BOLD – Rıza Zarrab dosyası kapsamında ABD’de yargılanan ve yaklaşık 2,5 yıl hapis yatan Halkbank’ın eski genel müdür yardımcısı Hakan Atilla, ilk kez dava ile ilgili konuştu ve önceliklerini davayı kazanmak olduğunu düşündüğü savcıların “hükümetle ilgili sorularını başka raunda bırakmış olabileceklerini” dile getirdi.
Halkbank’ın eski genel müdür yardımcısı olan ve ‘Reza Zerrab dosyası’ kapsamında ABD’de yaklaşık 2,5 yıl tutuklu kaldıktan sonra 2019’da tahliye edilen Hakan Atilla, ilk kez davaya ilişkin konuştu. Eski Borsa İstanbul Genel Müdürü ve Halkbank’ın eski yöneticisi olan Hakan Atilla, T24’ten Cansu Çamlıbel’in sorularını cevapladı ve temyiz davasına ilişkin çarpıcı açıklamalarda yaptı.
SAVCILAR HÜKÛMETLE İLGİLİ SORULARI BAŞKA RAUNDA SAKLAMIŞ OLABİLİR
Hakan Atilla, Cansu Çamlıbel’in “Hatırladığım kadarıyla Zarrab’a tanık olarak geldiği mahkemedeki sorgusu sırasında “AKP hükümetinden ne talimat aldın” diye net bir soru sorulmadı. Birkaç tape dinletildi ve o konuşmalardan birinde Zarrab başka bir banka yöneticisiyle konuşurken onayı Ankara’dan aldığını söylüyor. ‘Zafer Ağabey’ dışında kimsenin ismi geçmiyordu o konuşmada. Türkiye’de bakanlara rüşvet verdiği iddia edilen birinin ilişkilerinin sorgulanmaması tuhaf gelmedi mi size?” sorusunu işe şöyle yanıtladı:
“Onu başka bir raunda saklamış olabileceklerini düşünüyorum. Çünkü savcıların öncelikli derdi o davayı kazanmak. O noktada o ilişkileri afişe edip onun üzerine bir senaryo yazması çok anlamlı değil. Birincisi, ben zaten Zarrab’ın dinletilen o telefon konuşmalarında söylediklerinin doğru olduğunu düşünmüyorum. Konuşmadığı, muhatap olmadığı insanları muhatap olmuş gibi anlatmış olabilir. Ya da farklı konuşmaları insanların duymak istediği gibi anlatabilir. Zarrab’ın kendi kendine bir başkasına anlattığı hikâye üzerinden öyle olduğunu varsaymak bana göre mantıklı değil. Zarrab bilfiil o kişiyle konuşmuyorsa, bir başkasıyla yaptığı konuşmadaki abartılı aktarımı hiçbir anlam ifade etmiyor benim açımdan. Ama dinletilen şey bir bakanla konuşma olsaydı, o başka bir şey olurdu tabii.”
BİRİLERİ ABD’YE GELEMESİN DİYE EŞİMİN PASAPORTUNA EL KOYDU
Yaklaşık 9 ay eşinin ve oğlunun ABD’ye gelmesinin engellendiğini doğrulayan Atilla, eşinin pasaportuna el konulmasına ilişkin savcılık kararı olup olmadığına ilişkin ise “Ben kararı görmedim ama tabii karar gerekir. Başka türlü nasıl yapılır ben bilmiyorum” yanıtını verdi.
Atilla, “Peki gerekçe neymiş?” sorusunu ise şöyle cevapladı: “Çok da sorgulamadık ama emniyet, güvenlik vesaire saiklerle yaptıklarını düşünmüş olabilirler. Ama bunu böyle düşünmüş olmaları yeterli değildir tabii.”
Atilla, “Kararın hükümetten bağımsız alındığını düşünmek mümkün mü?” sorusuna ise “Valla devletin içinde hükümetten bağımsız kendini hükümet zanneden çok insan olabilir” yanıtını verdi.
Hakan Atilla, durumun nasıl çözüldüğünü de şöyle anlattı: “Bir şekilde iletişimle çözüldü. Böyle bir konunun varlığı biraz daha üst perdeden dillendirilmeye başlanınca çözülüyor. Eşimle, bankadaki üst düzey yöneticilerle bazı görüşmeler yapıldı. Ondan sonra konu çözümlendi.”
Çamlıbel’in Sizce eşiniz ve oğlunuzun ABD’ye gelişinin 9 ay engellenmesi bir anlamda bir gözdağı mıydı? ‘Aman ha konuşma, konuşursan aileni göremezsin’ mesajı mıydı?” sorusuna karşılık Atilla, “Vermeye çalıştığını düşünen olmuş olabilir. Ama bize doğrudan bu şekilde ifade eden kimse olmadı” dedi.