ORHAN KAYA | BOLD ANALİZ
Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremde vefat edenlerin sayısı depremin 10’ncu gününde 35 bini geçti. 105 binden fazla yaralı var. 10 ilde 47 bin 791 bina için yıkık, acil yıkılacak veya ağır hasarlı tespiti yapıldı.
Felaket çok büyük, yakınlarını depremde kaybedenlerin, evi yıkılanların yaşadığı acıyı tarif etmek imkansız. Enkaz altında kurtarılmayı bekleyen binlerce insan daha var.
Sahada ise arama kurtarma ve yardım konusunda ilk günden itibaren büyük bir koordinasyonsuzluk/beceriksizlik var. Peki bunun nedeni ne? Depremin olduğu 6 Şubat saat 04.17’den itibaren TSK’sı, AFAD’ı, Kızılay’ı polisi harekete geçmek için bir kişinin talimatını bekledi. O kişi Erdoğan’dan başkası değildi. Binlerce eğitimli personeli bulunan TSK, birinci ün depremin yaşandığı şehirlerde yoktu. 2’nci gün öğleden sonra Erdoğan’dan gelen onay sonrası asker harekete geçti. Ancak enkazdan insanların kurutulacağı kritik zaman dilimleri boşa harcandı.
ASKER NEDEN 1’NCİ GÜN YOKTU?
Halbuki 17 Ağustos 1999 depreminin ardından asker bir saat sonra deprem enkazlarında can kurtarmaya başlamıştı. Aradan 23 yıl geçmesine ve çok sayıda deprem tecrübesi yaşanmasına rağmen TSK neden sahada yoktu, neden asker depremden bir saat sonra müdahale etmedi? AFAD’ın dışında belediyeler, madenciler, sivil kurtarma ekipleri neden hızla bölgeye sevk edilmedi? Vatandaşlar artçı depreme karşı neden uyarılmadı? Soru listesi böyle uzayıp gidiyor. Ama bunların cevabı 2018’de tek adam rejimini kuran AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan verecek. İlçedeki şube müdürüne kadar atamalarda tek söz sahibi olan Erdoğan, depremden yıllar önce devlet aklını yerle bir etti. 17 Ağustos’ta ve sonrasında yaşanan depremlere müdahale konusunda ciddi bir tecrübe kazanan devlet Erdoğan yüzünden bu birikimini çöpe attı.
‘BENDEN HABERSİZ NASIL KARAR ALIRSINIZ?’
Saray koridorlarından sızan bilgiler de depremin ilk günü askerin sahaya inmesini Erdoğan’ın engellediğini gösteriyor. Korkusuz gazetesi yazarı Memduh Bayraktaroğlu’nun aktardığına göre, depremden hemen sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy toplantı yapıp askerin sahaya inmesi gerektiğine karar veriyor. Ancak depremden sabah 7.00’de haberdar olan Erdoğan, üç bakanı “Benden habersiz nasıl karar alırsınız” diyerek operasyonu engelliyor. Bu bilgi doğruysa Erdoğan, askerin sahaya geç inmesinden dolayı hayatını kaybedenlerin fiilen sorumlusu durumda.
ENKAZ ALTINDA BİNLERCE İNSAN VAR
Deprem uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ercan, enkaz altında 140.000 insan olduğunu tahmin ediyor. İnşallah bu tahmin doğru değildir. Aksi halde Kahramanmaraş depremleri dünyanın en fazla can kaybının yaşandığı depremlerden biri olarak tarihe geçecek.
Bağırmaktan sesi kısılan depremzede anne: "Oğlum taşların altında kaldı. Beş gündür gelen yok. Süleyman Soylu, Antakya'ya gel. Erdoğan, neredesin? Devlet millet nerde, yetişin Allah rızası için.'' pic.twitter.com/nIP6HJHUCe
— BOLD (@BOLDmedya) February 15, 2023
DEPREM BÖLGESİNDE ERDOĞAN’A BÜYÜK ÖFKE VAR
Tüm bunlar yaşanırken Erdoğan ne yapıyor? 2002’den beri iktidarda olan, son birkaç yıldır ülkeyi ekonomik krize sürükleyerek ilk kez iktidarını kaybetmekle karşı karşıya kalan Erdoğan’a deprem bölgesinde büyük bir öfke var. Depremde evladını, anasını, babasını kaybeden, ciğeri yanan insanlar AKP iktidarını sorumlu tutuyor.
Erdoğan, kendisine yaklaşan öfkeyi gördü ve depremin ilk gününden itibaren öfkeye öfkeli karşılık verdi. Vatandaşları korkutup sindirmek istedi. Erdoğan, canı yanan, evladını annesini yada kaybeden bir insanı hiçbir şeyin durduramayacağını biliyor.
MİLLET İTTİFAKI’NA BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR
Erdoğan, deprem mağdurlarının öfkesinin geçmesi ve algılarla oynayabilmesi için zamana ihtiyacı olduğunun farkında. Bu yüzden deprem felaketi ortasında Haziran’da yapılması gereken seçimleri 1 yıl erteletip, depremin getirdiği siyasi enkazdan kurtulmayı planlıyor. Anayasa’ya göre seçimler ancak savaş sebebiyle TBMM tarafından 1 yıllığına geriye bırakılıyor. Anayasa’da savaş hali dışında seçimi erteletecek başka bir neden yok. Ancak Yüksek Seçim Kurulu, Anayasa’yı Erdoğan lehine yorumlayıp ‘fiili imkânsızlık’ deyip hukuksuz bir kararla seçimi erteleyebilir. İşte burada Millet İttifakı’na büyük görev düşüyor. Seçimlerin zamanında yapılması demokrasi açısından çok önemli. 90 günde seçim hazırlığı yapan YSK, seçimi zamanında yani haziran ayında rahatlıkla yapabilir. Eğer Erdoğan, YSK eliyle seçimi bir kez erteletirse Türkiye’de bir daha demokratik bir seçim yapılır mı esas soru bu. Erdoğan, iktidarını seçimle vermez. Bakalım muhalefet bu kez Erdoğan’ın dediğine razı olacak mı?