Doktorası yarım kalan KHK’lı akademisyen V.K.’ya, tutuklu olduğu Diyarbakır Cezaevinde denetimli serbestlik kazanabilmesi için açık öğretimde okuması tavsiye edildi. V.K., “Bir yandan beni üniversiteden hukuksuz bir şekilde attılar, diğer yandan üniversite okumamı tavsiye ediyorlar. Cem Yılmaz böyle bir espri yapsa herkesin alkışlamaktan elleri patlar ama gerçek olduğu için susuyorlar” diye tepki gösterdi.
SEVİNÇ ÖZARSLAN | BOLD ÖZEL
Cezaevlerinde 15 Temmuz’dan sonra kurulan ‘Gözlem ve İdare Kurulları’nın trajikomik uygulamalarına ve tavsiyelerine bir yenisi daha eklendi. Diyarbakır D ve F tipi cezaevlerinde 64 ay, yani tam 5 yıl hapis yattıktan sonra tahliye edilen KHK’lı akademisyen V.K., denetimli serbestlik görüşmelerinde yaşadıklarını, başından geçenleri Bold Medya’ya anlattı.
Tam 9 ay denetimli serbestlik hakkı gasp edilen ve fazladan cezaevinde kalan V.K., kurulda yer alan bir öğretmenin, denetimli serbestlik hakkı elde edebilmesi için kendisine açık öğretimde okumasını tavsiye ettiğini, bunun kendisine artı puan kazandıracağını söylediğini belirtti.
675 Nolu ikinci Kanun Hükmündeki Kararname (KHK) ile ihraç edildiği için doktorası yarım kalan V.K., eğer üniversiteden kaydı silinmeseydi, hukuksuz kararlarla tutuklanmasaydı hapiste kaldığı sürede bırakın açıktan üniversite okumayı profesör unvanı elde edecekti.
V.K., “Bir yandan beni üniversiteden hukuksuz bir şekilde attılar, diğer yandan cezaevinde üniversite okumamı tavsiye ediyorlar. Bu trajikomik durumu, Cem Yılmaz espri yapsa herkesin alkışlamaktan elleri patlar, ama gerçek olduğu için ülkemizin aydın kesimi susuyor.” dedi.
“TOPLU İBADET VE DUA YAPMAK SUÇ”
V.K.’nın, yıllarca hapis yatan mahpusları, bir mahkeme gibi yeniden yargılama ve cezalandırma kurumuna dönüşen ‘cezaevi gözlem kurulları’nın hukuk dışı işleyişiyle ilgili anlattıkları tarihe not olacak nitelikte:
“Denetimli serbestlik hakkımı, ifadelerimi samimi bulmadıklarını gerekçe göstererek vermediler. Benimle 1,5 saat mülakat yaptılar. Dosyayı baştan açtılar. Her şeyi en baştan anlattırdılar. ‘Örgüt’le nerede nasıl tanıştın, Bylock kim yükledi, eşinle nasıl tanıştın… Hakkımda bir-iki itirafçı vardı, onları tanıyıp tanımadığımı sordular.
İlahiyatçı olduğum için bana özel, cezaevinde bulunduğum süre içinde toplu olarak ibadet ve dua yapılıp yapılmadığını sordular. Koğuştakilerden birinin yakını öldüğünde hatimler, Yasin okuyorduk. Onların duasını yapıyorduk. Bunların yüzünden 9 ay denetimli hakkımdan mahrum kaldım.
Sonra akademisyenliğe nasıl girdiğimi sordular. Beni soru çalmakla itham ettiler. Kendi hakkımla emeğimle girdim. Bank Asya’da niçin para hareketliliği var diye sordular. Daha önce öğretmenlik yaparken çalıştığım kurumlarda maaşımızın bu hesaba yattığını anlattım. İnanın mahkemede yargılanırken, gözaltına alındığımızda bunlar sorulmadı. Kuruldaki bir müdür yardımcısı ‘Eşinle katalog evliliği mi yaptın?’ diyor. Eşimle aynı üniversitedeydim. Aşık olup evlenemez miyim?
“FAZLA KİTAP OKUMAK DA SORUN, PUANLAMAYA DAHİL EDİLMİYOR”
Ben iki kez bu kurula çıktım. Kurullarda savcı, müdür, iki müdür yardımcısı, baş memur, katip, psikolog, sosyal hizmetler uzmanı, öğretmen ve cezaevi vaizi oluyor. Öğretmen kütüphaneyi ne kadar kullanıp kullanmadığımızı, kendimizi ne kadar yetiştirdiğimize dair gözlemlerini anlatıyor.
Cezaevinde okuduğunuz kitap da sınırlı. Mesela aylık 15 kitaptan fazla kitap okuduysanız bu sizin puanlamanıza dahil edilmiyor. Dahil edilirse daha fazla puan alacaksınız. Üstüne bir de ‘Sen bu kadar kitabı nasıl okuyabildin?’ diye soruyorlar, sizi töhmet altında bırakıyorlar. Okuduğumuza inanmıyorlardı. Oysa işimiz okumak.
İlk kurula çıktığımda psikolog ve sosyal hizmet uzman yoktu. Dışarıdan iki kişi gelmişti. Bize kendilerini sosyal hizmetler uzmanı olarak tanıttılar. Artık gerçeği nedir bilmiyoruz. İkinci kurulda bu isimlerin hepsi vardı. Kurum vaizi de var. Vaiz aslında cezaevlerinde önemli. Özellikle adli tutuklular için. Onların da kendine ait yetiştirme programları var. Bu programlara ne kadar uyup uymadığınızı, kendisiyle ne kadar iletişim kurup kurmadığınıza dair gözlemlerini anlatıyorlar.
“TUTUKLANMASAYDIM PROFESÖR OLACAKTIM”
Bu kuruldaki en komik kısım, öğretmen bana ‘Açık öğretim okuyun, sizin için artı puan olacak.’ dedi. Kendisine ‘Ben şu anda dışarıda olsaydım profesör olacaktım.’ diye cevap verdim. Beni ihraç ettiklerinde doktoram yarım kaldı. Üniversite hukuksuz bir şekilde kaydımı sildi. Bir yandan beni üniversiteden hukuksuz bir şekilde attılar, diğer yandan cezaevinde üniversite okumamı tavsiye ediyorlar. Bu trajikomik durumu, Cem Yılmaz espri yapsa herkesin alkışlamaktan elleri patlar, ama gerçek olduğu için ülkemizin aydın kesimi susuyor.”
DENETİMLİ SERBESTLİK NEDİR?
Cezaevinde kalması gereken süre biten mahpusların, son bir yılını karakola imza vererek dışarıda geçirmelerini sağlayan kanuna denetimli serbestlik hakkı adı veriliyor. Bu hak başta Amasya, Manisa, Kütahya, Konya Akşehir, Sincan, Keskin ve Tokat cezaevleri olmak üzere birçok cezaevinde keyfi bir şekilde uygulanmıyor.
AKP’yi Gezi kararı üzerinden eleştiren eski vekil Kocabıyık’ın eşi merkeze çekildi