Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rus ordusuna nükleer kuvvetlerini ‘özel alarm’ durumuna geçirme emri verdi. Rus lider, Batı’nın Rusya’ya karşı düşmanca adımlar atması, ‘yasa dışı ekonomik yaptırımlar’ uygulaması ve NATO yetkililerinin agresif açıklamalar yapmasını da buna gerekçe gösterdi. ABD ise durumu Putin’in ‘daha fazla saldırganlığı haklı çıkarma’ girişimi olarak değerlendirdi.
BOLD ANALİZ – Kremlin’de üst düzey savunma yetkilileriyle bir araya gelen Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın Stratejik Füze Kuvvetleri’ni ‘özel alarm’ durumuna geçirdi.
Savunma Bakanı Sergei Şoygu da dahil olmak üzere üst düzey askeri yetkililere hitaben yaptığı konuşmada Putin, Batılı ülkelerin Rusya’ya karşı ‘dostça olmayan eylemler’ gerçekleştirdiğini ve ‘gayrimeşru yaptırımlar’ uyguladığını söyledi. NATO yetkililerinin ‘agresif açıklamalarını’ da attığı adıma gerekçe olarak sundu.
Bu, Rusya’nın Stratejik Füze Kuvvetleri için en yüksek alarm seviyesi ve nükleer silahların fırlatılmasını kolaylaştırıyor. ABD, Putin’in nükleer alarm emrini kınadı, Rusya’yı ‘nükleer silahlarla ilgili tehlikeli söylemini’ yumuşatmaya çağırdı.
ABD’DEN KARARA SERT TEPKİ
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) yetkilileri, bunun gereksiz bir adım ve yanlış hesap riskini artıran tehlikeli bir tırmandırma eylemi olduğunu söyledi.
Pentagon, hala Putin’in emrinin nasıl uygulanacağını değerlendiriyor ve yanıt olarak Amerika’nın kendi nükleer cephaneliğine ilişkin pozisyonunun değişip değişmediğini söylemeyi reddediyor.
Uzmanlara göre bu tür bir gerginlik tam da NATO askeri planlamacılarının korktuğu şeydi. NATO’nun Ukrayna’ya asker göndermeyeceğini açıklamasının nedeni de buydu.
‘RUSYA LEHİNE TARAFSIZLIK’ POLİTİKASI İZLEYEN ÇİN’DEN ‘İTİDAL’ ÇAĞRISI
Çin Halk Cumhuriyeti ise Rusya Devlet Başkanı Putin’in nükleer kuvvetleri yüksek alarma geçirmesinin ardından itidal çağrısında bulundu.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin, bugün yaptığı açıklamada, tüm tarafların sakin kalması ve daha fazla gerginlikten kaçınması gerektiğini söyledi. Wenbin, Çin’in, “Tüm ülkelerin meşru güvenlik endişelerinin ciddiye alınması” görüşünü benimsediğini kaydetti.
Çin’in, Rusya-Ukrayna savaşındaki pozisyonu birçok uzman tarafından, ‘Rusya lehine tarafsızlık’ şeklinde tarif ediliyor.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, cuma günü yaptığı açıklamada, “Çin, Ukrayna krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesine yardımcı olacak tüm diplomatik çabaları destekliyor ve teşvik ediyor. Çin, Rusya ile Ukrayna arasında mümkün olan en erken doğrudan diyalog ve müzakereleri memnuniyetle karşılıyor” ifadelerine yer verdi.
Çin, 26 Şubat’ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısını kınamak üzere yapılan oylamada, Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile beraber çekimser kaldı.
Rusya’ya yönelik uluslararası ekonomik yaptırımlara katılmayan Çin, hava sahasını da Rus uçaklarına kapatmadı.
“DAHA FAZLA SALDIRGANLIK İÇİN GEREKÇE Mİ?
Beyaz Saray sözcüsü Jen Psaki, Putin’in ‘daha fazla saldırganlığı haklı çıkarmak için var olmayan tehditler üretme’ modelini takip ettiğini söyledi.
ABD’nin Birleşmiş Milletler Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield, bu adımı ‘kabul edilemez’ olarak nitelendirdi.
Greenfield, “Bu, Putin’in bu savaşı tamamen kabul edilemez bir şekilde tırmandırmayı sürdürdüğü ve onun eylemlerini mümkün olan en güçlü şekilde durdurmaya devam etmemiz gerektiği anlamına geliyor” dedi.
BM Güvenlik Konseyi’nin acil toplantısında konuşan Greenfield, Rusya’yı ‘nükleer silahlarla ilgili tehlikeli söylemini’ yumuşatmaya çağırdı.
UKRAYNA’DA İŞLER PUTİN’İN İSTEDİĞİ GİBİ GİTMİYOR
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali planlandığı gibi ilerlemiyor. İşgalin beşinci gününde hâlâ hiçbir büyük Ukrayna kenti Rus kontrolüne geçmedi ve Rusya’nın ağır kayıplar verdiği değerlendiriliyor.
Bu durumun Moskova’da sabırsızlık ve hayal kırıklığına yol açtığı belirtiliyor. Belarus sınırındaki görüşmelerden de hem Moskova hem Kiev’i tatmin edecek bir sonuç çıkması zor gözüküyor.
Uzmanlara göre, Batı’ya verilen nükleer uyarı da bütün bunlara eklenince, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısının önümüzdeki günlerde yoğunlaşabilir ve sivillerin hayatına şu ana kadar gösterildiğinden daha da az özen gösterilebilir.