BOLD – Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, bugünkü köşe yazısında 28 Şubat davasında tutuklu bulunan generallerin durumunu ele aldı. Terkoğlu köşesinde, geçtiğimiz aylarda İYİ Parti saflarına katılan, kamuoyunda “bamya” lakabıyla bilinen Ahmet Zeki Üçok’tan aldığı kulis bilgisini de paylaştı. Üçok’un anlattıklarına göre, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Montrö Sözleşmesi ile ilgili bildiri yayımladıkları gerekçesiyle haklarında dava açılan amirallerin tutuklanmaması için AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı iki kez arayıp ikna etti.
AKŞENER KOMUTANLARIN HAPİSTE KALMASINI İSTEMİYOR
Terkoğlu’nun “Akşener’den Erdoğan’a ‘bunu yapma’ telefonu” baylıklı yazısının ilgili bölümleri şöyle:
Üçok, Akşener’e 28 Şubat davasındaki ihlalleri anlatan bir çalışma sunduğunu, ziyaret için izin istediğini söyledi. Yanıtı sordum:
“28 Şubat döneminde kendisinin mağduriyet yaşadığını, ancak mahkemeye çağrıldığında TSK zarar görmesin diye şikâyetçi olmadığını, bu konuşmasından etkilenen dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın da şikâyetini geri çektiğini anlattı. İstersem benim ziyarete gidebileceğimi iletti.”
Akşener’in komutanların hapiste kalmasını istemediğine yönelik konuşmasını hatırlatan Üçok’a o ziyarette gördüklerini sordum:
“Ben eski iki komutanı ziyaret ettim. İkisi de 84 yaşında. Birisinde; tansiyon, kalp, demans, prostat, işitme kaybı, bel fıtığı hastalıkları var. Günde 10 adet hap kullanıyor. Diğerinde; vertigo, parkinson, işitme kaybı, oynak tansiyon, bel fıtığı ameliyatlısı, kısa süreli bayılmalar, uyku apnesi hastalıkları var. Günde 16 hap ve uyku apnesi için cihaz kullanıyor.”
ERDOĞAN’I AKŞENER İKNA ETTİ
Konuşmamızda haber değeri taşıyan kritik bir açıklama daha oldu. O da Montrö’ye sahip çıktıkları için haklarında hapis istenen amiraller duyurusu ile ilgiliydi. Malum, Akşener, basın duyurusu için “zevzeklik” demişti. Bunu hatırlattığımda Üçok, daha önce Barış Pehlivan’ın yazısında okuduğumuz bir kulis bilgisinin ayrıntılarını, Akşener’in danışmanı sıfatıyla şöyle anlattı:
“Kimsenin bilmediği bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Amirallerimizin açıklamaları sonrasında hepimiz hatırlıyoruz, iktidar partisi adeta bu açıklamanın üzerinde tepinmeye başladı. Tapu Kadastro müdürlüklerinin bile içerisine katıldığı bir senaryo yürürlüğe konuldu. Gözaltılar başlatıldı. Ben o tarihte henüz İYİ Parti’ye katılmamıştım. Gözaltılar yapılıp tutuklanmaları için hazırlıklar yapılırken o gece, Sayın Akşener beni cep telefonumdan aradı. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ı aradığını, ortada darbe falan gibi bir şeyin söz konusu olmadığını, bu amirallerin hepsinin emekli olup emrinde kimselerin olmadığını, bu kadar büyütülecek bir durumun söz konusu olmadığını, bu kişilerin tutuklanmaları için hazırlıklar yapılmasının doğru olmadığını anlattığını söyledi. Bu konuşmamızdan yaklaşık bir saat kadar sonra Meral Hanım beni tekrar aradı. Sayın Erdoğan ile ikinci defa konuştuğunu, durumu tekrar anlattığını ve tutuklanmamaları konusunda kendisini ikna ettiğini düşündüğünü ifade ederek ‘İnşallah tutuklanma olmaz’ dedi. Şimdi herkes Meral Hanım’a kızıyor ama durum da bu. Kendisi bizzat cumhurbaşkanını iki defa arayıp amirallerimizin tutuklanmamaları için çaba sarf ediyor. Bence Sayın Akşener’in söylediklerini bu görüşmeleri dikkate alarak değerlendirmek daha adil olacak.”
MAHKEMELER ADALETİN ADRESİ DEĞİL, HÜKUMETİN SOPASI
Bu kadarı bile, mahkeme kararlarının nereden alındığını özetliyor. Mahkemeler, adaletin adresi değil, hükumetin sopası olunca, Türkiye fotoğrafının negatifi, ya adliyede ya hapiste görülebiliyor. Işığa tuttukça, gölgelerin gerçeğimiz olduğunu sanki daha net görüyoruz.”
DAVADA TUTUKLU KİMSE YOK
Montrö Sözleşmesi ile ilgili bildiri yayımladıkları gerekçesiyle haklarında dava açılan 3’er yıldan 12’şer yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep edilen 103 emekli amiralden tutuklu kimse bulunmuyor.