BOLD – Yargıtay’ın Adalet Bakanlığı eski Müsteşarı Birol Erdem’e Gülen Hareketi yöneticiliği suçundan açılan davada verdiği beraat kararı yargı gündemindeki yerini koruyor.
15 Temmuz’un ardından tutuklanan ve Etkin Pişmanlık hükümlerinden yararlandığı gerekçesiyle 5,5 yıl sonra tahliye edilen eski Hakimler ve Savcılar Kurulu Daire Başkanı İbrahim Okur, Gülen Hareketi yöneticiliği suçundan verilen 10 yıl hapis cezasının örgüt üyeliğinden yargılanması gerekçesiyle bozulmasının ardından Yargıtay 3’ncü Ceza Dairesi’nde bugün yeniden yargılanmaya başlandı.
Gazeteci Müyesser Yıldız’ın haberine göre ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılamada savunma yapan İbrahim Okur, suçlamalar, tanıklar, ifadeler konusunda aynı durumda oldukları halde Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun “suç işleme kastıyla hareket etmediği” sonucuna vararak Adalet Bakanlığı eski Müsteşarı Birol Erdem hakkında beraat kararı verdiğini hatırlattı. Okur, “Bir şey suçsa ikimiz için de suç, değilse ikimiz için de değil. Birol Erdem’le beni ayıran nedir? Aynı eylemi farklı sonuçlara bağlamak, ‘Ne olursa olsun sizi cezalandıracağız.’ demektir.” dedi. Okur, şunları söyledi:
BİROL ERDEM’LE BENİ AYIRAN NEDİR?
““Hangi kabul doğru; Birol Erdem’le ilgili olanlar mı benimle ilgili olanlar mı? 6 yıl örgüt evlerine giden Birol Erdem’in örgütün nihai hedefini bilmediğini söyleyen Yargıtay, ben örgüt evlerine gitmediğimi ispatladığım halde bana nasıl örgüt yöneticisi veya üyesi diyebilmiştir? Bu tablo eşitlik, ayırımcılık yasağı ve adil yargılama ilkelerine ayıkırıdır. Bakanın verdiği görevle yargı reformu çalışmalarına katıldığım için beni suçlayan Yargıtay, aynı şekilde bu çalışmalara katılan Birol Erdem için ‘Görevlendirildi.’ diyor. Birol Erdem kararında, ‘Atama yetkisi sanığa ait değil, genelleme ile sonuca gidilemesi olanaklı değil.’ diyen Yargıtay, benimle ilgili hiç bu irdelemeyi yapmadan kadrolaşmayı sağladığımı söylüyor. Tanıklarların her ikimiz hakkındaki beyanları aynı; ama onun dosyasında bu ifadelere itibar edilmezken benimkinde itibar ediliyor. Suçta ve cezada kanunilik ilkesinde gizli bir ‘İbrahim Okur hariç’ ifadesi yoksa bu nasıl oluyor? Bir şey suçsa ikimiz için de suç, değilse ikimiz için de değil. Birol Erdem’le beni ayıran nedir? Aynı eylemi farklı sonuçlara bağlamak, ‘Ne olursa olsun sizi cezalandıracağız.’ demektir.”
ZEKERİYA ÖZ’ÜN GÖREVDEN ALINMASINI TEKLİF ETTİM
Duruşmada Okur, Ergenekon davası savcı ve hakimleriyle ilgili de çarpıcı açıklamalar yaptı. Ergenekon hakimlerini ve savcılarını atadığı suçlamasına cevap veren Okur, Ergenekon ve Balyoz davası hakimleri Sedat Sami Haşıloğlu, Ömer Diken, Mehmet Ekinci başta olmak üzere birçok ismin Kadir Özbek’in HSYK Başkanvekilliği döneminde göreve getirildiğini belirtti. Okur, Ergenekon ve Balyoz davalarına itiraz edip Zekeriya Öz’ün görevden alınmasını teklif ettiğini, hükümetin vesayetle mücadele adına bunlarla yan yana durup altına zırhlı araç verdiğini, heykelinin dikilmesinden söz edildiğini, bu havanın MİT Müsteşarı’nın ifadeye çağrılmasından sonra değiştiğini vurguladı.
HÜKUMET ERGENEKON DAVALARINI DESTEKLİYORDU
İbrahim Okur, Ergenekon ve Balyoz davalarındaki hakimleri ve savcıları kolladığı suçlamasına karşı savunmasında da şunları anlattı: “Genel Kurul’da tamamı hakkında soruşturma izni verilmesini istedim. 9. Ceza Dairesi, ‘Evet, muhalefet etmişsin; ama sonuca etkili olmayacağı için kamuflaj amaçlı böyle davrandın.’ diyor. O oylama Bakanlık tarafı katılmadığı için sonuçlanmadı. Çünkü hükümet bu davaları destekliyor, doğru olduğuna inanıyordu. Cemaatle aynı bakış açısına sahiplerdi. Yargıtay’ın bu görüşü niyet okuma ve önyargı değilse nedir? Bir örnek vereyim. İşçi Partisi’ndeki aramadan dolayı savcı Abbas Özden aramayı yapan polisler hakında dava açtı. Dava sonucunda beraat eden polisler Abbas Özden’i şikayet etmiş, kınama cezası verilmiş. Konu Genel Kurul gündemine geldiğinde ben bu cezaya, ‘Her iki davadan biri beraatle sonuçlanıyor, her beraatte savcılar şikâyet edilir ve ceza verilirse savcı bulamayız.’ diyerek karşı çıktım. Ama Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek cezayı uygun buldu. Sonra Yargıda Birlik Platformu’nda ikisi kol kola girdi. Ben burada yargılanacağım, ama Kenan İpek F…’yle mücadelenin bayraktarı olacak.”
MİT TIR’LARI SAVCILARINI 3 GÜN SONRA GÖREVDEN ALDIRDIM
Heyet üyelerinden birisi de, “Peki MİT TIR’ları olayında siz de savcıyı aramışsınız, ama niye sadece Bakan ve Kenan İpek hakkında tutanak tuttular da sizin hakınızda tutmadılar?” sorusunu yöneltti. Okur, şunları söyledi: “Gerek Bekir Bozdağ gerekse Kenan İpek savcılarla çok sert tonda konuşmuş. Ben hiçbir savcıyla bu tonda konuşmadım, tarzım böyle değil. Eşimle bile böyle konuşmam. Kenan İpek aramamı isteyince arayıp ne olduğunu sordum, yanlış yaptıklarını anlattım. Bozdağ ve İpek tonunda konuşsam benim hakkımda da tutanak tutarlardı. İsterseniz Kenan İpek’i çağıralım; onlarla neyi, nasıl konuştuğunu soralım. Tutanak tutmamalarının sebebi, onlardan olduğum için değil. Onlardan olsam 3 gün sonra görevden aldırmazdım. Teklif eden benim, tamamının alınmasında da olurum var.”
ŞAMİL TAYYAR YARGITAY ÜYELİĞİ İÇİN TELEFON ETTİ
HSYK’da görev yaparken Yargıtay’a seçtikleri üyeler arasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’in de olduğunu söyleyen Okur, “İddianameyi hazırlayan savcı Yargıtay üyesi olmak istemişti. Hatta bunun için Şamil Tayyar telefon etmişti. Seçilmedi. Bilmiyorum, sebebi bu mu; ama olmadığı halde iddianameye kod adım olduğunu bile yazdı.” dedi.
YARGITAY KARARIN GEREKÇESİNİ DEĞİŞTİRDİ
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem hakkında Yargıtay 9’ncu Ceza Dairesinin verdiği beraat kararını onamıştı. CGK, dairenin “Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kişi, kasten hareket etmiş olmaz” gerekçesini de onamıştı. Yargıtay’ın kararının havuz medyasında Erdem kararının Gülen Hareketi soruşturmalarına emsal olacağı ve çok sayıda tahliye olacağı şeklinde haber olmasının ardından CGK, güncel yargılamaların hiç birinde görülmeyen bir manevrayla gerekçesini değiştirmişti. CGK, Erdem hakkında “hata hükümlerinin uygulanma koşullarının oluşmadığının ve sanığın üzerine atılı suçu işleme kastı bulunmadığının gözetilmemesi nedeniyle bozulmasına” hükmetmişti.
ETKİN PİŞMANLIKTAN YARARLANDI
İbrahim Okur, 15 Temmuz sonrası tutuklanmış ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde yargılanıp örgüt yöneticiliğinden 10 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Okur’un suçunun örgüt üyeliği olduğunu belirterek kararı bozmuştu. Kurul, Okur’un içeride geçirdiği süre ve etkin pişmanlıktan yararlandığını da belirterek yaklaşık 5.5 yıl hapis yattıktan sonra, Aralık 2021’de tahliye etmişti.