığı kararla emniyet ve jandarma istihbarat yetkilileri için yargı yolunu açmıştı.
2015 yılında da farklı illerde yürütülen ve kamu görevlileri hakkında açılanların da olduğu farklı soruşturma dosyaları İstanbul’da birleştirildi.
KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANDIĞI DAVALAR
Savcı, 14 Aralık 2020 tarihinde 68 sayfalık nihai mütalaasını sundu. 2020’nin Aralık ayında savcılığın esas hakkındaki mütalaasını sunmasından sonra tüm sanıklar nihai savunmalarını yaptı. Son olarak Dink Ailesi avukatları da esasa dair görüşlerini mahkemeye sundu.
76 sanığın yargılandığı davada karar 26 Mart 2021’de açıklandı. Kararlarda ismi ‘Gülen Hareketi’yle özdeşleştirilen kamu görevlileri ve olayı araştıran gazeteciler hedefe konuldu.
Gazeteci Ercan Gün, 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
KARARLAR, AİLEYİ VE KAMUYUNU MEMNUN ETMEDİ
Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, kararın ardından adliye önünde yaptığı basın açıklamasında “Bugün verilen karar da Hrant Dink cinayetinin tüm yönlerini açığa çıkartmayan ve sorumlular hakkında hüküm kurmayan bir karardır” dedi.
Bakırcıoğlu, “Bu karara itiraz edeceğiz. İstinaf’a, Yargıtay’a taşıyacağız. Bu karar hatalı bir karardır. Bu karar cinayette sorumluluğu olan ve delillerle açığa çıkmış olan birçok kişinin hatalı bir şekilde beraatiyle sonuçlanmıştır. Elbette ki bu karar bozulacaktır” diye konuştu.
Dink ailesi de açıklamasında “Tüm mekanizma açığa çıkarılıp bir daha kullanılmayacak hale getirilene kadar” hukuki mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.
DİNK’İN İŞARET ETTİĞİ KİŞİLER MAHKEMEDEN ‘ÖZENLE’ KAÇIRILDI
Ailenin açıklamasında Hrant Dink’in Gülen Hareketi mensupları tarafından öldürüldüğü çıkarımına temkinle yaklaşıldı.
Dink ailesi, yargılamanın kendilerini ikna etmediğini belirterek, Dink’in son yazısında bahsettiği kişi ya da ilişkilerin soruşturmaya dahil edilmediğini belirtti.
Dink’in öldürülmeden bir hafta önce “Neden hedef seçildim?” başlıklı bir yazıyla not bıraktığı ve son konuşmalarında “Bu, devletin derinliğinin bana haddimi bildirme operasyonudur” dediğine dikkat çekildi.
“Hrant Dink’in bu son yazısında bahsettiği hiçbir olay, kişi veya ilişki 14 yıldır soruşturmaya dâhil edilmedi” denilen açıklamada “Operasyon öldürmeyle son bulmadı; ihmal, örtbas, delil karartma ve yanlış yönlendirmelerle devam etti. Bütün bu mekanizmayı ele almayan bir yargılamanın bizi de kamuoyunu da ikna etmesi mümkün değil” denildi.
“Bugün verilen karar bu hakikatten oldukça uzak” diyen Dink ailesi “Kendi içinde dahi orantısız bazı beraat ve ceza hükümlerini anlamak da anlatmak da oldukça güç. Hele bazı kararlar var ki; sanki kötülüğün kendisi değil adeta sızması cezalandırılmış izlenimi veriyor” açıklamasını yaptı.
AİHM’den Hidayet Karaca’ya ayrımcılık: Dava 5 yıldır bitmedi