Ekonomist Uğur Gürses, BDDK’nın açıkladığı 46 milyar liralık batık krediye ilişkin, “Neyse ki transatlantik gibi duran koca batık, nihayet tespit edilebilmiş…” dedi.
BOLD – BDDK, bankacılık sektöründe takip hesaplarına aktarılması gereken, ağırlıklı olarak inşaat ve enerji sektörlerine kullandırılmış toplam 46 milyar TL büyüklüğünde kredinin tespit edildiğini açıkladı.
İlgili bankalara 2019 sonuna kadar söz konusu krediler için gerekli sınıflama değişikliklerinin yapılması ve beklenen kredi zarar karşılıklarının ayrılması konusunda bildirimde bulunulurken, ekonomistler konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
“BUGÜNE KADAR NEDEN SAKLANDI?”
“Bu batık bir gecede oluşmadığına göre bu güne kadar neden saklandı?” diye soran Merkez Bankası eski başkanı ve İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Yılmaz, “Hani YEP’te sözü verilen stres testi uygulanmıştı da bir sorun olmadığı ortaya çıkmıştı. Dikkat edin bu daha bir başlangıç olmasın!” ifadelerini kullandı.
CHP Tekirdağ Milletvekili ve Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak da şu paylaşımı yaptı:
“MIZRAK ÇUVALA SIĞMAZ OLDU”
“Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu var. Mızrak artık çuvala sığmaz oldu. Enerji ve inşaat sektörlerine kullandırılan 46 milyar TL krediyi bankalar bilançolarında batık yazacak.”
Ekonomi yazarı Uğur Gürses ise “Neyse ki transatlantik gibi duran koca batık, nihayet tespit edilebilmiş…” açıklamasında bulundu.
“DİLE KOLAY”
Ekonomist Atilla Yeşilada, söz konusu miktarın büyüklüğüne vurgu yaparak, “Wow….46 milyar TL!. Dile kolay” dedi.
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, Bloomberg HT’ye yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“Türkiye’nin en önemli sorunlarından birinin özel sektörün sorunlu borç kredileri olduğunu ve bu borç sorunu çözülmediği sürece diğer uygulanacak politikaların, atılacak adımların ya da verilecek desteklerin etkili olmayacağını düşünüyorduk.
İnşaat ve enerji sektörlerinin gelirlerinin TL cinsinden, giderlerinin dövizle olmasından dolayı Ağustos 2018’deki kur şokundan çok etkilendiklerini biliyorduk. Bu hamle bankalara ‘zararı sen karşıla’ demiş olmak anlamına geliyor.
“EN KÖTÜ SENARYO GERÇEK OLDU”
Eğer bankalar bunları satıp bir şekilde bir fona aktarabilseydi belki bir rahatlama yaratabilirdi ama zaten en kötü senaryo bankanın bunu takipteki alacağa yazmasıydı ve ardından ödenmesinden ümidini kesmesi… Bu zaten bankanın bekleyebileceği en kötü senaryoydu. Fakat olumlu olan, takipteki alacaklar için söylenen yüzde 4.6’lık rakamın daha gerçekçi olan yüzde 6.3’e çıkmış olması.”
“OLUMLU BİR ADIM”
Bunun olumlu bir adım olduğunu düşünen Nurol Yatırım Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Akkurt da durumu şöyle değerlendirdi:
“Her ne kadar 4.6’dan 6.3’e çıkan bir problemli kredi rakamı görünüyorsa da zamanlama olarak da doğru bir adım. Problemli kredilerin banka bilançosundan çıkacak olması bankaların 2020 yılında uluslararası piyasalarda sendikasyon konusunda daha rahat hareket etmeleri ve yaklaşık bir senedir durmuş olan sermaye piyasalarına uzun vadeli borçlanma için tekrar girebilecekleri anlamına geliyor.
Bunun sonucunda ödemeler dengesinde cari açık olursa bunun finansmanı konusunda daha kaliteli bir finansman olacağı anlamına gelir. Bu da ödemeler dengesi tablosuna çok pozitif yansır.”
“SORUNUN ÇÖZÜLMESİ İÇİN GEREKLİ BİR ADIMDI”
İstanbul Portföy Genel Müdürü Tufan Deriner ise, “Bankaları değerlerken problemli taraf hep bu taraftı ve değerlemeyi yaparken ekstra iskonto vermemizin ana sebeplerinden bir tanesi buydu. Bankacılık sektörünün değerlerinin birin altında olmasının kaynağı sorunlu kredilerin ne kadar olduğunu ölçemememizdi. Bu adım sorunun çözülmesi için gerekli bir adımdı” diye konuştu.
“KARŞILIK AYRILMASI, SERMAYE YETERLİLİĞİNİ VE KREDİ HACMİNİ DAHA DA DÜŞÜRECEK”
Spinn Danışmanlık Kurucu Ortağı Özlem Derici, “Karşılık ayrılması sermaye yeterliliğinden ve kredi olarak sağlanabilecek kaynaktan feragat edilerek gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla kredi arzına kısa vadede ister istemez negatif etkisi olacaktır” dedi.
Bunun gecikmeli diğer negatif etkilerinin, inşaat ve enerji sektörüne yönelik etkilerinin de mevcut olduğunu dile getiren Derici, sözlerini şöyle tamamladı:
“Sektörlerin toparlanıp zaman içinde ekonomik büyümeye hizmet eder hale gelmesi zaman alacak. Bunun yanı sıra ‘temizlik’ hamlesi oldukça pozitif olarak algılanmalı. Yalnız özel sektör ve kamu ayrımını bu noktada bilmiyoruz. Buna dikkat edilmesi gerekir.
Kamu bankaları yüzde 10 ile yüzde 20 arasında kaldıkları için daha düşük zorunlu karşılık oranlarına sahip olmasından bir parça daha kredi vermeye müsaitlerdir. Eğer bu sektörlerin NPL’e düşen kredileri daha fazla kamu bankalarında ise oradaki imkandan yiyor olabilir.”