BOLD – Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yaptığı açıklamaya göre hasta tutuklu ve hükümlülerle ilgili yeni bir düzenleme yapılacak. Ekim 2022’de Meclis’e sunulması beklenen teklife göre, hasta tutuklu ve hükümlülerin “şartlı tahliye edilebilmeleri” vee “kelepçesiz muayene edilebilmeleri” görüşülecek. Ancak bu düzenleme Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında cezaevinde bulunanlar ile cinayet nedeniyle hapse girenleri kapsamıyor. Bu iki nedenle hapse girenler, hastaneye götürüldüğünde kelepçeli muayene edilip edilmeyecekleri doktorun kararına bırakılacak.
Konu, Gezi Davası’nda 12 yıl hapis cezası verilen ve Bakırköy Cezaevi’ne gönderilen mimar Mücella Yapıcı’nın elleri kelepçeli muayene edilmesiyle gündeme geldi. Türkiye’de birçok hasta uzun yıllardır insan onuruna aykırı bir şekilde kelepçeli ameliyat edildi, birçok hamile kadın kelepçeli doktora götürüldü.
“ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERDE DÜZENLENMİŞTİR”
Konuyla ilgili Evrensel gazetesine konuşan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “Türkiye’nin bunu bir düzenlemeye kavuşturması güzel görünüyor ama ayrımcılığın bizi yeniden 2011 öncesine götürdüğü görünüyor” dedi. Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı şöyle devam etti:
“Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı arasında yapılan ‘Üçlü Protokol’ denen ama ne yasayla ne de uluslararası sözleşmelerle uyumlu olan protokolde 2011’de (Türkiye Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşmesine ek Seçmeli Protokol’ü yapılmadan önce) zaten böyle bir düzenleme vardı. Ne yazık ki bir yargısız infazı da barındırıyordu. Çünkü o protokole dayanarak bu suçlamalarla yargılanan insanların daha yargılama süreçleri tamamlanmadan bu yönde bir tutum almaları için hekimlere bir baskı yapılıyordu.
2011’de Seçmeli Protokol’ün Türkiye tarafından kabul edilmesiyle beraber, terör ve cinayet gibi suçlamalardan yargılananlara dönük ayrım kaldırıldı. Dolayısıyla mahremiyet ilkesi ve insan onuruna yaraşır bir muayene zaten tüm uluslararası sözleşmelerde yer alan bir düzenlemedir. Türkiye’nin bunu bir düzenlenmeye kavuşturması güzel olur ama ayrımcılığın bizi yeniden 2011 öncesine götürdüğü ve dönüldüğü görülüyor. Hangi suçu işlemiş olursa olsun insanların insanlık onuruna yakışmayan davranışlara maruz bırakılması işkence suçu kapsamında değerlendirilmeli.”