BOLD – Kamuoyunun yakından takip ettiği Dilan Polat davasında gerçeğin öğrenilmesinin mahkemeler tarafından engellendiğini belirten gazeteci Fatih Altaylı, Gazze için 3 günlük yas ilan edildiğini hatırlatarak “Bir yas da Türk adaleti için ilan edelim” diye yazdı.
Kendine ait web sitesinde Dilan Polat davasındaki gelişmelere değindiği bir yazı yayınlayan Fatih Altaylı, Dilan Polat ve eşi Engin Polat soruşturmasında gerçeklerin gizlenmeye başlandığını belirtti.
Altaylı, şu ifadeleri kullandı: “Hamas’ın başlatıp, İsrail’in insafsızca karşılık verdiği savaş, bize memlekette olan biteni unutturmaya başladı.
Mesela Dilan Polat dosyasını unutuyoruz.
İsrail ile Hamas arasındaki post truth medya savaşını ve gerçeklerin perdelenmesini gündeme getiriyoruz ama gerçeklere, bilgiye, doğruya kendi ülkemizde yapılan perdelemeyi yazmıyoruz.
Toplumun büyük ölçüde ilgisini çeken ve içinde dört başı mamur bir rezaleti barındıran Dilan Polat davası ile ilgili gerçekleri öğrenmemiz bir mahkeme kararı ile engelleniyor.
Bir çete olarak kara para aklandığı kamunun ilgili kurumları tarafından raporlaştırılan ve belki de ortaya herkes açısından bir ibretlik öykü ve büyük bir çeteyi ortaya çıkaracak olan dava bizzat savcılığın talebi ile “gizlilik perdesi” ile karartılıyor.
Belli ki, bu dosyaya konu olması muhtemel birileri daha şimdiden korumaya alınıyor, Polat’ların arkasındaki isimler saklanmaya ve belki de dava ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.
Adaletin geldiği noktada bu kadar büyük miktarda paraların konuşulduğu bir dava ile ilgili halkın kafasında soru işaretleri oluşturuluyor ve adalete olan güven bir kez daha kökünden sarsılıyor.
Gazze için ilan ettiğimiz 3 günlük yas sona erince bir yas da Türk adaleti için ilan edelim.
Ama böylesine bir katliama üç gün yetmez.
En az 1 ay olmalı.”
İSMAİL SAYMAZ: DİLAN POLAT DOSYASININ KAPATILMASI İÇİN BÜYÜK PARALAR KONUŞULUYOR
Gazeteci İsmail Saymaz da bugünkü köşesinde benzer değerlendirmelerde bulundu. İsmail Saymaz, haklarında kara para aklama ve vergi kaçırma gibi birçok iddia ortaya atılan sosyal medya ünlüsü Dilan Polat ve eşi Engin Polat’a ilişkin yürütülen soruşturma dosyasının kapatılması için ‘rüşvet’ iddialarının konuşulduğunu belirterek “Dilan Polat dosyasının kapatılması için büyük paraların konuşulduğu kulağıma geliyor” dedi.
Saymaz, BirGün yazarı Timur Soykan’ın gündeme getirdiği ‘Adaletin çarkı rüşvetle döndü’ skandalının ardından başlayan tartışmaları anımsatarak İsmail Uçar’ın İstanbul Başsavcısı olmayı beklediğini belirterek şöyle devam etti:
“Ancak ‘İstanbul Grubu’ diye nitelenen güç odağı tarafından bu göreve getirilmedi.
Dahası Uçar’ın F…’cü diye suçladığı Altun, Adalet Komisyonu Başkanlığı’na atandı. Altun da Demiroğlu’nu 21. Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığına taşıdı.
Uçar’ın dilekçesi hem HSK’yi hem de Adalet Bakanlığı’nı kızdırdı. Dilekçe pazartesi HSK’nin önüne geldi.
Kurul müfettiş görevlendirdi.
Bu dilekçe yargıda var olan ve kokusu gün geçtikçe artan ‘kanalizasyonun’ patladığının alameti olabilir.
Güncel bir örnek vereyim.
Dilan Polat dosyasının kapatılması için büyük paraların konuşulduğu kulağıma geliyor.
Demem o ki…
Her adliyede çıkar karşılığı davaların karara bağlanıp tahliyeler verildiğine dair yaygın bir kabul var. İranlı uyuşturucu kaçakçısı Zindaşti’nin Burhan Kuzu aracılığıyla tahliyesi, en somut örnek.
Bu yüzden Uçar’ın iddiaları ciddiyetle incelenmeli.
Başta Altun ve Demiroğlu olmak üzere, rüşvete karıştığı ispat edilen kim varsa, bir daha o adliyeye ancak sanık olarak gelebilmeli.
O dilekçe yargıdaki hakimiyet savaşının bildirisi ise Uçar bedelini ödemeli.
Fakat gördüğüm kadarıyla…
İki taraf bu dilekçeler hiç verilmemiş gibi mesleklerine devam ediyor.
Üstelik aynı adliyede ve aynı koltuklarda oturuyorlar.
Demiroğlu, hapis cezaları ve beraat kararları veriyor, tanliyelere ve tutukluluklara imza atıyor.
Gerçekten rüşvet aldıysa vereceği kararların tümüne şüphe düşer.
Buna karşılık Uçar’ın başsavcılığında soruşturmalar yürütülüyor, davalar açılıp takipsizlik kararları veriliyor. Eğer dilekçesindeki ithamlar gerçekdışı ise soruşturmalardaki bütün işlemler gölgelenir.
Dilekçelerin gereği yapılmazsa yargı rüşvet suçlamasının altında kalır.”