BOLD ANALİZ – NATO 2022 Stratejik Konsepti geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Belgede NATO Doğu Avrupa’yı güvenli olmayan bir bölge olarak değerlendiriyor. Rusya’yı ise Soğuk Savaş’ın bitiminden 30 yıl sonra tekrar “en ciddi ve en büyük tehdit” olarak tanımladı. Türkiye’nin de imzasının bulunduğu bu belgede Rusya’ya karşı müttefikler ortak hareket edeceğini taahhüt ediyor.
Türkiye dış politikada 1950’lerden beri batının/NATO’nun, Erdoğan yönetimi ise 2015 sonralarından itibaren Rusya’nın perspektifinde hareket ediyor. Türkiye konumu itibariyle hep batı ile doğunun ya da bunlarla irtibatlı çeşitli etki aktörlerinin mücadele sahası oldu. Fakat devlet güvenlik yapısının iskeleti daima NATO tesirinde kaldı. Sovyet yayılmacılığından sığınmak üzere başlayan süreç batılılaşma/batıda yer alma hedefiyle devam etti. Bununla birlikte devlette kripto bir Rusya/Avrasya destekçisi kadrolaşma da hep var oldu.
Peki Türkiye’nin dümenindeki Erdoğan yönetimi Rusya’ya nasıl bu kadar yaklaştı?
ERDOĞAN’IN RUSYA’YA YAKLAŞMASI VE 15 TEMMUZ
Aslında bu süreç 2015 yılı kasım ayında Rusya’ya ait bir savaş uçağını Türk Hava Kuvvetleri’nin Suriye sınırında düşürmesiyle başladı. İlk başta NATO’nun Türkiye’ye destek vermesiyle rahatlayan Erdoğan yönetimi, uçak düşürülmesini haklı bulup savunurken birkaç hafta sonra “Kim düşürdü? Kimden emir aldı?” sorularını sordukları bir yaklaşıma yöneldiler. Çünkü Rusya Erdoğan’ın Suriye ve Irak’ta radikal örgütlerle ilişkisini belgeleriyle beraber BM Genel Kurulunda açıklayacağını duyurdu.
Arap Baharı’na destek veren batı bazı stratejilerle muhaliflere çeşitli destek verilmesini istiyordu. Fakat MİT Tırları davasının da gösterdiği üzere bu stratejiyi kullanarak sağlanan silahlar muhaliflere destek olarak verilmesinden ziyade radikal örgütlere para ve petrol karşılığında satılıyordu. Bu çark Erdoğan ve ailesine kadar somut delillerle de ulaşıyordu. Rusya’nın şantajı bu tarihten sonra dış politikada Erdoğan’ı Putin’in güdümüne sokmaya yetti.
15 Temmuz sonrası süreçte yayınlanan KHK ile toplu işten çıkarmalar bu kapsamda milli menfaate ve ulusal/uluslararası hukuka uygun hareket eden bürokrat ve güvenlik güçlerinin tasfiyesine neden olunca Türkiye NATO hattından savrulmaya başladı. Erdoğan yönetimi Rusya’ya öyle bağlanmak durumunda kaldı ki 34 Türk askerini şehit edildiğinde de, Erdoğan Kremlin’de kapıda bekletip küçük düşürdüğünde de tek söz söylenmedi.
Şimdi ise Türkiye NATO belgesi ile Rusya’yı birincil tehdit olarak kabul etti. Bu Türkiye-Rusya ilişkilerinde bir değişikliğe sebep olacak mı?
‘RUSYA BİRİNCİ TEHDİT’ İFADESİNİ TÜRKİYE’DE İMZALADI
Türkiye pek çok manada Rusya’nın ambargolar sonrası batıya açılan kapılarından biri. Türkiye’nin Karadeniz’de tarafsızlığı Rusya’nın hareket kabiliyetini artırıyor ve hatta batıya karşı ambargo uygulamasına olanak sağlıyor. Ayrıca bazı yaptırım kalemlerini de Türkiye üzerinden aşıyor. Rusya’nın karşılaştığı krizi yönetmesinde Türkiye’nin etkisi çok büyük. Bu konumuyla Türkiye bir bakıma NATO’nun içindeki “brütüs” olarak görülüyor. Rusya ile iyi ilişkilerle birlikte bir süredir İsveç ve Finlandiya’yı veto etmekle tehdit etmesi, Ege’de Yunanistan ile krizi tırmandırması da Türkiye’nin müttefik imajına ve Türkiye’ye duyulan güvene büyük zarar verdi.
Türkiye’nin eski Washington Büyükelçisi Namık Tan Türkiye’nin bu şekilde NATO’ya yakınlaşmasını Erdoğan yönetiminin batıda muteber bir konum/görüntü kazanma ihtiyacının sonucu olarak değerlendirdi. Prof. Dr. Tarık Oğuzlu ise DW’ye yaptığı değerlendirmede “Rusya ile NATO arasındaki gerginlik, kutuplaşma her geçen gün arttıkça Türkiye’nin manevra kabiliyeti azalacak. Tarafların Türkiye’den beklentileri ve baskıları da artabilir. Bu siyaseti takip etmek evet daha zor olacak ama bence devam edilecektir” dedi.
Strateji belgesinden sonra Rusya açısından ikili ilişkileri değerlendiren Rusya Uzmanı Kerim Has “Türkiye-Rusya ilişkilerinde (tahminler ötesi olağanüstü bir gelişme olmadıkça) yakın vadede bir kriz veya çatışma yaşanacağını zannetmiyorum. Ukrayna’daki savaş Kremlin’in, Erdoğan’a rağmen, Türkiye’yle ilişkilerini eskisine göre daha dikkatli götürmesini zorluyor” dedi.
BATI’NIN TÜRKİYE’DE İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ BEKLENTİSİ
Belgenin Türkiye adına bir süre herhangi bir soruna ya da krize sebep olmayacağı değerlendiriliyor. Bununla birlikte Erdoğan rejimi Rusya ve Batı arasında kalmaya ve sıkışmaya devam edecek. Fakat görünüşe göre batı Türkiye’ye zaman tanıdı. Aslında seçimler sonrasında yeni bir iktidarı bekliyor da denebilir. NATO konseptine uygun, batıya daha yakın dış politika izleyen, Rusya tarafından şantaja maruz kalmayan ve daha demokratik bir iktidar bekleyişi var.