ABD Dışişleri Bakanlığı, 2019 yılında ülkelerde dini özgürlükler alanındaki uygulamaları değerlendirdiği raporu açıkladı. Son zamanlarda gündemi çokça meşgul eden Ayasofya konusu da ABD’nin Dini Özgürlükler Raporu’na girdi
BOLD – ABD Dışişleri Bakanlığı, birçok ülkedeki dini kısıtlamalar ve azınlıkların durumunu değerlendirdiği Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nun (USCIRF) güncellenmiş son halinde, Türkiye’de dini özgürlüklerin endişe verici bir boyutta seyrettiği değerlendirmesinde bulundu.
Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Dini Özgürlükler Özel Temsilcisi Sam Brownback’in sunumunu yaptığı Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nda, yaklaşık 200 ülkedeki dini azınlıklara yapılan kısıtlamalar ele alındı.
Raporun Türkiye’ye ilişkin kısmında Ayasofya ve Kariya müzelerinin statüsünün değiştirilmesine yönelik son günlerde dile getirilen tartışmalar ile ülkedeki en büyük dini azınlık olan Alevilerin resmi olarak tanınmamasına ilişkin açıklamalar yer aldı.
Raporda, “Erdoğan, İstanbul’da Türkiye’nin ilk Süryani kilisesi olduğu belirtilen ibadethanenin temel atma törenine katıldı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan diğer yandan, tarihi Ortodoks Bazilikası olan ve 1935 yılından bu yana müze statüsünde olan Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi yönünde birçok kez çağrıda bulundu.” ifadelerine yer verildi.
Raporda ayrıca Yahudi karşıtlığı ve düşmanlığıyla alakalı söylemlere dikkat çekilirken, dine ve kutsal değerlere hakaret etme ile zorunlu askerlik yasasında bir alternatif bulması, vicdani redde izin vermesi gerektiğinin altı çizildi.
USCIRF’nin üzerinde durduğu bir diğer konuysa Türkiye’de yaşayan Rum, Ermeni ve Süryani azınlıklara ait birçok sorunun devam ettiği ve bu azınlıklara ait birçok tarihi sit alanı ve mezarlıkların tahrip edildiği belirtildi.
Raporun Türkiye bölümünde hükumetin özellikle Lozan Antlaşması yorumu kapsamına girmeyen gayrimüslim azınlığın haklarını kısıtlamaya devam ettiğine, Yahudi karşıtı söylemin özellikle sosyal medyada etkili olmayı sürdürdüğüne dikkat çekildi. Raporda Ermeni Patriği seçiminden, Nihat Hatipoğlu’nun iftar programında tartışma yaratan olaya kadar birçok başlığa yer verildi.
TÜRKİYE’DEKİ DİNİ GRUPLARIN DAĞILIMI
Raporun ilk bölümünde Türkiye nüfusunun dini inançlara ve mezheplere göre dökümü yer aldı. Hükumetin verilerine göre, ülke nüfusunun yüzde 99’unun Müslüman, Müslümanlar’ın da yüzde 77,5’inin Hanefi Sünni olduğu belirtildi. Ancak geçen yıl Ocak ayında anket şirketi KONDA’nın yayımladığı araştırmaya göre, Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 3’ünün kendisini “ateist”, yüzde 2’sinin de “inançsız” olarak tanımladığına dikkat çekildi.
Gayrimüslim grupların çoğunlukla İstanbul ve büyük şehirlerde yoğunlaştığı, kesin rakamlar mevcut olmamakla birlikte bu grupların kendilerinin açıkladığı verilere göre, Türkiye’de 90 bin Ortodoks Ermeni Hıristiyan, 25 bin Katolik, 16 bin Yahudi, 25 bin Suriyeli Ortodoks (Süryani), 15 bin Rus Ortodoks Hristiyan ve 10 bin Bahai yaşadığı bilgisi paylaşıldı.
AYASOFYA TARTIŞMASI
Türkiye’de son dönemde yeniden alevlenen Ayasofya tartışması, son rapor 2019 yılını kapsadığı için 2020’deki bağlam üzerinden değil bir önceki yıl yapılan açıklamalar üzerinden değerlendirildi.
2019 yılı Mart ayında AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ayasofya Müzesi’nin camiye çevrilebileceği ihtimalini gündeme getirdiği açıklamasına yer verildi. Erdoğan’ın bu açıklamalarının ardından hükumetin bu yönde bir adım atmadığına da dikkat çekildi.
Hükumet yanlısı Yeni Şafak gazetesinin, Kasım ayında Danıştay’ın eski bir kilise ve cami olan Kariye Müzesi’ne yeniden cami statüsü verilmesi gerektiği yönündeki kararına ilişkin yaptığı haberden söz edildi. Hristiyan cemaatinde bu kararın Ayasofya’nın da statüsünde benzer değişikliklerin yapılmasının önünü açabileceği yönünde endişelerin olduğuna dikkat çekildi.
ALEVİLİKLE İLGİLİ TARTIŞMALAR
Raporda Türkiye’de dini özgürlüklere ilişkin hukuki çerçevenin genel olarak çizildiği bölümde, Türkiye’de anayasanın ülkeyi “laik bir devlet” olarak tanımladığı, dini inanç, vicdan ve ibadet özgürlüğünün anayasada güvence altına alındığı belirtildi. Ülkede yürürlükte olan kanun uyarınca tarikat ve cemaatlerin yasaklandığı ancak hükumetin genel olarak bu kısıtlamaları uygulamadığı belirtildi.
Türkiye’de hükumetin Aleviliği Müslümanlığın bir mezhebi olarak görmeye devam ettiği, Yargıtay’ın kararına rağmen cemevlerinin ibadet yeri olarak tanınmadığı kaydedildi. Bu kapsamda Diyanet İşleri Başkanı’nın 2018 yılı Mart ayında camilerin hem Aleviler hem de Sünniler için uygun ibadet yerleri olduğunu söylediğine dikkat çekildi.
ERMENİ PATRİĞİ SEÇİMİ
Raporda, 2019 yılı Aralık ayında Türkiye’de Piskopos Sahak Maşalyan’ın 85. İstanbul Ermeni Patriği olarak seçildiği ancak Ermeni cemaatinin bazı üyelerinin, “hükumetin seçim sürecine müdahil olmasının ve devletin yayınladığı seçim yönetmeliğine karşı çıkılmaması kararının, seçim sürecinin meşruiyetine zarar verdiği” yönündeki açıklamaları not edildi.
İçişleri Bakanlığının bir önceki Ermeni Patriği Mutafyan’ın Mart ayında ölümünün ardından yeni patriğin seçimine ilişkin yönetmelik yayınladığı, çok sayıda kilise yetkilisinin ve dini özgürlükleri savunan grupların, “patrik adaylarını hali hazırda hizmet veren piskoposlarla sınırlayarak dini özgürlükleri ihlal ettiği” gerekçesiyle bu durumu eleştirdiğine dikkat çekildi.
RUHBAN OKULU ELEŞTİRİSİ
Hükumetin Sünni Müslüman din adamlarına eğitim sağlamayı sürdürürken diğer dini gruplara mensup din adamlarının ülke içinde eğitim görmesini engellemeye devam ettiği, bu sebeple Rum Ortodoks ve Ermeni Ortodoks Patriklikleri’nin din adamlarına eğitim veremediği belirtildi.
Raporda bu bağlamda “Ekümenik” Patrik Bartholomeos’nun hükümete bir kez daha Heybeliada’da bulunan Ruhban Okulu’nu açması çağrısında bulunduğuna dikkat çekildi.
2018 yılı Temmuz ayında Diyanet’in aynı adada İslami eğitim merkezi açmayı planladığını açıkladığı ancak yıl sonu itibarıyla Diyanet’in bu projeyle ilgili adım atmadığı kaydedildi.
UYGUR ABDÜLKADİR YAPÇAN DAVASI
Basında yer alan haberlere göre, 2019’un Mayıs ayında Uygur aktivisti Abdulkadir Yapçan’ın 3 yıl gözaltında kaldıktan sonra mahkeme kararıyla serbest bırakıldığına, ancak hareket alanının İstanbul’da yaşadığı mahalleyle sınırlandığına dikkat çekildi.
Yapçan’ın Çin tarafından 2003 yılında en çok aranan 11 terörist listesine alındığı, Yapçan’ın şiddete destek vermek ve terör örgütü kurmakla suçlandığı belirtildi.
Uygur haklarını savunan aktivistler ve hak örgütleriyse Çin’in iade talebinin siyasi olduğunu savundu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, 2016 yılında sınır dışı edilerek Çin’e gönderilmesi aleyhinde karar verdiği Yapçan ile ilgili olarak Ağustos ayında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Yargılanma ile karşı karşıyalarsa biz kimseyi Çin’e geri göndermeyiz” şeklindeki açıklamasına da raporda yer verildi.
ZİRVE YAYINEVİ DAVASI
Raporda, Malatya’da 2007 yılındaki Zirve Yayınevi davasında İçişleri Bakanlığı ve Malatya Valiliği’nin 2019 Ekim ayında mahkeme tarafından kusursuz bulunduğu, mağdurların ailelerini temsil eden avukatın mahkeme kararına itiraz edeceğini açıkladığı belirtildi.
Avukatın yaptığı açıklamada söz konusu mahkeme kararının temyizde de onanması halinde ailelerin toplam tutarı 900 bin TL’yi bulan tazminatı faiziyle birlikte bakanlık ve valiliğe geri ödemek durumunda kalacağının belirtildiğine dikkat çekildi.
BERNA LAÇİN DAVSI
2018 yılında Twitter’dan paylaştığı bir mesajda Büyük Birlik Partisi’nin, bazı ailelerin ve basın kuruluşlarının çocuk istismarı vakalarında idam cezasının geri gelmesi yönündeki çağrılarla ilgili olarak, “İdam çözüm olsaydı, (Suudi Arabistan) Medine toprakları tecavüzde rekor kırmazdı” diye yazan oyuncu Berna Laçin de rapora girdi.
Bu mesajı sebebiyle hakkında dini değerleri aşağıladığı gerekçesiyle dava açılan Berna Laçin’in beraat ettiği belirtildi.
ANTİSEMİTİZM ENDİŞELERİ
Türkiye’deki Yahudi vatandaşların “güvenlik tehditleri ve Yahudi karşıtı (antisemitizm) söylem konusunda endişelerini dile getirmeye devam ettikleri, Yahudi cemaatinin Türk hükümetinin kendileriyle güvenlik konularında işbirliği yapmayı sürdürdüğünü, hükümetin attığı adımların yardımcı olduğunu ve hükümetin güvenlik konusunda taleplere yanıt verdiğini söyledikleri” belirtildi.
Raporda bazı hükümet yanlısı haber kuruluşlarının Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılardan Yahudiler’i sorumlu tuttuğu ve Yahudiler’e ilişkin komplo teorileri yayınladıklarına dikkat çekildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçim kampanyası sırasında, muhalefetin adayı Ekrem İmamoğlu’nu İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile tokalaşırken gösteren montajlı fotoğraf karesinin İmamoğlu’nu ‘’itibarsızlaştırmak’’ için sosyal medyada kullanılmasına da yer verildi.
ERMENİ ÇOCUKLA TARTIŞMA YARATAN YAYIN
Türkiye’de televizyonda dini programlar yapan Nihat Hatipoğlu’nun ATV kanalındaki canlı yayını sırasında 13 yaşındaki Ermeni Hıristiyan bir çocuğu ailesinin rızası olmadan Müslüman yapması olayı da raporda yer aldı.
Ermeni cemaatinin bu olayı Lozan Antlaşması’nın bir ihlali olduğu gerekçesiyle kınadığına dikkat çekildi. Ermeni Patrik Vekili Ateşyan’ın Diyanet İşleri Başkanı’na mektup yazarak konuyla ilgili kaygılarını dile getirdiği de raporda belirtildi.