BOLD – Almanya’nın Köln şehrinde bulunan Weltanwälte e.V. derneği, 24 Ocak Tehlike Altındaki Avukatlar Günü dolayısıyla ülkedeki tüm barolara, Alman Barolar Birliğine ve Almanya’daki Avukat derneklerine bir mektup gönderdi. Dernek, mektubunda Türkiye’deki avukatlar için destek istedi.
Köln merkezli olarak ve siyasî, etnik veya dinî sebeplerle zulme uğrayanların yanı sıra mülteciler için yardımı, çocuk ve yetişkinlere yönelik eğitimle birlikte meslekî eğitimi, evrensel duyarlılığı, kültürün her alanındaki hoşgörüyü ve halklar arası anlayış fikrini desteklemek için kurulan Weltanwälte e.V., bir destek çağrısı da Türkiye’deki avukatlar için yaptı.
Dernek, insan hakları ve adalet mücadelesinde karşılaştıkları zorluklara dikkat çekmek amacıyla, Türkiye’deki avukatlar için destek isteyerek Almanya’daki tüm Barolara, Alman Barolar Birliğine ve Almanya’daki Avukat derneklerine bir mektup gönderdi. 24 Ocak Tehlike Altındaki Avukatlar Günü vesilesiyle yapılan bu çağrı, Türkiye’de avukatların mesleki faaliyetleri nedeniyle haksız yargılamalara, hapis cezalarına ve meslekten men edilmelere maruz kaldıklarını vurguluyor.
Weltanwälte e.V.’nin Başkanı Av. Mehmet Reşat Bozkurt tarafından gönderilen mektupta, “Türkiye’deki avukatların durumu, sadece bireysel hakları değil, aynı zamanda hukukun üstünlüğünü ve demokrasinin temel ilkelerini de tehdit etmektedir” deniliyor. Mektupta, uluslararası toplumun ve meslek örgütlerinin bu konuya dikkatini çekmek ve somut adımlar atmak amacıyla bu çağrının yapıldığı belirtiliyor.
Weltanwälte e.V., Türkiye’deki avukatların durumuna yönelik kamuoyu açıklamaları yapılması, farkındalık yaratıcı etkinlikler düzenlenmesi ve uluslararası hukuk platformlarında iş birliği yapılması gibi önerilerde bulunuyor. Dernek, Türkiye’deki avukatların durumunun iyileştirilmesi için uluslararası dayanışmanın ve eylemin önemini vurguluyor ve tüm ilgili tarafları bu önemli konuda harekete geçmeye ve destek olmaya çağırıyor.
Benzer bir kuruluş olan Lawyers in Exile derneği de 24 Ocak Tehlike Altındaki Avukatlar Günü dolayısıyla bir açıklama yayınladı.
Bu yılki 24 Ocak Tehlikedeki Avukatlar Günü, #Iran'da büyük bir baskı ve tehdit altında hukuk mücadelesi veren avukat meslektaşlarımıza affedildi.
Bu anlamlı günde onlarla dayanışma gösteriyor ve onlara karşı uygulanan baskı ve tehditleri kınıyoruz.#DayOfEndangeredLawyers pic.twitter.com/Fncfs0HpnG
— Lawyers In Exile (@LawyersInExile) January 24, 2024
Bu yıl Tehlikedeki Avukatlar Günü’nün İran’daki avukatlara ithaf edildiği belirtilen açıklamada, “İran’daki avukatların, adaletin sağlanması ve hukuki süreçlerin dürüstlüğü için mücadele ederken karşılaştıkları zorluklar ve yaşadıkları tehlikeler artmaktadır. Onlar hukukun üstünlüğüne olan cesur bağlılıklarından ve savunma hakkı için gösterdikleri çabalardan dolayı İran rejimi ve yargısı tarafından hedef haline getirilmektedir. İran hükümeti savunma mesleğine müdahale etmekte ve avukatları haklarından mahrum bırakmaktadır. Kişileri ve haklarını savunmakla görevli ve yetkili avukatlar, hapsedilmekte, işkence görmekte ve barodan ihraç edilmektedir. İran’da yakın dönemde çok sayıda avukat gözaltına alındı, uzun süreli tutuklandı ve cezalara mahkum edildi. Tıpkı Dünyanın başkaca birçok ülkesindeki avukatlar gibi İran’daki avukatların şartlarının iyileşmesi büyük bir temennimizdir” denildi.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“İran’da avukatlar mesleklerini ifa ederken büyük tehlikelerle karşılaşırken, Türkiye’deki avukatların yaşadığı tehlike ve saldırılarda benzer tablolar sergilemektedir. 24 Ocak vesilesiyle Türkiye’deki avukatların durumuna bakıldığında ise her sene daha da geriye giden bir tablo ile karşılaşmaktayız. Türkiye’deki avukatlar için 2023 yılı, Türkiye’de tehlike altında bulunan avukatlara adanan 2012 ve 2019 yıllarından farklı değildir. 2023 yılında da avukatlar mesleki faaliyetlerinden dolayı gözaltına alınmaya, tutuklanmaya ve haksız cezalara çarptırılmaya devam etti. Dolayısıyla avukatlar için bu gün, giderek daha fazla anlam kazanmaktadır.
Özellikle terörle mücadele gerekçesiyle, avukatlar sık sık mesleki faaliyetleri nedeniyle soruşturulmakta, tutuklanmakta ve cezalandırılmaktadır. Hukuki yardım sunan avukatlar, sadece müvekkillerini temsil etmekle kalmayıp aynı zamanda adil bir hukuk sisteminin savunucusu olarak da görülmelidir. Ancak, Türkiye’de birçok avukat, bu nedenle haksız suçlamalarla karşı karşıya kalmaktadır. Hukuksuz ve haksız bir şekilde verilen cezaların yatarını bitiren avukatlar, keyfi bir şekilde denetimli serbestlik gibi haklardan da yararlandırılmamaktadır. Nihayetinde cezasını bitirip tahliye olan avukatlar da, artık maalesef mesleklerini ifa edememektedir.
Türkiye’de avukatların yaşadıkları sadece bunlarla sınırlı değildir. Tutuklanan ve mahkum edilen avukatlar cezaevlerinde türlü eziyet ve işkenceye uğramakta ve hatta ağır hastalıklarına rağmen tahliye edilmedikleri için vefat etmektedir. Siyasi otoritenin düşmanlaştırdığı topluluklara mensup ve düşüncelere ait olan bireyleri savunan avukatlara her türlü hukuksuzluk ve eziyet meşru görülmektedir.
Mesleki faaliyetleri ve görüşlerinden dolayı büyük bir hukuksuzluk ve haksızlığa uğrayan bu avukatlara karşı tarihi bir sorumsuzluk ve vefasızlık söz konusudur. Hayat hakkı dahi tanınmayan avukatların savunucusu olması gereken Türkiye Barolar Birliği ve barolar ise maalesef avukatlara sahip çıkmamakta, onları hukuksuz ve zalim rejimin ve yargısının insafına bırakmaktadır. Sayısı çok az olan baro ve azınlık sayılabilecek sayıda avukat, kimlik sormadan haksızlığa uğrayan avukatlar ile dayanışma içinde olmaya çalışmaktadır.
Tehlikedeki Avukatlar Günü, Türkiye’deki hukuk savunucularının mesleklerini icra ederken karşılaştığı zorluk ve tehlikeleri vurgulamak ve dünya genelinde insan hakları savunucularının dikkatini çekmek için artık çok daha önemli bir gün haline gelmiştir. Tehlikedeki Avukatlar Günü, sadece İran ve Türkiye’deki avukatların değil, aynı zamanda küresel çapta mesleklerini dürüstçe icra eden hukuk savunucularının haklarını savunmak için bir platform sunmaktadır.
Bugünü anmak, İran ve Türkiye’deki hukuk savunucularının yaşadığı zorluklara dikkat çekmek ve hukukun üstünlüğünün güçlenmesi için küresel bir dayanışma çağrısında bulunmak anlamına gelir. Unutulmamalıdır ki adil bir toplumun temeli, hukuki süreçlerin bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğüdür. Bu da savunmanın temsilcileri olan avukatların özgür ve güvenli bir şekilde mesleklerini ifa etmeleri ile mümkün olabilecektir.”