SELÇUK ADIGÜZEL I BOLD ANALİZ
KHK ile Maliye Bakanlığı’ndan ihraç edilen bürokrat Selçuk Adıgüzel, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyon yalanını tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.
Bold için analiz yazan Adıgüzel, “Yani TÜİK’e göre bir asgari ücretli; kira, doğalgaz, su, elektrik toplamından oluşan konut harcamasına sadece 2 bin 380 TL ödüyor. Bunun asla reel durumla açıklanamayacağını bilen düşük gelirli, doğal olarak bu enflasyon rakamına güvenmiyor.” dedi.
Rakamların uzmanı Adıgüzel’in enflasyon analazi şöyle:
HANGİ ENFLASYON DOĞRU? SON NOKTAYI KOYUYORUZ?
Ocak ayı tüketici enflasyonu verileri (TÜFE) birkaç gün önce yayınlandı. Her ay olduğu gibi TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) rakamları ile ENAG (Enflasyon Araştırma Grubu) rakamları arasındaki fark yine tartışma konusu oldu. TÜİK’e göre ocak ayı enflasyonu yüzde 6,70’e, yıllık enflasyon ise yüzde 64,86’ya yükseldi. ENAG ise aynı verileri yüzde 9,38 ve yüzde 129,11 olarak açıkladı. TÜİK’in bugüne kadar ENAG yetkililerine metodoloji ve hesaplama konusunda kayda değer bir itirazının olmaması, ENAG tarafından hazırlanan enflasyonun daha gerçekçi olduğu düşüncesini güçlendiriyor. Aynı zamanda Merkez Bankası tarafından hazırlanan bir politika belgesi olan enflasyon raporunda TÜİK’in verilerinin esas alınması, Enflasyonla mücadele politikası doğru veriler üzerinden mi tasarlanıyor? sorusunu da akla getiriyor. Bu yazımızda TÜİK enflasyonunu masaya yatıracak ve veriler üzerinde manipülatif bir durum olup olmadığını anlamaya çalışacağız.
ENFLASYON NASIL HESAPLANIYOR ?
Tüketici olan bizlerin gıda, giyim, kira vb. aylık çeşitli harcamalarımız oluyor. Enflasyonu hesaplayan kurumlar, tüketim potansiyeli olan tüm kalemleri en detaylı haliyle listeliyor ve buna mal sepeti diyoruz. Sonra bu mal sepetindeki her bir ürünün aylık fiyat değişimlerini % yüzde olarak tespit ediyorlar. Bu tespiti yaparken fiyat değişimleri; belli işyerlerinden anketle, barkod veri tabanından derleyerek veya veri kazıma dediğimiz yöntemle toplanıyor. Burada hesaplama formülüne bir bileşen daha giriyor. O da her bir hanede elde edilen gelirin, hangi tüketim kalemlerine dağıldığını gösteren harcama ağırlıkları. Örneğin, hane halkı gelirinin ortalama %30 u kiraya, %40 ı gıda harcamasına, %15 i giyime gitmektedir, şeklinde bir ağırlık hesaplanıyor. Bu hesaplamayı genelde ülkeler hane halkı tüketici anketi çalışmasıyla tespit ediyorlar.
Sonuç olarak her bir harcama grubundaki yüzde (%) fiyat değişimi, harcamanın hanedeki ağırlık oranıyla çarpılarak aylık enflasyona ulaşılıyor. Bu hesaplamaya esas mal sepeti bakımından karşılaştıracak olursak, TÜİK sepetindeki 418 maddenin 339 adedi ENAG tarafından aynen kullanılıyor. Bu toplam madde oranının %81’i, madde ağırlığının ise %80’nine eşit. Geriye kalan 79 maddede ise enflasyonu etkileyen davranışın değişken olması ya da denetimli ürünlerin yoğunluğu oluşturması nedeniyle ENAG tarafından kapsam dışına alınmış. Ancak TÜİK enflasyon oranı ile de birebir karşılaştırma yapabilmek amacıyla, kalan bu 79 ürünün aylık fiyat değişimi, olduğu gibi TÜİK’ten alınıyor. Son tahlilde ENAG ve TÜİK mal sepetleri birebir aynı denebilir.
TÜİK VE ENAG FARKI NERDEN KAYNAKLANIYOR? HANGİSİ DAHA GERÇEKÇİ?
Peki, mal sepeti aynıysa TÜİK ve ENAG arasındaki fark nereden geliyor. Tabii ki mal sepetindeki fiyat değişimlerinin iki kurum tarafından farklı hesaplanmasından kaynaklanıyor. Bu farklı hesaplamanın temel nedeni de fiyat değişim verilerinin tespitindeki farklılık. Bu farklılığı açıklayalım;
• TÜİK Anket Verileri: 26 bölge müdürlüğünde görevli anketörlerin, seçilen(!) işyerlerini bizzat ziyaret ederek, fiyatları tablet bilgisayarlara kaydettiği veri derleme yöntemidir. 2024 yılı itibarıyla toplam verinin %52,3’ü bu şekilde oluşacaktır. Bu yöntemde fiyatların derlenme sıklığı ayda 2 veya 4 kez olabilmektedir. Süt, yoğurt, beyaz peynir, yumurta, margarin, ayçiçek yağı, zeytin, toz şeker, çay, taze meyve fiyatları ayda 4 kez derlenmektedir.
• TÜİK Barkod verileri: Perakende ticaret sektöründe önemli paya sahip zincir marketlerden sağlanan barkod (satış) verileri TÜİK sistemine aktarılmaktadır. 2024 yılında bu yöntemle derlenen veriler toplam verinin %42,6’sını oluşturacaktır.
• TÜİK web scraping (veri kazıma) Verileri: İnternet üzerinden mal ve hizmet satın alımlarının her yıl giderek daha da yaygınlaşması, bu yöntemle veri derlemeyi öne çıkarmıştır. 2024 yılında bu yöntemle derlenen veriler toplam verinin %5,1 ini oluşturacaktır.
• ENAG web scraping (veri kazıma) Verileri: Veri kazıma yöntemiyle ENAG tarafından 100 bin üzerinde kira, yaklaşık 250 bin günlük (aylık ise 7 milyonun üzerinde) fiyat verisi derlenmektedir. Tüm sebze çeşitleri, tüketim sınıfına giren enerji kalemleri (doğal gaz, elektrik gibi), kısıtlamaya tabi tutulmadan tüm gıda ürünleri, alım gücünü etkileyen ulaşım kalemleri, mücevher (altın) ile benzin ve motorin fiyatları saatlik ve günlük elde edilebilmektedir.
Kullanılan yöntemleri değerlendirdiğimizde, ENAG’ın internet imkanlarını kullanarak çok daha fazla fiyat bilgisini günlük ve hatta saatlik olarak topladığını görmekteyiz.
ENAG zaman koşuluna bağlı olmaksızın dinamik enflasyon tespiti hedefini de ortaya koymaktadır. Peki, çok daha hacimli ve gerçek fiyat verisine dayanan bu sistemi ENAG kurabiliyorken, emrinde yüksek bütçeler olan TÜİK bunu yapmaktan neden geri durmaktadır? Bu sorunun cevabı, iki kurum arasındaki enflasyon farkının da nedenini açıklamaktadır. TÜİK kontrolünün daha fazla olduğu geleneksel yöntemlerden vazgeçmemekte, ENAG’ın temel aldığı sisteme sadece %5 gibi sembolik bir oranda müracaat etmektedir. Kanaatimiz odur ki, TÜİK’te veri kazıma yöntemiyle çok daha hacimli gerçek veriye ulaşsa, bulacağı enflasyon rakamları ENAG’a yaklaşacaktır ve bu siyasi irade tarafından asla istenen bir durum değildir.
Aşağıdaki tabloda TÜİK ve ENAG ocak ayı kıyaslamasını görmekteyiz. Bir iki kalem hariç (sarı boyalı hücreler) iki kurumunda aynı sınıflamayı kullandığını görülüyor. Fark sütununda yer alan ve kırmızı işaretli rakamlar en büyük fark kalemlerini ifade ediyor. Gıda, giyim, ayakkabı kalemlerindeki büyük rakamların, farkın temel nedeni olduğunu söyleyebiliriz. Bu fiyatları TÜİK ayda 4 kez alırken, ENAG günlük ve saatlik olarak internet üzerinden temin etmektedir. Bu kapsamda hem daha sık toplanan, hem de daha hacimli olan fiyat değişimi bilgilerinin daha doğru olacağı açıktır. Dolayısıyla bu yöntem ENAG enflasyon verilerini çok daha güvenilir kılıyor.
TÜİK ENFLASYONU DÜŞÜK GELİR GRUBUNU TEMSİL ETMİYOR
Milli gelirin hangi kazanç faktörlerine dağıldığına baktığımızda yarısına yakınını ücret geliri elde edenler oluşturuyor. Türkiye’de ücretli çalışanların sayısı yaklaşık 15 Milyon kişiyken, bunların yaklaşık 6 milyonu asgari ücretli. 2024 yılı için asgari ücret 17 Bin TL civarında belirlenmiş durumda. Asgari ücret ve biraz üzerini ifade eden düşük gelir grubu için TÜİK enflasyonu asla inandırıcı bulunmuyor. Örneğin, tüketim türünün harcama içindeki ağırlığını belirlerken konut harcamasının %14 civarında olduğunu veri kabul ediyor. Yani TÜİK’e göre bir asgari ücretli; kira, doğalgaz, su, elektrik toplamından oluşan konut harcamasına sadece 2 bin 380 TL ödüyor. Bunun asla reel durumla açıklanamayacağını bilen düşük gelirli, doğal olarak bu enflasyon rakamına güvenmiyor. Bunu net olarak şöyle görebiliriz. Türkiye’de yaşayan düşük gelir grubundan bir arkadaşınızın harcama dağılımını çıkarın. Ben İstanbul’da yaşayan ve aile geliri 26.000 olan bir arkadaşım için denedim. Yaptığımız hesaplama sonucunda konut harcamasının, toplam harcama içindeki payının yüzde 40 olduğunu gördük. TÜİK enflasyonunda bu ağırlık kullanılsaydı, bu ailenin bireysel enflasyonu ne olurdu? siz karar verin.
BİREYSEL ENFLASYON HESAPLANMALI ÜCRET POLİTİKASI BÖYLE BELİRLENMELİ
Elde edilen milli gelirin ne kadar adil bölüşüldüğünü Gini Katsayısı yöntemiyle hesaplıyoruz. Bu rakam 0 ile 1 arasında bir değer ve 0 değeri varsayımsal olarak mükemmeli ifade ediyor. AB ortalaması yaklaşık 0,2 civarındayken, Türkiye’de bu oran 0,4 ü aşıyor. Hatta gelir adaletsizliğinde Avrupa’nın 1 numaralı ülkesiyiz. Gelir dağılımı bu kadar bozukken, düşük gelirli ile yüksek gelirli arasındaki fark bu kadar açılmışken, gelir dilimlerine yönelik özel enflasyon hesabı kaçınılmaz görünüyor. İngiltere İstatistik Ofisi, bırakın gelir dilimlerine göre enflasyonu, her bir bireyin dahi kendi enflasyonunu hesaplayacağı bir aracı internet sitesinden paylaşıyor . Türkiye İstatistik Kurumunun sepetteki her bir ürünün fiyat değişimini kamuoyuna açması, gelir grupları itibarıyla özel amaçlı enflasyon çalışması yürütmesi, her bir ailenin kendi enflasyonunu hesaplayabileceği bir araç hazırlaması kaybettiği güveni tekrar kazandıracaktır. Eğer TÜİK yetkilileri biz Almanya’da İsviçre’de uygulanan yöntemle enflasyon hesaplıyoruz diye kendini savunacaksa, cevabımız yöntemler aynı olabilir ama ücretler aynı değilse bir şey ifade etmez olacaktır.