Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı saldırının 3’üncü ayına girilirken tahıl ihtiyacının 3’te 1’ini bu bölgeden karşılayan dünyada gıda krizi yaşanıyor. Rusya ile hareket ederek tahıl krizi oluşana kadar bu konuyu gündemine almayan Türkiye ise yeni 2 sorumlulukla karşı karşıya.
BOLD – Dünya muhtemel bir tahıl krizi ile karşılaşmak üzere. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne de taşınan kriz Rus temsilcinin toplantıyı terk etmesiyle başka bir krize neden oldu.
Dün Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov Ukrayna limanlarındaki tahıl sevkiyatının başlaması için gereken adımları atacaklarını duyurdu.
Türkiye, Rusya ile birlikte yapay tahıl krizi oluşana kadar bu konuyu gündemine almadı. Şimdi yine Rusya ile birlikte hareket ediyor.
TAHIL KRİZİ NASIL BAŞLADI
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla birlikte batılı devletler ve firmalar Rusya’ya bir strateji dahilinde yaptırımlar ve ambargolara başladı. Rusya ise buna belli başlı ihracat kalemlerindeki ambargolarıyla karşılık veriyor. Tahıl krizi bu noktada başladı. Dünya tahıl piyasasının üçte birini Ukrayna ve Rusya karşılıyor. Rusya dünyaya tahıl ihracatını durdurdu. Ukrayna ise Rus donanmasının limanları kuşatmasından dolayı tahıl ürünlerini ihraç edemiyor. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodomir Zelenski dün yaptığı açıklamada limanlarda 25 milyon ton tahılın beklediğini belirtti.
Karadeniz’deki tüm ticareti etkileyen bir başka konu da sahipsiz mayınlar. Mart ayında HELT isimli bir kargo gemisi Odessa açıklarında mayına çarparak battı. Devamında Romanya ve Türkiye karasularında (İstanbul boğazı açıklarında) mayınlar bulundu, mayınların sahibi henüz bilinmiyor fakat Rusya olduğu iddia ediliyor. Sahipsiz mayınların Karadeniz’de bu şekilde bulunması ticareti neredeyse durma noktasına getirdi. Ayrıca bu belirsizlikte tahıl ihraç eden ülkeler de depolarını dolu tutmak istiyor. Örneğin Hindistan, geçtiğimiz ay ülke genelinde tahıl ihracatını yasakladı. Bir başka belirsizlik de savaş sebebiyle Ukrayna’da bu yıl hasat mevsiminde tahıl üretimi yapılıp yapılamayacağı.
GÜVENLİK KONSEYİNDE GERGİNLİK
Bugün toplanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde, Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel, “Rusya’nın başlattığı savaş, tüm dünyayı etkiliyor, gıda fiyatları artıyor, savaş insanları yoksulluğa sürüklüyor ve bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.” dedi. Muhtemel gıda krizine de değinen Michel, “Yaklaşan bu gıda krizinden sadece ve sadece Rusya sorumlu” dedi. Rusya’nın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia, Michel’in suçlamaları üzerine salonu terk etti.
LAVROV GELİYOR
AB yaptırımları nedeniyle şubat ayında Cenevre’de düzenlenen BM İnsan Hakları Konseyi (UNHCR) ve Silahsızlanma Konferansına katılamayan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bu sefer de komşu ülkelerin hava sahasını kapatmasıyla Sırbistan ziyaretini gerçekleştiremedi. Bu seyahatin yerine 7-8 Haziran tarihlerinde Türkiye’ye gideceğini duyuran bakanın gündeminde Karadeniz’de açılması planlanan gıda koridoru var.
TÜRKİYE’NİN SORUMLULUĞU
Türkiye karadeniz’de mayın taraması yapacak. Ayrıca donanma kargo gemilerine refakat ederek emniyete alacak. Dışişleri Bakanı Lavrov bu konu hakkında “Türk meslektaşlarımız, mayınları temizlemeye yardımcı olabileceklerini söyledi. Bizim askerlerimiz eminim bu hususu organize etmeye hazır. Daha sonra gemiler, mayın tarlasından çıkacak ve biz Türk meslektaşlarımızla birlikte bu gemilerin boğazlara kadar gidişini garanti ediyoruz. Ondan sonrası zaten Akdeniz. Biz üzerimize düşeni uzun süredir yapıyoruz” dedi. Ukrayna ise bu plana şüpheli yaklaşıyor. Türkiye-Rusya arasında daha önce gıda koridoru ile ilgili yapılan toplantıya Ukrayna tarafı katılmamıştı.
Gıda koridorunun oluşturulmasında Türkiye’nin üstleneceği rol belli olduğu gibi, gıda krizine gidilen süreçteki sorumluluğu de ortada. Savaşın ilk gününden itibaren Ukrayna limanları ve tahıl ihracatı hep gündemde oldu. 3 Aydan fazla süredir devam eden savaş dünyayı yapay bir krizin eşiğine getirdi. Rusya tahıl üzerinden bir ambargo politikası izlerken ABD ve AB liderleri bir süredir bu krizi engellemenin yollarını arıyor. Seçenekler arasında Ukrayna’ya kıyılarındaki Rus donanmasını vurabilecek, gelişmiş silah sistemlerini göndermek de var, Montrö anlaşmasına aykırı olsa da, bir müttefik kuvvetler donanması oluşturup Karadeniz’de ticaret yolunun güvenliğini sağlamak da. Bu ise savaşı geri dönülmez bir safhaya sokabilir. Dünya’ya tarım ürünü ihracatını durduran Rusya, bu kapsamda başından beri Türkiye’ye ambargo uygulamadı. Erdoğan yönetimi de buna karşı bir süre gıda krizini gündemine almadı. Şimdi ise Rusya ile birlikte bu yapay krizi aşmak için çalışıyor.
Dünya yüzleşmeden bu kriz aşılabilecek mi? İnisiyatif alıp savaş alanına donanmasını yönlendiren Türkiye bir provakasyonla karşılaşacak mı? Kriz sürecinde Rusya ile birlikte hareket eden Türkiye, bunun karşılığını Suriye operasyonunda mı görecek? Bunları zaman gösterecek.
Kulis: Kılıçdaroğlu ile Bahçeli arasında ‘erken seçim ve adaylık’ pazarlığı