BOLD – Bursa’nın Mudanya ilçesinde kaymakamlık görevini yürüttüğü dönemde M.Ö. adlı kadını kaçırıp ormanlık alanda şiddet uyguladığı iddia edilen eski vali Orhan Çiftçi’ye verilen cezaya itiraz edildi. İtiraz sonucunda, Çiftçi’nin beraat etmesi gerektiği belirtildi.
2020 yılının şubat ayında açılan davada, en son Kırklareli Valisi olarak görev yağan Çiftçi ve beraberindeki 3 sanık hakkında, “cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve hakaret” suçlaması yöneltildi. Savcılık, sanıkların 14 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını istedi. Savcılığın mütalaasına göre, kamera kayıtları, HTS incelemesi ve bilirkişi raporu doğrultusunda, Çiftçi ve beraberindeki 3 kişinin ortak fikir ve eylem birliği içinde zor kullanarak M.Ö.’yü kaçırdıkları belirtildi.
Davanın görüldüğü İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi, haziran ayında verdiği kararla sanıklar Orhan Çiftçi, D.A., F.S. ve O.K.’yı “cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve hakaret” suçunu işledikleri gerekçesiyle 2’şer yıl hapis cezasına çarptırdı. Cezayı alt sınırdan uzaklaşmadan veren mahkeme heyeti, buna gerekçe olarak suçun işleniş biçimi ve suça iten sebepleri gösterdi.
Suçun birden fazla kişiyle birlikte işlenmesi nedeniyle bir kat arttırılan ceza, 3/4 oranında haksız tahrik indirimi uygulanarak 1 yıla düşürüldü. Mahkeme heyeti, sanıklara bir de 1/6 oranında iyi hal indirimi uyguladı ve verilen ceza 10 ay oldu. Ayrıca, sanıklara verilen cezalarla ilgili hükmün açıklanması geri bırakılma kararı (HAGB) verildi.
Gazete Duvar’da yer alan habere göre kararın ardından sanık avukatları, verilen cezalara itiraz etti. İtiraz, HAGB kararı nedeniyle istinaf mahkemesine değil İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapıldı. İtirazın ardından dosyayı inceleyen İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklar hakkında uygulanan HAGB kararını kaldırdı.
Mahkemenin sanıklar tarafından yapılan itirazı kabul etme gerekçesinde, mağdur M.Ö. suçlandı. Mahkeme, M.Ö.’nün geçmişte psikolojik tedavi görmüş olması, araca taş atması, vücudundaki morlukların kendisi tarafından ya da çarpmaya bağlı olabileceğini belirtti ve delil yetersizliği gerekçe gösterilerek sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerektiğine hükmetti.
