BOLD – Yüzlerce aday, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde milletvekilliği için yarışıyor. Fakat aday olan bir isim var ki, hikayesi hepsinden farklı. 29 yıllık sınıf öğretmeni olan Münir Korkmaz, 80 darbesi sonrası görevinden atıldı. 4 yıl süren mücadele sonrası mesleğine geri dönebildi. Korkmaz, 15 Temmuz’dan sonra bir gece yarısı çıkartılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yeniden öğretmenlikten atıldı. Vazgeçmedi. 2019 yılında yapılan 31 Mart yerel seçimlerinde CHP’den Çukurova Belediyesi Meclis Üyesi seçildi. 2 ay sonra meclis üyeliği elinden alındı. Yine vazgeçmedi. Korkmaz, şimdi de Yeşil Sol Parti’den Adana milletvekili adayı oldu.
İSTANBUL SEÇİMLERİNDE OY KULLANMAMIZ TARTIŞILMIŞTI
Bold Plus’tan İsmail Sağıroğlu’nun sorularını yanıtlayan Münir Korkmaz, adaylığa neden başvurduğunu şöyle açıkladı, “KHK’lıların siyasal bir kararla alındığını düşünüyoruz. KHK’nın çözüm yeri TBMM’dir. Arkadaşlarımızdan yoğun talep geldi. Ben de Yeşil Sol Parti’ye başvuruda bulundum. Seçilecek bir yer olup olmaması önemli değil. Önemli olan bizim siyaset zemininde de bu meseleyi anlatabilmiş olmamızdır. Vebalı gibi davranan bir kitlenin içerisindeyim. Bir şekilde onların içerisinde mücadele ediyorum. Hiç bir yerde yurttaş olmadan kaynaklanan haklarımızı kullanamazken, hele hele İstanbul seçimlerinde oy kullanmamız dahi tartışılmışken bizim şu an milletvekili adaylığımız çok değerli bir şey” dedi.
Korkmaz’ın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle;
3O KADAR KHK’LI VEKİL ADAYI
Bizim tespitlerimize göre değişik siyasi partilerden 30 kadar KHK’lı arkadaşımız milletvekili adaylık başvurusu yaptı ve listelerde varlar. Nereden seçilip seçilmeyeceğini çok bilmiyoruz. Bizim gibi bir kitle; hak ihlaline uğramış, toplum tarafından terörize edilmiş, toplum tarafından vebalı gibi davranılan bir kitlenin TBMM milletvekili adayı olarak gösterilmesi bile büyük bir şey.
10 MİLYON KHK’LI KİTLESİ VAR
OHAL Komisyonu’na 127 bin kişi başvuru yaptı. Komisyondan umudu olmayıp başvurmayan, ayrıca başvurma hakkını kullanamayan, HSK Kararlarıyla ihraç edilen hakim savcılarla birlikte toplamda kamudan ihraç edilen kişi sayısı 152 bin kişi. Gariptir bu rakamı da Avrupa Birliği Delegasyonu bu rakamı bizle paylaştı. Ayrıca özel kurumlarda çalışan, kamu gibi hizmet eden hastaneler, dershaneler gibi yerlerde çalışanları eklediğiniz zaman 300 bine tekabül eden bir süreç. Yine bazı kişilerin uyduruk gerekçelerle adli süreçleri var. Her aileden 4 kişi olduğunu hesaplayıp hepsini çarptığınız zaman 10 milyon seçmene tekâmül ediyor. Bazı araştırmacılar da 8 milyonluk bir kitleden bahsediyor. Bu çok ciddi bir rakam.
“BEN KHK’LIYIM” DİYE DEPREMZEDE OLMAMIZA RAĞMEN EŞİME KREDİ VERİLMEDİ
Milliyetçi muhafazakâr korkularla büyümüş bir çok insanın ezberi bozuldu. Kutsadığı devlet kendisini allak bullak etti. Hayattan bağını koparttı. Terörist ilan etti. Çok ağır bir itham bu. Mesela kendim için söylüyorum ben hayatım boyunca emek barış demokrasi mücadelesi vermişim. Bu uğurda bedeller ödemişim, birde bakıyorsunuz Resmi Gazete’de adınız ve kimlik numaranız yayınlanarak terörist ilan ediliyorsunuz. Bu kabul edilebilir bir şey değil. En son bu deprem sürecinde, ben de bir depremzedeyim. Eşim kamu çalışanı, Halk Bankası depremzedelere düşük faizli bir kredi verdi. Biz de başvurduk, benim eşime vermediler bu krediyi. Gerekçesi de eşinin, yani benim KHK’lı olmam. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olamaz. Suçlu olduğumu kabul etmiyorum. Ama suçun şahsiliği ilkesine rağmen bizim çocuklarımız, eşlerimiz, kardeşlerimiz cezalandırılıyor. Modern devletler tarihinde görülmemiş bir zulümle karşı karşıyayız. Kitlesel bir işten çıkarmayla karşı karşıyayız. Bunun mücadelesini veriyoruz. Bu KHK zulmü çözülmeden kimse Türkiye’ye demokrasi geldi diyemez.
ALTILI MASA KHK ZULMÜNÜN GİDERİLECEĞİNİ NET ŞEKİLDE SÖYLÜYOR
Muhataplarımıza şunu söylüyoruz, hukuk uygulansın, Anayasa uygulansın, AİHM kararları var. Bunlar uygulanmıyor. Barış Akademisyenleri meselesi var. Anayasa Mahkemesi bu insanlara hak ihlali kararı veriyor, OHAL komisyonu ret kararı veriyor. Altılı masayla bu konuları net bir şekilde konuştuk. KHK meselesinin çözümüne dair öneriler, birinci yayınladıkları metinde de vardır. Hele hele 2. Yayınladıkları metinde net bir şekilde KHK zulmünün giderileceği söyleniyor. Evrensel hukuk kurallarının uygulanacağı söyleniyor. Bu bir lütuf değil. Yeniden yargılanma hakkı Anayasa’da olan bir haktır. Ben sendikacıyım, bir sendikaya üye olmak hüküm almayı gerektirmez.
ANAMIZIN AK SÜTÜ GİBİ HELAL OLAN HAKKIMIZI İSTİYORUZ.
Ben 14 Mayıs’tan sonra bu sorunun kısa sürede çözüleceğine inanıyorum. Siyasi partiler beraat edenler hemen iade edilecek diyor ya, bu çok kolay zaten bizim hakkımız. Önemli olan diğer bölümün çözülmesi. Biz anamızın ak sütü gibi helal olan hakkımızı istiyoruz. Mücadele ederek, bedel ödeyerek o yerlere geldik. Hakkımızı geri istiyoruz. Başka bir şey istemiyoruz. Kimseden lütuf veya yasa dışı bir şey istemiyoruz. Umutluyum, 14 Mayıs günü bu iktidar gidecek. Bu düzen değişecek.
RÖPORTAJIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN;