BOLD – AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, önümüzdeki Cuma günü Almanya’ya bir ziyaret gerçekleştirecek. Berlin ziyareti öncesinde Almanya’da, Erdoğan’ın Hamas konusundaki tutumuyla ilgili tartışmalar sürüyor.
İktidardaki Sosyal Demokrat Parti (SPD) meclis grup başkanı Rolf Mützenich, Erdoğan’ı “kesinlikle zorlu bir kişilik” diye nitelendirirken Türkiye’nin “çeşitli bölgelerin kesiştiği bir coğrafyada önemli bir ülke” olduğuna vurgu yaptı. Erdoğan’ın nüfuzunu kullanarak Hamas’ı daha ılımlı bir yaklaşıma ya da İsrailli rehineleri serbest bırakmaya teşvik edebileceğini belirten Mützenich, Hamas ile ilgili ifadelerine rağmen ziyaretin iptal edilmemiş olmasını doğru bulduğunu vurguladı. Ana muhalefetteki Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisi lideri Friedrich Merz de ziyaretin iptal edilmemiş olmasını doğru bir adım olarak değerlendirerek “Ancak Başbakan Scholz, Türkiye Cumhurbaşkanına İsrail ile ilgili ifadelerinin tamamen kabul edilemez olduğunu açık bir şekilde ifade etmek zorundadır. Scholz ayrıca, AB’ye sığınmacı girişlerini sınırlamak üzere AB-Türkiye mülteci mutabakatının devamı için de çaba göstermelidir” dedi.
TÜRK MÜLTECİLER GÜNDEME GELMELİ
Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisinin meclis grup başkanı Alexander Dobrindt de, “Scholz, Almanya’nın olabilecek en güçlü şekilde İsrail’in yanında yer aldığını ve Hamas terörünü olduğundan farklı göstermeye yönelik her tür çabayı kabul edilemez bulduğumuzu yanlış anlamaya mahal bırakmayacak şekilde göstermelidir” ifadelerini kullandı. Dobrindt, “Scholz, Türkiye’den Almanya’ya gelen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ilticacıların sayısının giderek artmasının kabul edilemez olduğuna da dikkat çekmelidir” diye konuştu. Sol Parti lideri Martin Schirdewan ise Erdoğan’a davetin geri çekilmesini, ziyaret yerine Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un kendisiyle görüntülü bağlantı yoluyla görüşmesini önerdi. Schirdewan, hükümetin bir “terör destekçisine kırmızı halı sermesinin şizofren bir durum olduğunu” ifade etti.
Erdoğan’ın, AB’nin terör örgütü olarak gördüğü Hamas’ın terör örgütü değil mücahit olduğu yönündeki sözleri ve İsrail’i “faşizm” ile suçlaması Almanya’da tepkilere yol açmıştı. Başbakan Olaf Scholz, Erdoğan’ın İsrail’e yönelik suçlamalarını “absürt” olarak nitelendirmiş, Hamas’a karşı kendini savunmanın İsrail için sadece bir hak değil, aynı zamanda ödev olduğunu vurgulamıştı. Scholz, İsrail’in insanî devletler hukukuna riayet ettiğini de savunmuştu.
Erdoğan tartışmalarına Almanya Yahudiler Merkez Konseyi de katıldı. Konsey Başkanı Josef Schuster, Erdoğan’ı “Almanya’nın meşru bir siyasi partneri olarak görmediğini” belirterek “İsrail’in varlık hakkını inkâr etmekle kalmayıp bu hakka karşı mücadele eden biri, Alman siyasetinin partneri olamaz” dedi. Erdoğan’ın Almanya gezisine bir eleştiri de Almanya Kürt Toplumu derneği başkanı Ali Ertan Toprak’tan geldi. “Mevcut koşullar altında Alman tarafının daveti iptal etmesini arzu ederdim” diyen Toprak, “Bir yanda İsrail’in güvenliği ile bağlantılı olarak her gün Almanya’nın devlet politikasından bahsedip diğer yanda en büyük antisemite kırmızı halı sermek gibi bir şey olamaz” dedi. Toprak, Erdoğan’ın ziyaretine karşı “demokratik protesto” çağrısı yaptı.
İŞ DÜNYASI SİYASETTEN AYRI DÜŞÜNÜYOR: GÜMRÜK BİRLİĞİ
Ziyarette Erdoğan’ın Almanya Cumhurbaşkanı Walter Steinmeier ve Başbakan Olaf Scholz ile bir araya gelmesi planlanıyor. Liderlerin İsrail-Hamas savaşı ve Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki göç politikaları başta olmak üzere pek çok kritik konuyu ele alması bekleniyor. Türkiye iş dünyası ise kritik bir dönemde Türkiye ve Almanya arasında gerçekleştirilecek bu en üst düzey temaslarda, Gümrük Birliği konusunun da ele alınmasını talep ediyor.
DW Türkçe’ye konuşan iş dünyası temsilcileri, Avrupa Birliği’nden 1 Ocak 1996 tarihinde üye olduğu Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesini ve AB’nin üçüncü ülkelerle imzaladığı Serbest Ticaret Antlaşmaları’na (STA) Türkiye’nin de taraf kabul edilmesini istiyor. Bu konuda AB’nin en büyük ekonomisi olan Almanya’nın tavrının belirleyici olacağı belirtiliyor.
Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası (AHK) verilerine göre, Alman şirketler AKP’nin hükümete geldiği 2002 yılından bu yana Türkiye’ye yaklaşık 11,5 milyar dolar yatırım yaptı. Türkiye’deki Alman sermayeli şirket sayısı ise 8 bini aşmış durumda. Alman şirketleri Türkiye’de endüstriyel üretim başta olmak üzere perakende, toptan satış ve lojistik ve dağıtıma varana kadar farklı alanlarda faaliyet gösteriyor. İki ülke arasındaki dış ticaret ilişkilerine bakıldığında, son yıllarda siyasi ve diplomatik gerilimlere rağmen, karşılıklı ticaretin artan bir ivmeyle devam ettiği görülüyor. 2022 yılı sonu itibariyle iki ülke arasındaki dış ticaret toplam 45 milyar doları aştı. Bu dönemde Türkiye’nin Almanya’ya ihracatı 21 milyar dolar, Almanya’dan ithalatı ise 24 milyar dolar olarak geçekleşti. Son 10 yılda Türkiye’nin Almanya ile ticaretteki açığı, 11 milyar dolardan 3 milyar dolar seviyesine kadar geriledi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2023 Ocak-Eylül döneminde ise Almanya 15,9 milyar dolar ile Türkiye’nin ihracatında ilk sırada yer aldı. İthalatta ise aynı dönemde 24,2 milyar dolar ile Rusya ve Çin’in ardından üçüncü sırada yer aldı.
DW Türkçe’ye konuşan İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Almanya ve Türkiye’nin ekonomik ve ticari ilişkiler açısından çok köklü ve sağlam ilişkilere sahip olduğunu belirterek, “Türkiye’nin en büyük ticari partnerleri içerisinde Almanya öne çıkıyor. Çünkü Rusya ve Çin ile ticarette yüklü bir ticaret açığı veriyoruz. Ama Almanya ile dengeli bir ticaretimiz var” diye konuşuyor. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ile Almanya ile Türkiye arasındaki ticaretin çok kısa sürede 45 milyar dolardan 100 milyar dolar seviyesine çıkabileceğini vurgulayan Zeytinoğlu, “Belki Cumhurbaşkanımızın Almanya ziyaretinde bu konuya ilişkin bir gelişme sağlanabilir diye umuyoruz” diyor.
Akdeniz Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB) Onursal Başkanı Bülent Aymen ise Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne üye olmasının ardından 25 yılı aşkın süre geçtiğini ve bu süre zarfında küresel ticaretin yeni baştan şekillendiğini hatırlatıyor. “Zaten ilk yapıldığında da bazı siyasi nedenlerle eksik yapılmış olan bu anlaşma, artık ihtiyaçları karşılamıyor” diyor. Özellikle AB’nin yaptığı STA’ların Türkiye’yi kapsamaması nedeniyle dış pazarlarda çok ciddi kayıplar yaşadıklarını ifade eden Bülent Aymen, “Güney Afrika ve Cezayir gibi Türk mallarını çok rahatlıkla satabileceğimiz önemli pazarlara, AB’nin yaptığı tek taraflı anlaşmalar nedeni ile rahat giremiyoruz. Gümrük Birliği anlaşmasının yeni baştan ele alınması gerekiyor” diye konuşuyor. Öte yandan 17 Kasım’da Almanya’daki liderler buluşmasında Gümrük Birliği konusunu gölgede bırakacak bir siyasi gündem olduğuna da işaret eden Aymen, “Oysa bu konu Türkiye iş dünyası için çok acil ve önemli bir konu. Umarım liderler zirvesinde mutlaka masaya gelecek konulardan biri olur” diyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Temmuz ayı sonunda Avusturya’nın Salzburg kentinde düzenlenen bir panelde AB’ye Gümrük Birliği anlaşmasını, tarım ürünleri ve hizmetleri kapsayacak şekilde güncelleme çağrısı yapmıştı. AB’nin gümrüklerden sorumlu komiseri Paolo Gentiloni ise Şimşek’in bu talebine, “Bu bağlamda masaya yatırılacak zorlu konular var. Yaz sonrası ekiplerimiz konuyu inceleyecek ve Türkiye’den gelen yeni sinyaller sonrası ilerleme kaydetmemizin mümkün olup olmadığını göreceğiz” yanıtını vermişti.