“Remember, remember… The fifth of november.” Sinemasever olup da bu cümleyi bilmemek mümkün mü? Guy Fawkes maskesinin altında Hugo Weawing’in karizmatik sesi…
BOLD– James McTeigue’nin 2005 tarihli filmi “V for Vendetta” distopik öyküleri sevenler için vazgeçilmezler listesindedir. Matrix’in yönetmenleri Lana ve Lilly Wachowski kardeşlerin kaleme aldığı yapıt Hugo Weawing ve Natalie Portman gibi iki yetenekli ismi bir araya getirmişti.

ACININ DOĞURDUĞU SAVAŞÇI
Belirsiz bir gelecekteki İngiltere… Teröristlerin düzenlediği(!) bir biyolojik saldırı, ölen milyonlarca insan… Sonrasında mucizevi şekilde ortaya çıkan bir kurtarıcı ve sözde güvenlik uğruna yık edilen özgürlük… Diktatörlerin klasik hikayesi yani… Büyük bir yalanın ortasında gerçeğin farkına varan bir kişi : V…

NEFRETİN BEDELİ
V for Vendetta’nın V’si başkaldırdığı dikta rejiminin zulmüne doğrudan maruz kalmıştır. Bir hücrede tecrit edilmiş, üzerinde rızası olmadan deneyler yapılmıştır. Yüzü de dâhil olmak üzere bütün vücudu baştanbaşa yanmıştır. Bu yüzden bir maskenin ardındadır. Ama maske ona bir güç de sağlar. Kahramanın bir yüzü olmadığı için halkın onunla özdeşleşmesi çok kolay olur. Maske, Victim(kurban) ile Victory(zafer) arasındaki yolda V’nin en güçlü silahıdır. Ancak V elleri kirli bir kahramandır. Öldürmekten çekinmez. Gayesine ulaşmak için şiddeti bir araç olarak kullanır. Çünkü o bizzat şiddetin doğurduğu biridir. Ağır işkenceler sonucu geçirdiği değişim, şiddeti tek yol olarak kabul etmesine yol açmıştır. V için eski yaşamına dönmek gibi bir ihtimal söz konusu değildir. Zaten eski yaşamı diye bir şey de kalmamıştır. Bedel ödemesi de kaçınılmazdır…
Gerçekleşen bir distopyanın ortasında yaşarken “V for Vendetta”yı bir daha izlemek lazım. Nefret etmek için değil, kötülüğe karşı verilecek en büyük mücadelenin “insan” kalmak olduğunu hatırlamak için.