BOLD – Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobane Davası’nda savunma yapan Kürt siyasetçi Ahmet Türk, Çözüm Süreci’nde Kobane, Kandil ve İmralı’ya devletin bilgisi dahilinde gidildiğini belirterek “Bizi yargılıyorsanız, bizi gönderenleri de yargılayın” dedi.
Kobane Davası’nın 32’nci duruşmasının 2’nci oturumu, Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsünde bulunan Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sincan Kapalı Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler duruşmada hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
HDP Eş Genel Başkanı Cahit Kırkazak, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) milletvekilleri Sümeyye Boz ve Ali Bozan da duruşmayı izledi. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatlarının da katıldığı duruşma, kimlik tespiti ve dosyaya eklenen evrakların okunması ile başladı.
BİZİ KANDİL’E, İMRALI’YA GÖNDERENLER DE YARGILANSIN
Mezopotamya Ajansı’nın aktardığına göre Ahmet Türk, mahkemedeki konuşmasında bu davanın siyasi olduğunu ve talimat üzerine açıldığını belirtti. İddianameyi “Andersen’den Masallar” olarak değerlendiren Türk, şu ifadeleri kullandı: “12 Eylül’de de Diyarbakır zindanlarını yaşadık. Bizler toplumun bir araya gelmesi için çaba gösterdik. Legal fikirlerimizi, eylemlerimizi illegal olarak gösteren bir anlayış ile karşı karşıyayız. Bu nasıl bir demokrasi olabilir. Yargının siyasallaştığı bir süreci yaşıyoruz. Bundan üzüntü duyuyoruz. Kobane’de her insanımız yardımlar yaptı. Yardımları suç sayan bir anlayış! Biz bu yardımların konvoyunu Mardin Valisi ile yolladık. Kobane’de yapılanlara ses çıkarılmasına dair yaptığım bir konuşma, bu iddianamede yer almış. Peki DAİŞ çetelerini mi savunacağız?”
50 yıldır bir siyasetin içinde yer aldığını belirten Türk, iddianamede halkın kendisine değer vermesinin “örgüt üyeliği” olarak değerlendirildiği belirtti. Barışın sağlanması çabalarını bu günden sonra da sürdüreceklerini belirten Türk, şunları söyledi: “İnkarcı mantığa karşı bütün sorumluluk bize düşüyor. Vicdani görevimizi yerine getireceğiz. Yine çözüm sürecinde ilk görüşmeyi biz yaptık. Peki nasıl yaptık? Cezaevi müdürü bile İstanbul’da feribotla bizi götürdü. Kimin talimatı üzerine? Başbakan, Cumhurbaşkanı talimatı üzerine bu görevi yaptık ve çözüm sürecinde rol aldık. Kobanê’ye, Kandile gitmişsek, bunlar devletin bilgisi dahilinde yapıldı. Bizi yargılıyorsanız, bizi gönderenleri de yargılayın, bu süreci başlatanları yargılayın.”
Ahmet Türk’ün avukatı Erdal Kuzu da dönemin AKP’li vekillerinin ve bakanlarının Abdullah Öcalan ile ilgili sözlerini anımsatarak, şöyle konuştu: “Bunlar örgüt üyesi mi örgüt yöneticisi mi? Bunlar neden ele alınmıyor. Bu demeçleri veren o dönemki iktidarın mensupları hukuktan muaf tutuluyor. Bu durumda iktidar sadece gücü yettiği için Kürt temsilcilerini cezalandırma yoluna gidiyor. Bu mütalaa, yargılama siyasidir. Müvekkilim 50 yıldır siyaset yapmıştır. Kürt halkını savunmuş, anayasal haklarına erişmesi için mücadele vermiştir. Bu yargılama bu anlamda siyasi bir davadır. Kimse de mahkemenizin tutumunu alkışlamayacak. 80 yaşındaki bir adamı örgüt yönetmekten yargılıyorsunuz. Yargılanan Kürtlerdir, siyasal talepleri ve Kürtleri savunanlardır. Beraat talebi vermenizi talep ediyoruz.”