BOLD ANALİZ – Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincanı, terör örgütü propagandası yaptığı iddiasıyla bu sabah İstanbul’daki evinde gözaltına alındı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, adli tıp uzmanı Şebnem Korur Fincancı’nın Medya TV’de yaptığı kimyasal silahlarla ilgili açıklamasından sonra hakkında ‘terör örgütü propagandası yapmak’ ve ‘Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, devletin kurum ve organlarını aşağılama’ suçlarından soruşturma başlatmıştı.
Başsavcılık, Korur’un, TTB Merkez Konseyi Başkanlığı görevine son verilmesi ve yeni başkan seçilmesi yönünde karar alınmasını mahkemeden talep etti. Erdoğan da iki gün önce “Hem bu kişiyle hem de bu kurumla ilgili gereken adımlar atılacaktır” demişti. Devlet Bahçeli ise dün Fincancı’nın vatandaşlıktan çıkartılması çağrısı yapmıştı.
“BAĞIMSIZ HEYETLER İNCELEME YAPMALI”
Adli tıp uzmanı Fincancı, Medya TV’nin yayınına katılarak Zap bölgesinde 17 PKK’lının kimyasal silah kullanılarak öldürüldüğünü iddia etmiş; kimyasal silahlarla ilgili tıbbi değerlendirmelerde bulunmuştu. Fincancı, sosyal medyada dolaşıma giren ve teröristlere ait olduğu iddia edilen görüntüleri izlediğini ve incelediğini belirterek şunları söylemişti:
“Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan, zehirli gazlardan, kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Tabii çok çeşitli kimyasal silahlar var. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da ne yazık ki bu yasaklanmış silahların çatışmalarda kullanıldığını da görüyoruz. Böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl araştırma yapılacağının da Minnesota Protokolü’yle ele alınması gerekiyor. Bağımsız heyetlerce bu bölgelerde inceleme yapılması bir zorunluluk.”
“FİNCANCI: TSK, NEDEN NEDEN ALINGAN DAVRANIYOR”
Erdoğan’ın, Irak’ın kuzeyinde kimyasal silah kullanıldığı iddiaları nedeniyle hedef aldığı Şebnem Korur Fincancı, Kronos Plus’a dün yaptığı açıklamada “İncelemelere izin vermeyen Irak Kürdistan yönetimi. TSK neden alıngan davranıyor?” dedi.
TTB’DEN AÇIKLAMA: HOCAMIZA YAPILANLARI ASLA KABUL ETMİYORUZ
Türk Tabipleri Birliği’nde yapılan açıklamada ise şöyle denildi: “Bir süredir yürütülen linç kampanyasının ardından bugün gözaltına alınan hocamız Dr. Şebnem Korur Fincancı’ya yapılanları asla kabul etmiyoruz. Hocamıza ve örgütümüze sahip çıkarak mücadelemizi sürdüreceğiz!”
“TERÖRİST” DAMGASI VURULMAYA ÇALIŞILAN ŞEBNEM KORUR FİNCANCI KİMDİR?
Şebnem Korur Fincancı, 1959’da İstanbul’da doğdu. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Adli Tıp’ta uzmanlık eğitimi aldı. 1987-1990 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Klasik Arkeoloji Lisans Eğitimi aldı. 1992’de kurulan Adli Tıp Uzmanları Derneği’nin kurucu üyeleri arasında yer aldı; 1993-1996 arasında derneğin yönetim kurulu başkanlığını üstlendi. Türk Ceza Hukuku Derneği kurucu üyelerinden biridir.
AĞAR’IN ADALET BAKANLIĞI DÖNEMİNDE ADLİ TIP’TA ETKİN MÜCADELE VERDİ
Mesleki ömrünü işkenceyle mücadeleye adadı ve Türkiye’nin bu konuda kilometre taşlarından birisi oldu. Türkiye’de işkencenin yaygın olduğu ve yetkililerin işkencenin üstünü örttüğü 1990’larda, işkenceyi saptayan raporlar verdikçe ve tıp etiği üzerine yazılar yazdıkça, devletin baskı ve engellemeleriyle karşılaştı. Uğur Mumcu sanıkları hakkında verdiği rapordan sonra resmi makamlarca tehdit edildiğini açıkladı; görevden alınmasına dair gizli yazı ortaya çıktı. Mehmet Ağar’ın Adalet Bakanlığı sırasında Adli Tıp’ın Susurluk döneminde uygulanan imha mekanizmalarından biri haline dönmesine karşı etkin mücadele verdi.
1997’de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı oldu. 2004’te Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alındı; 2005’te İdare Mahkemesi ve YÖK kararı ile göreve iade edildi. Ek görev olarak yürüttüğü Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulu Başkanlığı görevinden birkaç kez uzaklaştırıldı; kazandığı davalarla göreve geri döndü.
SAVAŞ SUÇLARI MAHKEMESİ ADINA BOSNA’DA GÖREV YAPTI
1996’da Birleşmiş Milletler Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi adına, Bosna’nın Kalesija bölgesinde toplu mezarlardan çıkarılan cesetlerin otopsi çalışmalarına katıldı. 1999’da, Birleşmiş Milletler tarafından işkencenin saptanmasında uluslararası standart kılavuz olarak kabul edilen İstanbul Protokolü belgesinin oluşturucuları arasında yer aldı; daha sonra, protokolün uygulanması hakkında çeşitli ülkelerde eğitimler verdi. 2000’de, İnsan Hakları İçin Hekimler’in Güney Afrika’daki uluslararası çalışmasında, 2002’de Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) Kadına Yönelik Cinsel Şiddet Araştırması ve El Kitabı çalışmalarında yer aldı.
Uluslararası İşkence Rehabilitasyon Merkezi (IRTC) adına gittiği Bahreyn’de, turist kılığına bürünerek, denizde cesedi bulunan ve polise göre boğularak ölen gencin vücudundan doku örnekleri aldı. Örnekleri Türkiye’ye getirdi ve yaptığı otopside gencin, ailesinin de iddia ettiği gibi, gözaltında işkenceyle öldürüldüğünü tespit etti.
ADİL SERDAR SAÇAN’IN EMNİYET’TE YAPTIĞI İŞKENCELERİ KANITLADI
Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü eski Müdürü Adil Serdar Saçan’ın yaptığı işkenceleri kanıtladı. Ergenekon örgütü tarafından telefonlarının dinlendiği, kişisel bilgilerinin dosyalandığı gerekçeleriyle yaptığı müdahale başvurusu kabul edildi, birey olarak Ergenekon davasının tek müdahili oldu.
HASTA TUTUKLULARIN SORUNLARINI GÜNDEME TAŞIYOR
Halen tahliye edilmeleri için Adalet Bakanlığı ve Adli Tıp Kurumu raporuna ihtiyaç duyan cezaevlerindeki çok sayıdaki hasta tutuklunun sorununu gündeme taşıyor; Adli Tıp Kurumu’nun bağımsız olmasının önemine dikkat çekiyor. Tepkilere rağmen, Türkiye’de yargının sağlıklı işleyebilmesi için Adli Tıp Kurumu’nun baştan aşağıya yenilenmesi gerektiğini açıkça savunuyor. Devletin işlediği insan hakları ihlalleri kendisinin görev alanına girdiği için çalışmaları, bu erki elinde bulunduranları rahatsız etse de tüm baskı ve yıldırmalara rağmen işkenceyle mücadeleden ve gerçekleri söylemekten vazgeçmiyor.
İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nda, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde adli tıp lisans ve yüksek lisans dersleri verdi. İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nde yüksek lisans ve doktora tez danışmanlığı yaptı.
BARIŞ İÇİN AKADEMİSYENLER BİLDİRİSİNDEN DOLAYI CEZA ALDI
‘Barış İçin Akademisyenler’in ‘Bu suça ortak olmayacağız’ bildirisine imza attığı için 2 yıl 6 ay hapis cezası aldı. 2019’da İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndaki görevinden zorunlu emekli oldu. TTB’nin 72. Büyük Kongresi’nde Etkin Demokratik TTB Grubunun seçimi kazanmasıyla TTB Merkez Konsey Başkanı seçildi. 2009’dan beri Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) başkanlığını yürütüyor.