ORHAN KAYA | BOLD ÖZEL
İhraç hakim ve savcıların kurduğu Cross Border Jurists (Sınır Ötesi Hukukçular) üyesi ihraç savcılar Mehmet Bakır Özkan ve Dr. Hasan Dursun, Türkiye Yargısının Üzerindeki Gölge: Yargıda Birlik Derneği başlıklı bir rapor hazırladı. Raporda, AKP Hükumeti’nin Yargıda Birlik Derneği üzerinden yargıyı nasıl kontrolü altına aldığı verilerle ortaya kondu.
YÜRÜTMEYLE UYUMLU YARGI DÜZENİ
Hükumetin Yargıda Birlik Derneği’ni, 17-25 Aralık soruşturmaları sonrasında itaatkâr ve kendisine bağlı bir yargı oluşturmak isteğiyle kurduğu, bu hedefe ulaşmak için ilk önce, hâkim ve savcılarla ilgili atama, terfi, disiplin, mesleğe kabul ve sair halleri hakkında karar vermeye yetkili kurum olan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu (HSYK) yeniden yapılandırdığı kaydedildi. Bu amaçla, 27.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6524 sayılı Yasa ile HSYK’da görev yapan Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcıları, Teftiş Kurulu Başkanı, Teftiş Kurulu başkan yardımcıları, Kurul müfettişleri, tetkik hâkimleri ve idari personelin Kuruldaki görevlerine son verilerek HSYK’nın tüm idari kadroları değiştirildiği belirtildi. Yeni personelin Adalet Bakanı tarafından atandığı, böylece HSYK’nın idari kadroları, daha o günden ‘yürütme ile uyumlu’ hale getirildiği, 2014 Mart ayına gelindiğinde artık Türk Yargısının belli ölçüde Erdoğan ve AKP’nin kontrolü altına girdiğine dikkat çekildi. Raporda sonraki süreç şöyle anlatıldı: “ Ancak bu değişiklikler siyasi iktidar için yeterli olmamıştır. Tamamen kendisine bağlı bir Kurul oluşturmak isteyen siyasi iktidar HSYK üyelerinin belirleneceği 12 Ekim 2014’te yapılacak olan HSYK seçimlerini hedef almıştır. İktidarın girişim ve desteğiyle, yargı içerisinde iktidarın tezlerine uygun olarak “paralel yapı ile mücadele” kapsamında bir araya getirilen yargı mensuplarının oluşturduğu Yargıda Birlik Platformu vasıtasıyla HSYK seçimlerine müdahale edilmiştir.
ERDOĞAN VE ORTAKLARINI YARGIDAN KURTARMAK İÇİN KURULDU
Yargıda Birlik Platformu (YBP), Erdoğan iktidarı tarafından kurulduğu ispata ihtiyaç duymayan bir gerçek olup, bu durum gizlenmemiştir. Platformun iki temel amacı olmuştur. İlki Erdoğan ve iktidar ortaklarını yargılamalardan kurtarmak. İkincisi “Paralel Yapı” olarak ilan ettiği kişi veya grupları yok etmektir. YBD ve üyelerinin şekillendirdiği HSYK ve yüksek yargı birimleri ile ilk derece mahkemelerinin bugüne kadarki performansları göz önüne alındığında iki görevi de fazlasıyla yerine getirdikleri Türk kamu oyunun bildiği bir sırdır. Bu vazifeyi yerine getiren YBP üyesi ve/ya destekçisi hakim ve savcılar ödüllendirilerek terfi ettirilmişlerdir.
HSYK seçiminden önce dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 3 Eylül 2014 tarihinde YBP üyelerini ve YBP’nin HSK adaylarının randevu talebini kabul ederek bu gruba olan desteğini kamuoyuna göstermiştir.”
BİROL ERDEM HAKİM-SAVCILARI FİŞLEDİ
YBD’nin kuruluş sürecinin anlatıldığı raporda eski HSK üyesi, Kasım 2011- Ocak 2014 arasında Adalet Bakanlığı Müsteşarı olan Birol Erdem’in yargıda hükumete yakın olmayan Gülen Hakereti’ne yakın olduğu iddia edilen hakim ve savcıları fişleme işlevi gördüğü, eski Ankara Başsavcısı ve Yargıtay Üyesi Harun Kodalak, Yargıtay Üyesi Abdullah Yaman, dönemin Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcıları Selahaddin Menteş ve Basri Bağcı’nın YBD’ye destek vermeyen yargı mensuplarını tasfiye etmede rol aldıkları belirtilidi.
MİT FİŞLEMESİYLE ÜYE ALIYOR
Açık kaynaklardan elde edilen bilgilerle hazırlanan raporda, iktidarın yargıyı emri altına almak için kullandığı Yargıda Birlik Derneği’nin MİT fişlemesiyle üye aldığı öne sürüldü. Raporda, YBD Başkanı Birol Kırmaz ve YBD ve HSK Üyesi Turgay Ateş’in muhaliflerin tasfiyesini kolaylaştırıcı mevzuat taleplerinde bulunduğu, 15 Temmuz 2016’da yaşanan şaibeli darbe girişimi sonrası çıkarılan OHAL KHK’ları ile YBD yönetimindeki HSK’nın 4384 hakim ve savcıyı meslekten attığı, bu yargı mensuplarının yarısından fazlasının tutuklandığı belirtildi. Yargıda Birlik üyelerinin hakim olduğu HSK’nın bugüne kadar 4398 hakim ve savcıyı ihraç ettiği kaydedildi.
Rapordan bazı başlıklar şöyle:
“YBD’nin 85 kurucu üyesinden 46’sı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Yüksek Seçim Kurulu veya HSK üyeliği ya da Adalet Bakanlığı üst düzey yönetiminde aktif olarak görevde bulunmaktadır. YBD’nin hangi ortamda ve amaçla kurulduğu ve örgütlendiği, sonraki süreçteki faaliyetleri, Erdoğan-AKP iktidarı ile ilişkisi göz önüne alındığında, Türkyargı sistemine ulusal ve uluslararası saygın kişi ve örgütler tarafından yöneltilen eleştiri ve tespitler daha iyi anlaşılacaktır. Diğer 39 üyesi ise yine yargı sistemi içerisinde Bölge İdare Mahkemesi üyeliği, Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlığı, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı, İdare veya Vergi Mahkemesi Başkanlığı, Başsavcılık, Adalet Bakanlığında Genel Müdür Yardımcılığı, Daire Başkanlığı gibi çok önemli konumlarda görev yapmaktadırlar.
ERDOĞAN’IN YARGIYI KONTROL ETMESİNDE TRUVA ATI ROLÜ OYNADI
İlk derece yargı birimlerinde görevli başsavcılar, Adli ve İdari Yargı Komisyon Başkanları, ağır eza mahkemesi başkanları ile sulh ceza hakimlerinin büyük kısmının Yargıda Birlik Derneği üyesi olduğu göz önüne alındığında, bir bütün halinde YBD’nin yargı sistemi üzerindeki etkisi daha net olarak anlaşılacaktır. Bu verilere göre açıkça ifade edilebilir ki, Türk Yargısı, YBD’nin kontrolü altındadır. Erdoğan-AKP İktidarının kuruluşundan itibaren YBD üzerinde çok büyük etkisinin olduğu gözönüne alındığında, YBD üzerinden Türk yargı sisteminin bir bütün halinde siyasileştiği, söylem ve kararlarında Anayasa ve yasalar ile uluslararası hukuktan çok iktidarın politika, söylem, eylem, karar ve telkinlerine göre hareket ettiği tespitinde bulunulabilir. YBD, yargının siyasallaşması ve Erdoğan-AKP iktidarı kontrolüne alınmasında adeta “Truva Atı” rolü oynamıştır.
YBD, yaşanmış onlarca örneğin ortaya koyduğu üzere, kendi kurduğu emir komuta mekanizması dışında hiçbir şeyi kabul etmemektedir. Kendisine yıllarca hizmet etmiş, hukuku hiçe saymış, ünlü olmayan ve görünmeyen yüzlerce insan hakkında keyfi tutukluluk ve mahkûmiyet kararları vermiş hâkim ve savcıları bile istenmeyen bir karar vermeleri halinde derhal görevden aldırıp, mahkemeleri değiştirip hatta farklı şehirlere sürgüne gönderebilmektedir. YBD’nin kurduğu sistem yargının anayasa ve yasalarla kurgulanmış, teamül ve içtihatlarla yerleşik hale gelmiş işleyişini de bozmuştur. Yerel mahkemeler Yargıtay ve AYM’yi ; Yargıtay AYM ve AİHM’i dinlememektedir. Aynı sorunlar idari yargı sisteminde de paralel bir şekilde kendini göstermektedir. Her totaliter sistemde olduğu gibi, gelinen aşamada; Türk Yargısı, yolsuzluk bataklığına saplanmış siyasete mutlak olarak teslim olmuş ve her geçen gün fonksiyon ve itibar kaybını artırmıştır. Yargının bu batışı hukuk güvenliğini de ortadan kaldırmıştır. Yargı ile beraber toplum ve devlet sistemi de batma noktasına gelmiştir. Yargının ve ülkenin içindeki bu sorun sarmalından çıkmasının tek yolu hukuka dönüştür. Erdoğan, AKP ve suç ortağı YBD ise hukuka dönüşe razı gözükmemektedir.“
YBD ÜYESİ HAKİM-SAVCILARA ÖRNEK PROFİL: YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ ÜYELERİ, AKIN GÜRLEK, MEHDİ KOMŞUL
Raporda, Yargıda Birlik Derneği üyesi hakim ve savcılardan AİHM ve AYM kararlarına uymayan isimlerden bir kaç tanesine de yer verildi. Gezi tutuklusu Can Atalay’ın AYM kararına rağmen tahliye etmeyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk, Hakan Yüksel, Şerafettin Saka, Nazım Durmaz ve Mustafa Karayıldız‘ın, AYM’nin Enis Berberoğlu kararını yok sayan, Selahattin Demirtaş, CHP İstanbul Eski İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı’ya cezalar verdikten sonra terfi edip Adalet Bakan Yardımcılığı’na atanan Akın Gürlek ve yerel mahkemede terör kararlarını verdikten sonra aynı davaların temyiz incelemesine bakan Yargıtay 16. Ceza Dairesi üyeliğine seçilen Oğuz Dik ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na siyaset yasağı getiren Hakim Mehdi Komşul’un YBD üyesi olduğuna dikkat çekildi.
Türkiye Yargısının Üzerindeki Gölge: Yargıda Birlik Derneği Raporunu bu adresten indirebilirsiniz.