TANER DEMİR I BOLD ANALİZ
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 28 Mayıs gecesi Saray’ın balkonundan yaptığı konuşmada “Bu seçimi hiçkimse kaybetmemiştir. 85 milyon vatandaşımız kazanmıştır” sözleri bazı gazeteciler ve aydınlar tarafından yumuşama olarak yorumlandı. Ancak bu sözlerin üzerinden bir hafta bile geçmeden ‘hukuksuzluğun’ aynen devam ettiğini herkes gördü. Çünkü mahkemeler, hakimler ve savcılar hala siyasetin emri altında.
SEÇİLMİŞ MİLLETVEKİLİ CEZAEVİNDE
Seçim öncesi kırgınlıkları bir kenara bırakacağını ifade eden Erdoğan’ın atadığı yeni bakanların verdiği mesajlar da şimdilik karşılık bulmadı. Milletin oylarıyla Hatay’dan vekil seçilen Can Atalay, Gezi Parkı davası dolayısıyla tutuklu olduğu için TBMM’ye gelemedi. Mazbatasını almasına rağmen Yargıtay’ın tahliye kararı olmadığı için cezaevinde tutulmaya devam ediyor.
GÜLEN HAREKETİ MENSUPLARINA HERGÜN GÖZALTI
AKP’li bakanlara ve çocuklarına 17-25 Aralık 2013 yılında yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından Erdoğan’ın hedefe koyduğu Gülen Hareketine yönelik cadı avı ise kaldığı yerden devam ediyor. 15 Temmuz sonrası kitlesel tutuklamalara dönüşen Gülen Hareketi üyelerine yönelik operasyonlar 28 Mayıs seçimleri sonrası yeniden hızlandı. Saray Kabine’sinin üçüncü günü olan 6 Haziran 2023 Salı günü Ankara ve İzmir’de yürütülen 3 farklı soruşturmada 53 kişiye gözaltı kararı verildi.
AİHM KARARLARINA RAĞMEN TUTUKLAMALAR SON SÜRAT
Aralarında muvazzaf asker, ilişiği kesilmiş askeri öğrenci, üniversite yıllarında çalışma evinde kalmış avukat, ilişiği kesilmiş polis koleji öğrencisi ve polislerinde olduğu kişilerin ankesörlü telefonla arandığı gerekçesiyle özgürlükleri elinden alındı. Aynen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin suç teşkil etmediği yönünde kararlarına rağmen Bank Asya’ya para yatıran ve Bylock kullanan ev hanımlarının, esnafların, öğretmenlerin, polislerin, gazetecilerin ve daha nicelerinin cezaevine atıldığı gibi.
TOPLUMUN BİR KESİMİNE TECRİT UYGULANIYOR, MİLLET ALKIŞLIYOR
15 Temmuz darbe iddiasıyla ‘terör örgütü yöneticiliği’ ‘terör örgütü üyeliği’ cezaları alan yüzbinlerce vatandaş, aldıkları 6.3 yıl ile 15 yıl arasında değişen cezaları yattı. ‘Yatarını bitirip’ cezaevinden çıkanlara ‘yeniden yapılanma’ ‘örgütle ilişkinin devamı’ gibi hukuksuz gerekçelerle yeni soruşturmalara maruz kalıyor. Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun verdiği bilgiye göre 2,5 milyondan fazla insana terör soruşturması açılırken toplumun geri kalanı bu adaletsizliğe alkış tutuyor.
İÇİŞLERİ VE ADALET BAKANLARININ DEMOKRATİKLEŞME MESAJI
Bu alkışlardan cesaret alan Erdoğan’ın yumuşamasını bekleyenler hayalcilikten öteye geçemiyor. Yeni İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya görevi devralırken “Temel referansımız hukuk ve insan haklarıdır. Bundan taviz verilmeyecektir.” sözü verdi. Yeni Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise “Demokratik ve sivil bir Anayasa’yı milletimiz hakediyor” dedi. İki icracı bakan bunları söylerken Türkiye’deki hukuksuzluktan kaçmak için Meriç Nehri ve Ege Denizi’nde ölmeyi göze alan onlarca aileden habersiz mi? Tabiki hayır.
CEZAEVİNDEKİ İPEK KÜBRA BEBEK VE DİĞERLERİ…
Erdoğan ve bakanları, eğer hukuka ve demokrasiye dönmek istiyorsa Bakırköy Kadın Cezaevi’nde annesiyle birlikte tutuklu olan 10 aylık İpek Kübra bebek ve diğer bütün çocukları derhal evlerine yollamalı. Cezaevinde tutsak olan 700’ün üzerindeki bebek demir kapı sesleri ve gardiyanların komutlarıyla büyümekten kurtulmalı.
Yeni bakanlar bir talimatla seçilmiş milletvekili Can Atalay’ı TBMM’ye uğurlamalı. Hala aydınlatılamayan 15 Temmuz’un üzerinden yıllar geçmesine rağmen Gülen Hareketi mensuplarına yönelik cadı avı da artık son bulmalı.
Erdoğan ve kabinesi bunları yapar mı? Göreceğiz.