CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, baro başkanlarının başlattığı yürüyüşe saygı duyduklarını kaydetti. “Beni derinden sarsan olay Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu’nun takındığı tutum; adaleti en başta onun savunması gerek” dedi.
BOLD – Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, “Yargıya güven en diplerde. Sağlayacak unsuru avukatlardır. Yargıyı, hâkimleri kontrol altına aldılar sıra avukatlara geldi” ifadesini kullandı.
23 Haziran’da tekrarlanan İstanbul seçimlerinin yıl dönümüyle ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, “Dünyada örneği olmayan kararlara imza atarak seçimi geçersiz saydılar. Bütün dünya bu adaletsizliği izledi. İstanbullular bu adaletsizliğe ses çıkarmayacak sandılar. Bütün İstanbullular bilendi, tüm dünya İstanbul seçimine kitlendi. Kazanan demokrasiydi, yenilenler ise bir avuç yargıç ve ona karar vermesini söyleyenlerdi. Ben bunları çete olarak tanımlamıştım. Hep birlikte tarih yazdık; her firavunun bir Musa’sı vardır bu sefer Musa İstanbullulardı. Şimdi çalışma zamanı, şimdi bu kadim şehri ayağa kaldırma zamanı” şeklinde konuştu.
EN BAŞTA ADALETİ ONUN SAVUNMASI GEREK
Baroların yürüyüşüne destek veren Kılıçdaroğlu, Metin Feyzioğlu’na tepki gösterdi: “Gün gelecek siz de avukata ihtiyaç hissedeceksiniz. Baroların yürüyüşünü saygıyla karşılıyoruz. Biz de Adalet Yürüyüşü düzenledik. Adalet aradığımızı tüm dünyaya duyurduk. Onlar da ahlakın kırıntısı yok. Konuşma onu rahatsız ediyorsa söylediği bir şey var ‘Ezin’. Halkı baskılayamazsınız. Barolar da hak arıyorlar. Yürüyüş herkesin hakkıdır, silahsız ve saldırısız… Yürüyüş yapan avukatlar bir yere mi saldırdı, silahları mı vardı? Dünya böyle bir örnek görülmedi. Beni derinden sarsan olay ise TBB Başkanı’nın takındığı tutum, en başta adaleti onun savunması gerek. Milletvekilleri teklifi alıyor nasıl savunacağı bilmiyor, çünkü içeriğini bilmiyor. Koskoca Türkiye bu hale geldi.”
Kılıçdaroğlu konuşmasında şunları kaydetti:
ADALETE ZULMETMEYİN
Selahattin Demirtaş 4 kez tahliye kararı verilen, sonra tekrar hapse atılan bir siyasetçi. Bir insanı haksız hukuksuz yere hapse atarsınız toplumun vicdanı kanar, adalete bu kadar zulmetmeyin. Tahliye kararı aldıysa uygulayacaksınız. Bu dikta yönetiminin Türkiye’deki yansımasıdır.
‘BİR DAHA OY VERİRSEM ELİM KIRILSIN’ SESİN DUYMAK İSTİYORUM
Toplum pandemi için tedbirler aldı. Yüz binlerce iş yeri kapandı, kişilerin gelir ve sağlık sorunları ortaya çıktı. Tablonun en az hasarla atlatılması için sağlık ve ekonomik anlamında tedbir alınmalıydı. Sağlık çalışanlarımız 24 saat görev başında. Bu süreçte orta direk yani esnaf çok zarar gördü. Esnaf devlete yük olmaz, vergi verir. Esnaftan iş yerini kapatmasını istedi. Ne olacak durumları? Esnafın borcu vardı, kapatılan iş yerinin yüzde 90’ında insanlar günlük şekilde yaşıyor. Berber, kuaför, kahvehane, kafe aynı şekilde… Anayasa’nın 173. maddesi var. Devlet esnaf ve zanaatkârları hem koruyup hem de destek olacak. Esnaf dükkânını kapatmış ama borcu var. Esnafa sicili bozuk diye kredi vermiyor. Pandemi sürecinde kaldırın. Yapmadılar, bunun devlete sıfır maliyeti var. Bu esnaf bu çeki, bonoyu neden ödeyemedi diye sordun mu? Esnafı vergi memuru yapmışlar. MTV alma devlet mi batar. Esnafın kirasını ödemediler, faturalarını ödemediler. Esnaf AK Parti’ye oy verecek mi görelim. Bu adaletsizlik neden uygulanıyor diye sormayacak mısın? 65 milyar lira devlet bütçesinden tefecilere ödenmiş. Tefeciye gelince her şeyi veriyorsunuz. ‘Bir daha oy verirsem elim kırılsın’ sesini duymak istiyorum.
15 TEMMUZ PARALARI NEREDE?
Serik’te alınan rüşvetin peşini bırakmayacağız ve gündeme getireceğiz. Rüşveti gizlemek, rüşvete ortak olmak demektir. İki bakan da bu rüşvetin ortağı. İki bakan belediye başkanına senden önce belediye başkanı almıştı diyor. Bunlardan biri Dışişleri Bakanı. Büyük rüşvet alırsan büyükelçi olursun. 15 Temmuz şehit aileleri ve gazilerinin parası nerede? Beşiktaş’ta patlamada ölen ailelere ne verildi? Bu ailelere aylık 121 lira 90 kuruş bağlandı, 52 milyon lira nereye gitti? Dünyanın hangi ülkesinde 83 milyonun gözünün içine baka baka bu kadar büyük yolsuzluk yapılır. Tank Paleti de unutmadık tabii ki.”