Gündem
AİHM, Cizre bodrumları kararını açıklıyor


Şırnak Cizre’de mahsur kaldıkları evlerin bodrumlarında can verdiği iddia edilen 137 kişinin öldürülmesinin üzerinden 3 yıl geçti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) olayın yıl dönümünde kararını açıklayacak.
Cizre’de 14 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen 79 günlük sokağa çıkma yasağı sırasında bir grup insan üç ayrı binanın bodrumunda sıkışmıştı. Güvenlik güçleri bodrumlardaki kişilerin terörist olduğunu iddia etmişti. Ancak ilçe sakinleri, içeridekilerin sivil olduğun bilgisini vermişti. Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve bazı insan hakları örgütlerinin raporlarına göre içeride can veren insan sayısı 137.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği olayı “Kıyamet benzeri bir tablo” şeklinde tanımladı.
BAZI CENAZELER HALEN KAYIP
Birçok kişinin tedavi edilmedikleri için hayatını kaybettiği bodrumların birincisinde 31, ikincisinde 62 ve üçüncüsünde 44 kişinin öldüğü belirtiliyor.
Hayatını kaybedenler arasında, Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanları Mehmet Tunç ve Asya Yüksel, gazeteci Rohat Aktaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) PM üyeleri, MKM sanatçıları ve çocuklar da bulunuyordu.
Konuyla ilgili yapılan suç duyurularına takipsizlik kararı verildi.
ETRAFI BARİYERLERLE ÇEVRİLDİ ÜSTÜNE KONUT YAPILDI
Binaların yıkıldığı ve molozlarla doldurulan alanda bir süre sonra Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından yeni konutlar inşâ edilmeye başlandı. Etrafı bariyerlerle çevrili olan ve halen cenazelerin olduğu düşünülen alandaki konutların yapımı da neredeyse sonlanmak üzere.
AİHM KARARINI AÇIKLIYOR
AİHM hayat, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğini ileri süren Ömer Elçi ile bodrumlarda yaralıyken hayatını kaybeden Orhan Tunç adına yapılan müracaatı kabul ederek 13 Kasım 2018 tarihinde ilk duruşma yaptı.
Dosyayla ilgilenen avukatlar, AİHM’nin söz konusu duruşmaya dair kararını ise bodrumların yıl dönümü olan 7 Şubat tarihinde açıklayacağını duyurdu.
BEYAZ BAYRAKLA YÜRÜDÜ ANCAK GÖZALTINA ALINDI
Mezopotamya Ajansı’na konuşan ve birinci bodrumda 16 yaşındaki çocuğu Ramazan’ı kaybeden anne Hatice İşçi artık acıların son bulmasını istiyor.
Yasak sırasında 9 anneyle birlikte, elinde beyaz bayrakla çocuğunu kurtarmak için bodrumların olduğu bölgeye yürüdüğü için gözaltına alınan anne İşçi, halen ölümlere engel olamamanın üzüntüsünü yaşıyor.
“Bu acıyı yaşamayanlar bilmez.” diyerek, hislerini anlatmaya başlayan anne İşçi, o döneme işaret ederek, “Erzak almaya çıktıktan sonra kendisinden haber alamadım. Televizyonda oğlumun bodrumlarda olduğunu öğrendik. Kurtarmaya gittiğimiz vakit de polisler izin vermedi.” diye konuştu.
Bunlar da ilgini çekebilir
-
Şahap Kavcıoğlu indirmek için geldiği politika faizine dokunamadı
-
AİHM’den Ahmet Altan kararı: Hükumeti devirmek istediğine dair hiçbir kanıt yok
-
AİHM dört yıl sonra Ahmet Altan’ın dosyasına bakacak
-
AİHM’den AKP Hükumeti’ne kalabalık cezaevi sorgusu: 7 ay tuvalet önünde tutuklu yattı mı?
-
Deniz Kuvvetleri ve Emniyet personeline operasyon
-
“Yargıtay bir iddianame düzenlemesini bile becerememiş”


Çorlu tren kazasında 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden ve o günden bu yana adalet mücadelesi veren Mısra Öz, koronavirüs nedeniyle yoğun bakıma kaldırıldı.
BOLD – Çorlu tren katliamında hayatını kaybeden Arda’nın annesi Mısra Öz entübe edildi. Mısra Öz, üç yıldır Çorlu tren kazasında yaşamını yitiren 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel için adalet mücadelesi veriyordu. Kızının sağlık durumunun iyi olmadığını Twitter hesabından duyuran Mısra Öz’ün babası Mehmet Öz “Kızım Mısra Öz Kovit-19’dan dolayı an itibarı ile yoğun bakımda.” dedi.
Baba Mehmet Öz, kızı Mısra Öz’ü 5 gün önce hastaneye getirdiklerini, nefes alıp vermesini sağlayan cihaza bağlandığını ve tedavinin ne kadar süreceğini bilmediklerini ancak ciğerlerinden alınacak numune ile durumu belli olacağını ifade etti.
Mısra Öz Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde 8 Temmuz 2018 tarihinde meydana gelen 25 kişinin hayatını kaybettiği, 318 kişinin de yaralandığı tren kazasıyla gündeme gelmişti. Mısra Öz, aynı kazada yaşamını yitiren 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel için adalet mücadelesi veriyordu.
Yoğun bakımdaki Mısra Öz’e sanatçılar, siyasetçiler ve insan hakları savunucuları büyük destek vererek adalet arayışını aynı paylaşımı yaparak sürdürdü: “Mısra Öz yoğun bakımda. Oğlunu kaybettiğinden beri istisnasız her gün yazdı, konuştu, haykırdı. Şimdi yaşam mücadelesi verirken yazamadığı için biz yazalım. 1014 gün oldu. Çorlu Tren Kazasında adalet yerini bulmadı. #CorluTrenKatliamı #OğuzArdaSel”
Mısra Öz yoğun bakımda. Oğlunu kaybettiğinden beri istisnasız her gün yazdı, konuştu, haykırdı. Şimdi yaşam mücadelesi verirken yazamadığı için biz yazalım.
1014 gün oldu. Çorlu Tren Kazasında adalet yerini bulmadı#ÇorluTrenKatliamı #OğuzArdaSel
— onursaylak (@AosOnursaylak) April 17, 2021
Covid nedeniyle yoğun bakıma kaldırılan, Mısra Öz'e acil şifalar diliyorum.
1014 gün oldu. Çorlu tren kazasında adalet yerini bulmadı.#ÇorluTrenKatliamı #OğuzArdaSel pic.twitter.com/XeWSfnzvLq
— Yıldırım Kaya (@yildirimkaya40) April 17, 2021


Milletvekilliği düşürüldükten sonra hapse gönderilen Ömer Faruk Gergerlioğlu, hapisteki ilk yazısını anne-babası tutuklu, lösemi Hakan Dağdeviren için kalem aldı.
BOLD – 3 Nisan’da tutuklanıp Sincan 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne konulan HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu, cezaevinde de masum ve mağdurları unutmadı. Anne-babası tutuklandıktan sonra lösemi teşhisi konulan 11 yaşındaki Hakan Dağdeviren’in durumunu kaleme alan Gergerlioğlu, “Vicdan eksenli bir toplum kuramadığımız müddetçe daha yüzyıllarca kimlikler üzerinden birbiriyle çatışan bir toplum oluruz.” dedi.
Gergerlioğlu’nun Gazete Davul’da yayınlanan yazısı:
Sanatçı Suavi, “Bir annemin ölümüne ağladım, bir de Hakan’ın yataktaki fotoğrafını görünce ağladım” demiş.
Hakan, anne babası hükümlü bir ailenin kanser olmuş çocuğu. Annesinin cezaevinden bana göndermiş olduğu mektubu mecliste gündem ettiğim ailenin çocuğu. Daha çocuk hasta değilken bana gönderilen içli mektubun zarfına çizilmiş resimde bir aile hasreti tablosu vardı. Hapisteki anne babanın rüyaları çocukları ile birleşiyor ve bu hülyalar masum bir aile yuvasında buluşuyordu.
Hepsinin rüyası bir çatı altında birlikte yaşamaktı.
Ama olmadı… Ailenin her biri ferdi ayrı bir yerde yaşadı ve anne-baba hüküm giydi.
Dedeleri ve akrabalarının yanında ayrı illerde kalan çocuklara ne mi oldu?
Hakan, kanser oldu. Büyük ihtimal anne ve babasının hasreti ile bağışıklık sistemi zayıflayan küçük çocuk bundan dolayı kanser oldu.
Dedesinin, ninesinin yanındaki çocuk hastaneye kaldırıldı, ama tedaviye cevap iyi değildi. Annesinden kemik iliği uysa şansı dönecekti.
Hakan’ın iyiye gitmediği haberleri üzerine dedesi ve anneannesi ile ÖFG TV programında bir araya gelmiştim. Eskişehir Tıp Fakültesi’ndeki dede, nine hastanenin mescidine inerek canlı yayına bağlanmıştı.
Dede ile konuşmaya başladığımda, çok zorlu bir konuşma olacağı ortaya çıkmıştı. Karşımda derin bir hüzün, acı, hasret ve çaresizlik yaşayan bir insan vardı.
Ağlamaktan kendisini tutamıyor, beni de ağlatıyordu. Kendimi tutmaya çalışıyordum, ama karşımda o denli içi yanan bir insan vardı ki empati yapmamam, ona eşlik etmemem mümkün değildi. Konuşamayan dede telefonu eşine veriyor nine ile konuşuyorduk.
Biraz toparladıktan sonra dede ile yine konuşmaya başladık. Kızı ve damadı KHK ile ihraç edilmiş. Dede “biz ne yaptık da bize bu acıyı yaşatıyorlar” diyordu.
Önemli bir soruydu. Bu değişmez devlet geleneği devreye girmiş ve acımasızlık hakim olmuştu. İşte onun kurbanlarından bir çocuk, dede ve nine vardı karşımda.
Aileleri yıkan anne-baba tutukluluk gerçeğini defalarca gündem etmiş, ama iktidar cephesinden vicdanlı bir cevap alamamıştım. Sonuçta yatağında perişan, bitkin bir şekilde yatan bir çocuk, gözyaşlarını tutamayan bir dede. ‘Tepelerine acımasızca binin” buyruğunun olduğu bir yerde böyle vicdan sızlatan görüntülerin ortaya çıkmaması mümkün mü?
Küçük Ahmet Burhan, küçük Salman, küçük Hakan, bilemediğimiz daha nicesi.
İşte Suavi bu tabloya ağlıyordu. Sol camiadan vicdanlı bir insan olarak buna dayanması mümkün değildi. Haklıydı, kimliğine göre bakmayan vicdanlı bir insandan beklenen doğal sonucu sergiliyordu.
Çocuğun anne babasının kimliğine takılmıyor, vicdan sızlatan görüntünün yürek sızlatan haline odaklanıyordu. Doğru yapıyordu. Tersi olsa kaç dindar fotoya, tabloya bakıp içi sızlardı? Fazla olamazdı sanırım. Çünkü vicdani bakış açısı olması gerekiyordu ve maalesef inanç çoğunlukla vicdanın önüne geçiyordu. İnancın vicdanı besleyen bir değer olması gerekirken niye bu hal?
Sorulması gereken bir soru. Maalesef çağlar boyu inançlar, siyasi görüşler, vicdanı destekleyeceğine fanatik taraftar olmayı seçmişti.
Suavi’nin bu hali toplumumuzun kurtuluş reçetesidir. Vicdan eksenli bir toplum kuramadığımız müddetçe daha yüzyıllarca kimlikler üzerinden birbiriyle çatışan bir toplum oluruz.


Çorlu’da 2018 yılında meydana gelen tren faciasında oğlu Oğuz Arda’yı kaybeden Mısra Öz Sel, koronavirüs nedeniyle yoğun bakıma kaldırıldı. Mısra Öz Sel, 5 gün önce hastaneye yatırılmıştı.
BOLD – Çorlu’da meydana gelen tren faciasında oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz Sel, koronavirüse yakalandı.
Mısra Öz’ün babası Mehmet Öz, sosyal medya hesabından, “Kızım Mısra Öz, Kovid-19’dan dolayı an itibarı ile yoğun bakımda” paylaşımı yaptı.
Mısra Öz Sel, 5 gün önce solunum sıkıntısı sebebiyle hastaneye yatırılmıştı. Mısra Öz Sel, sosyal medya hesabından ‘“Oksijen desteği olmadan nefes alamıyorum” ifadelerini kullanmıştı.
Kamu Denetçiliği Kurumu: KHK ile kapatılan okula ödenen ücretin iadesi yapılmalı


Respect Enstitüsü, İslami İlimler Üniversitesi olma yolunda


Bin 14 gündür adalet arayan Oğuz Arda’nın annesi yoğun bakımda


Dünya genelinde Kovid-19 ölümleri 3 milyonu aştı
Popular
-
Gündem2 gün önce
Reza Zarrab: Evimden de hayatımdan da defol git Ebru!
-
Spor24 saat önce
Enes Kanter 30’ncu double-double’ını yaptı: Galibiyeti yazar Aslı Erdoğan’a adadı
-
Ekonomi19 saat önce
Erdoğan 5 bin ton altının peşinde
-
Dünya59 dakika önce
Respect Enstitüsü, İslami İlimler Üniversitesi olma yolunda
-
Videohaber2 gün önce
Özgür Demirtaş, 128 milyar dolarla ilgili damadın akıl hocasını açıkladı: Necmettin Batırel
-
Ekonomi2 gün önce
“128 milyar doları ucuza satarak iki kuş vurdular”
-
BOLD ÖZEL23 saat önce
Cezaevinde kanser olan KHK’lı mühendis Abdülazim Özdemir hayatını kaybetti
-
Dünya2 gün önce
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal planı: Tamamı mı bir kısmı mı?