Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakerelerinin resmen askıya alınması isteyen 2021 Türkiye Raporu, ezici bir çoğunlukla Avrupa Parlamentosundan geçti. Reformlar konusunda Türkiye’de siyasi iradenin bulunmadığını belirten raporda, hükumetin Kavala davasındaki AİHM kararına meydan okuyarak üyelik sürecini resmen imha ettiği vurgulandı.
BOLD – Avrupa Parlamentosu hazırlanan “2021 Türkiye Raporu”nu Fransa’nın Strazburg kentindeki genel oturumda oyladı. 622 Parlamento üyesinin katıldığı oturumda rapor, 448 “Evet”, 67 “Hayır” ve 107 “Çekimser” oyla kabul edildi. Türkiye Raportörü Amor, oylamanın ardından yaptığı paylaşımda “Umarım Türk hükümeti verilen bu net mesaja sağır kalmaz: AB yolunun kapısını kapatmak (sizin) bilinçli olarak aldığınız bir karardır” ifadesini kullandı. Raporun parlamentoda kabulünün ardından Türkiye tarafından, söz konusu rapor için ‘kabul etmiyor ve reddediyoruz’ açıklaması geldi.
AP NEDEN ÜLKE RAPORLARI HAZIRLIYOR
Avrupa Parlamentosu (AP) 1998 yılından itibaren birliğe adaylık süreci başlatılan ülkelerin Kopenhag kriterlerine (kriterler: aday ülkeler demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını, azınlıklara saygı gösterilmesi ve korunmasını, işleyen bir piyasa ekonomisinin varlığını ve birlik içinde piyasaya uyum sağlayabilecek kapasiteyi garanti eden kurumların istikrarını sağlamış olmalıdır) uyum konusunda kaydettiği gelişmeleri yıllık olarak değerlendiren raporlar yayımlıyor. 2016 Yılına kadar “İlerleme Raporu” adıyla hazırlanan raporlar devamında “Ülke Raporu” olarak adlandırılmıştır. Bu raporlar AP’nin tek taraflı görüş ve değerlendirmelerini yansıtır.
2021 TÜRKİYE RAPORUNUN İÇERİĞİ
Raporla ilgili Parlamentoda söz alan Türkiye Raportörü Sanchez Amor, “Bu raporların temelinde insan hakları, özgürlükler ve hukuk devletinin durumu analiz ediliyor. AB, demokrasilerin kulübü olarak kalmaya devam edecek. Sanıyoruz Türkiye’de yanlış bir hesap hatası var. ‘Biz jeopolitik olarak önemli role sahibiz, Batı’dan gelen tüm eleştiriler durmalı, üyelik süreci hızlanmalıdır’ gibi bir anlayış içindeler. Bu son derece hatalı bir yaklaşım. Raporumuzun merkezinde Türkiye’deki demokratik standartların yıkıcı durumu var. Durum sadece yıkıcı olmakla kalmıyor, giderek daha da kötüye gitmesine yol açan kararlı bir tutum görüyoruz” dedi.
Avrupa Parlamentosu’nun oturumunu takip eden Gazeteci Sertaç Aktan raporda öne çıkan konuları şöyle özetledi:
Türkiye’de demokrasi, hukuk devleti ve temel hak ve özgürlüklere saygı alanlarında elle tutulur ilerleme kaydedilmedi. Bu olmadan da Avrupa Birliği üyelik müzakerelerinin yeniden başlama şansı yok.
Gereken reformlar konusunda siyasi irade yok.
Türkiye’deki mevcut ekonomik durum ‘kaygı verici.’
Cumhurbaşkanlığı, bağımsız olması gereken Merkez Bankası ve Türkiye İstatistik Kurumu gibi kurumlara müdahale ediyor.
Bu kurumların bağımsızlığı AB üyeliği için vazgeçilmez.
Hukuksal güvenliğin olmaması yabancı yatırımları ciddi biçimde tehlikeye sokabiliyor.
Üyelik müzakereleri resmen askıya alınmalı.
Türkiye hükümeti, Osman Kavala davasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına açıkça meydan okuyarak, AB üyelik sürecini yeniden başlatma emellerini kasten imha etti.
Türkiye ve AB, üyelik sürecine paralel olarak, üst düzey diyalog ve modernleştirilmiş bir anlaşma vasıtasıyla, ‘demokrasi, hukuk devleti ve temel hak ve özgürlüklere saygı koşullu, yeni, dengeli ve mütekabiliyet ilkesine dayalı ortaklık’ arayışına girmeli.
‘Ekonomik ve stratejik planda önemli ortak’ Türkiye ticaret, göç, kamu sağlığı, iklim, ekolojik dönüşüm, güvenlik ve terörle mücadele gibi müşterek çıkar alanlarında ‘önemli bir komşu.’
Ankara, aday ülkeler arasında AB’nin dış ve güvenlik politikasına ‘en uzak ülke.’
Türkiye ve AB’nin Kafkasya, Suriye, Irak ve Libya politikaları çelişiyor. Raporda Ankara’nın Suriye ve Irak topraklarındaki askeri operasyonları kınanıyor.
Ukrayna’ya desteği için Ankara’ya teşekkür edilirken Rus yöneticiler ve Rus oligarkları hedef alan yaptırımlarla ilgili tutumunu gözden geçirmesi ve Rus sermaye ve yatırımları için ‘sığınak olmayı bırakması’ isteniyor.
Raporda Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti İle ‘tam dayanışma’ mesajı verilirken, Ankara’ya da ‘Kıbrıs’ta iki devletli çözüm önerisinden vazgeç’ mesajı veriliyor.
AB, Ankara’yı bir kez daha ‘Ermeni soykırımını tanımaya’ çağırırken, Erivan ile Ankara arasındaki son zamanlarda yürütülen diyaloğun olumlu görüldüğü de belirtiliyor.
Göç ve sığınmacılar konusunda işbirliği devam etmeli. Bu alanda Mart 2016’da imzalanan siyasi deklarasyona iki tarafın da saygı duyması lazım. Türkiye’ye yönelik göç baskısı anlaşılır fakat Türk hükümeti göçmenleri ‘siyasi malzeme’ olarak kullanmamalı.
Ankara, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ve Diyanet aracılığıyla AB’deki Türk diasporasını kontrol etmek istiyor.
Türkiye’nin ‘Afrika, Balkanlar, Yakın Doğu ve Kuzey Afrika’da AB karşıtı dezenformasyon yaydığı şüpheleri üzerine AB Dış İlişkiler Dairesi Stratejik İletişim biriminden konuyla ilgili dosya hazırlayarak AP’ye sunması’ talep edildi.
TÜRKİYE’DEN TEPKİLER
Rapora Türkiye tarafından tepki geldi. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada “Ülkemiz ve AB arasındaki ilişkilerin karşılıklı çabalarla güçlendirilmesi ihtiyacı ortadayken, AP’nin sığ ve vizyonsuz bir yaklaşımla bu ihtiyacı görmezden gelerek, raporda önyargılı ve gerçeklikten kopuk değerlendirmelerde bulunmasını kabul etmiyor ve reddediyoruz.” ifadesi yer aldı.
Bakanlık ayrıca demokrasi ve insan haklarına yönelik Erdoğan yönetimine yapılan eleştirilere “raporda yer alan ülkemize dair demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına ilişkin iddialar ile Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konularında bir iki AB üyesinin dar görüşlü çıkar sağlama çabalarını yansıtan temelsiz görüşlerin bizim için hiçbir hükmü bulunmamaktadır” şeklinde cevap verdi.
Yapılan açıklama Erdoğan yönetiminin Avrupa Birliği üyelik sürecinin durması pahasına rapordaki eleştirilere “sağır kalacağını” gösteriyor.
Kulis: Kılıçdaroğlu ile Bahçeli arasında ‘erken seçim ve adaylık’ pazarlığı