ERSOY ÇELİK | BOLD ANALİZ-
Türkiye’de Mayıs ayından bu yana siyaset arenasında yaşananlar, aslında çok da yabancısı olduğumuz hadiseler değil. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan seçimlerden hemen sonra, sanki iktidar değişmişcesine, mülkiyede ve emniyette köklü tasfiyeler gerçekleştirdi. Soylu’nun yerine Ali Yerlikaya’yı içişleri bakanı olarak atadı. Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile uyumlu çalışan ve “ülkücü” olarak bilinen mafyatik emniyet müdürleri ile valileri, tabiri caizse deliğe süpürdü. Deliğe süpürme süreci elbette emniyet ve mülkiye ile sınırlı kalmadı. Soylu’ya himayesindeki mafya babası Ayhan Bora Kaplan’ı da prodüksiyonlu bir operasyonla yakalattı ve tutuklattı.
“BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİN KAYNAĞI SOYLU” ALGISI OLUŞTURULUYOR
Seri operasyonlar sonrasında yeni İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yıldızı hızla parladı, parlatıldı. Medyada ve dolayısıyla kamuoyunda öyle bir algı oluşturuldu ki, Süleyman Soylu bakanlığı döneminde emniyette ve mülkiyede hak hukuk tanımayan mafyatik bir kadrolaşmaya gitti, eli kanlı mafya ile iş tuttu; Yerlikaya geldi, Erdoğan’ın desteğiyle bütün pislikleri temizliyor. “Bütün kötülüklerin kaynağı Süleyman Soylu idi, şimdi Yerlikaya temiz eller sürecini yürütüyor.” Oluşturulmak istenen ve hakkını teslim edeyim, büyük ölçüde de başarılı olan algı bu. Süleyman Soylu, yıllarca ses tellerini yırtarak Erdoğan için attığı naraların, tiratların mükafatını kendisinin ve “ülkücü” ekibinin deliğe süpürülmesi ile alıyor.
SOYLU, ERDOĞAN’IN KİRLİ MAŞASINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL
Soylu’yu “mağdur” olarak gördüğümü sanmayın sakın bu sözlerimden. Erdoğan’ın tüm pis işlerinde kullandığı bir maşadan başka bir şey değildi Süleyman Soylu. Ki, bu analizin konusu tam da bu cümledir. Erdoğan, üzerine binbir türlü pislik bulaşmış haliyle çığırtkan maşası Soylu’yu bir kenara attı, yenisiyle yoluna devam ediyor. Üstelik tüm pisliklerin faili Soylu’ymuş, kendisinin dahli yokmuş gibi algı oluşturarak, molozları Soylu’nun bahçesine yığarak gerçekleştiriyor bu operasyonu. Evet, kitap okumuyor, yabancı dil bilmiyor, 1955’te CHP’nin iktidarda olduğunu sanıyor, en küçük entelektüel birikimi yok; bilmiyor, bilmediğini de bilmiyor ama bildiğini sanıyor, doğru. Ama pragmatizm ve Makyavelizm konusunda alaylı fevkalade bir donanıma sahip. İşte bu yönüyle, tüm enkazı, süprüntüleri, pislikleri Soylu’nun kucağına bırakıp sıyrılabiliyor.
DÜMENDE ERDOĞAN VARDI, SOYLU DEĞİL
Fakat unuttuğu bir şey var Erdoğan’ın. Tarih o ne isterse öyle yazan bir özel kalemi değil. Kısa süreli olarak manipüle edilebilir, lakin er geç hakikat, tüm algıları siler süpürür, tahtına oturur. Süleyman Soylu’nun içişleri bakanlığı döneminde emniyette ve mülkiyede yüzlerce, binlerce, onbinlerce hukuksuzluk, yolsuzluk, istismar ve işkence oldu, doğru. Mafya altın devrini yaşadı, kent meydanlarında miting düzenledi, kan banyosu konuşmaları yaptı, evet. Emniyetle mafya kol kola bir harami düzeni kurdu, uyuşturucu kaçakçıları Soylu ile fotoğraf albümleri çıkardı, Ankara’nın göbeğinde eski ülkü ocakları genel başkanı Doçent Sinan Ateş, uyuşturucu torbacılarına infaz ettirildi. Bunların hepsi Soylu’nun himayesinde oldu elbette. Ama dümende asıl Erdoğan vardı. Tüm bu pislikler ve hukuksuzlukların ardında onun talimatları vardı. Soylu bu suçları, Erdoğan’ın saltanatını ikame edebilmek için işledi.
ERDOĞAN’IN ELLERİ ANCAK VELİ KÜÇÜK’ÜN ELLERİ KADAR TEMİZ
İktidarının ilk 10 yılındaki, ulusalcıların eleştirdiği Ergenekon operasyonlarının faturasını Gülen Hareketi’ne, Suriye’deki hezimeti Ahmet Davutoğlu’na, ekonomideki savrulmayı Ali Babacan’a, İsrail’le ilişkilerin gerilmesini Mavi Marmara nedeniyle İHH’ya vesaire, fatura eden Erdoğan, Türkiye’nin mafya devletine dönüştürülmesinin bedelini ise 7 yıl boyunca kendi saltanatının inşası için kullandığı Soylu’ya ve onun ekibine ödetmek istiyor. Aklı sıra Soylu’nu “demokratların” önüne atacak ve kendisi elini yıkayıp çıkacak! Lakin yanılıyor, kazın ayağı öyle değil! Aklı başında kimse onun temiz eller algısına inanmıyor. Erdoğan’ın elleri ancak, yıllarca Abdullah Çatlı’yı kullanan ve Susurluk’ta kaza olur olmaz gazetecileri arayıp “Mehmet Özbay kimlikli şahıs Abdullah Çatlı’dır” diyen Veli Küçük kadar temizdir!
Yiyip içip faturayı ödemeden, elini yıkayıp çıkmak yok öyle!