Otomotiv dünyasındaki en büyük dönüşümlerden biri olan elektrikli motorlar, iyiden iyiye yaygınlaşmaya başladı. Peki benzinli otomobillere bağlı olan alışkanlıklar, elektrikli otomobillerin yükselişinden ne kadar etkileniyor?
Kullanıcılarına bu soruları yönelten ve bir tercih yapmalarını isteyen Webtekno, yüzde 76 ile elektrikli aracı seçenlerin çoğunlukta olduğunu aktardı.
Benzinli ya da diğer petrol türevli yakıtlarla enerji elde eden motorlara sahip araçlar, yavaş yavaş da olsa yeryüzünden siliniyor. Bu dönüşüm sırasında petrol üreticileri köşeye sıkışırken, güçlü otomotiv markaları üretim standartlarında değişime gidiyor.
2030’lu yılların sonuna kadar Volkswagen ve Ford gibi dev markalar, bugün Tesla’nın yaptığı gibi sadece elektrikli araç üretmeye başlayacak. Bu kaçınılmaz, ancak bir o kadar da gerekli bir adım. İklim değişikliği, radikal bir şekilde insanların hayat standartlarını değiştirmesini beklemiyor. Uzmanlar da ne kadar çabuk vazgeçilirse o kadar iyi sonuç alınacağı görüşünde.
Dünyadaki tüm karayollarında yapılan karbon salınımı, insanlığın yapmış olduğu toplam karbon salınımının %16’sını oluşturuyor. Toplam karbon salınımının %43,9’u ise elektrik üretiminden kaynaklanıyor.
Peki elektrik üretmek doğaya benzinli araçlardan daha çok zarar veriyorsa neden elektrikli araçlar bu kadar “çevreci” gösteriliyor?
Burada Tesla ve benzeri şirketlerin markalarını nasıl konumlandırdıklarını tartışmak gerek. Bilindiği üzere Tesla, çevreci olmak üzerine kurulu bir üretici. Firmanın tüm söylemlerinde daha iyi bir dünya için Tesla otomobillerini kullanmak gerektiği mesajı var.
Nitekim aracı şarj edecek elektriğin termik santral kaynaklı bir prizden gelmesinin hiç anlamı yok. Zaten bu nedenle Tesla’ya destek olabilecek yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik üretim ve depolama sistemleri satılıyor (SolarCity kiremitleri ve ev tipi Tesla bataryaları).
Elbette doğru bir kıyaslama için benzinli ve elektrikli araçları ele almak gerekiyor. Benzin üretimi ile elektrik üretimi arasındaki çevrecilik standartlarına ilişkin farklılara dikkat etmek gerekiyor.
Diğer bir nokta ise alışkanlıklar. Motor sporları ve kişisel hazların doruk noktası olan benzinli araçların nasıl terk edileceği merak konusu.
McLaren gibi devler, Formula-1’in yerini alacak elektrikli araçların olduğu E-Formula ve elektrikli pist yarışları üzerine uzun süredir çalışmalar yürütüyor.
Her ne kadar çok fark edilmese de motor sporlarının kişisel tutkular üzerinde büyük bir etkisi var. Orası dönüşürse, insanların elektrikli otomobillere bakış açısı da değişir, bir tutkuya dönüşür.
Tesla gibi üreticilerin motor yapısının avantajını kullanarak benzinli rakiplerinden daha ucuz ve daha yüksek performanslı otomobiller ürettikleri görülüyor. Bu sistemlerin yaygınlaşması için de insanların daha uygun fiyatlı, daha geniş dağıtım ağına sahip firmalara ihtiyacı var.
Webtekno’nun geçen hafta sonu yaptığı ankette yer alan “Aynı fiyata, aynı performansa, aynı markaya, aynı konfora sahip olan biri benzinli diğeri elektrikli 2 araçtan hangisini satın alırsınız?” sorusuna toplamda 8.800 katılımcı yanıt verdi.
Katılımcıların yüzde 76’sı elektrikli, yüzde 24’ü ise benzinli aracı satın alacağını ifade etti.
Aynı fiyata sahip elektrikli ve benzinli iki araç arasında dağlar kadar fark olabiliyor. Nitekim bu soruda olayı tamamen enerji tüketimine odaklamak için diğer şartları eşitlemek gerekiyordu.
Görünüşe göre insanlar elektrikli araçlar için fazlasıyla ikna olmuş durumda. Bu sonuçlar, insanların önemli bir kısmının iki özdeş araçtan elektrikliyi tercih edeceklerini gösteriyor. Diğer taraftan katılımcıların 4’te 1’inin benzinli aracı tercih edecekleri görülüyor.
Benzinli aracı satın almak isteyen katılımcıların büyük çoğunluğu bunun için “altyapı yetersizliğini” sebep gösteriyor. Altyapı yetersizliğine ilişkin Tesla gibi firmaların otomobilleriyle sattıkları ev tipi çözümler var. Elbette değişmeyen alışkanlıklar da bu katılımcıların benzinli araçları seçmesine neden oldu.